Arınç'tan Bursa'da flaş açıklamalar

Çekirge Polis Evi'nde basın toplantısı düzenleyen Arınç, ülke gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Türkiye'nin iç ve dış gündeminin oldukça yoğun olduğunu söyleyen Arınç, 12 Eylül davasında verilen kararla ilgili şunları söyledi:

"12 Eylül 2010 referandumu ile Anayasa değişikliğini önümüze getiren her şey Türkiye'nin demokratikleşmesine, özgürleşmesine sivil -asker ilişkilerinin normalleşmesine, artık cuntalar ve darbeler döneminin kapanmasına yol açtı. Hiç kimse bugüne kadar ne Kenan Evren'in ne de arkadaşlarının yargılanacağını ve bu mahkeme sonucunda da -idam olsaydı idam. İdam olmadığı için ağırlaştırılmış müebbet- yaşlarına hürmeten de müebbet ağır hapis cezasıyla cezalandırılacaklarını düşünemezdi. Bunu gerçekleştiren Türk yargısıdır."

Bülent Arınç, Balyoz davasında tahliyelerle ilgili görüşünü açıklarken de Anayasa Mahkemesi'nin temyiz mahkemesi gibi davrandığı görüşünü savundu. Arınç, şöyle dedi:

"Anayasa Mahkemesi de inceledi ve bu işte bir hak ihlali var denildi. İki sebep üzerinde durdular. Bir tanesi bazı şahitlerin ki karara ve davaya etkili olabileceği düşünülen Hilmi Özkök ve Aytaç Yalman gibi isimler, sanıkların talebine rağmen mahkemede dinlenmemiş olmasını bir savunma eksikliği olarak gördü. İkincisi de mahkumiyet kararına önemli etkisi bulunan bir dijital kaydın, üzerinde bilirkişi raporları olmasına rağmen gerçekliği açısından üzerinde yeterince araştırma yapılmamış olmasını öngördü. Bu iki hak ihlalini yeniden yargılama konusunda yeterli buldu ve sanıkların yeniden yargılanması gerektiğine hükmetti. Anayasa Mahkemesi adeta temyiz mahkemesi gibi davrandı. Her biri 18 veya 20 yıla mahkum edilmişken Anayasa Mahkemesi'nin bu kararı ve ilgili mahkemelerin tahliye kararı vermesiyle davada tutuklu sanık kalmadı. Bu son yıllarda yaşanan önemli olaylardan belik de çok önemli sonuçlar doğurabilecek olaylardan bir tanesidir. Kim karar verdi? Anayasa Mahkemesi. Ona bu yetkiyi kim vermişti, 12 Eylül 2010'da referandumu yapılan Anayasa değişikliği. Kim karşı çıkmıştı buna? CHP, MHP ve diğerleri. Bunu kim savundu? Ak Parti. Tarihin tecellisine bakın ki o gün hayır diyenler 'Ah ne iyiymiş. Allah senden razı olsun, Anayasa Mahkemesi, sen olmasan halimiz ne olacaktı' diyerek sevinç çığlıkları atıyorlar. Demek ki özgürlük, böyle bir şey."

Arınç, 'Diktatörlük, demokraside geriye gidiş' diyerek Başbakan Erdoğan ve hükümeti suçlayanların, Anayasa Mahkemesi'nin bu kararı karşısında mahcup olmaları gerektiği görüşünü savundu. Türkiye’de yargılamanın hangi koşullarda yapılması gerektiğinin yeniden göz önüne almak gerektiğini belirten Arınç, "Yargı da eğer devlete bir paralel yapılanma, belli maksatlarla hareket etmiş ve bu kararları önümüze getirmişse, o yapıyla da mücadele etmenin ne kadar doğru ve ne kadar haklı olduğunu gösteren bence önemli bir gösterge" dedi.

"TEHDİTLERE KARŞI TÜRKİYE'NİN HER ZAMAN HAZIR"

Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) militanlarının rehin aldığı Musul'daki konsolosluk görevlilerinin ve kamyon şoförlerinin durumu ile ilgili de değerlendirmede bulunan Arınç, "Olumlu gelişmeler. Yerlerinin muhkem olduğunu, sağlıklarının yerinde olduğunu ama henüz serbest bırakılmadıklarını veya bizim tarafımızdan teslim alınmadığını söyleyebilirim" dedi.

IŞİD'in Suriye'den sonra İstanbul'u da cihat alanı olarak ilan ettiğine ilişkin haberlerin hatırlatılması üzerine de Arınç, şunları söyledi:

"O örgütten birisi ya da bir kaç tanesi, şu veya bu amaçla böyle bir söz söylemiş olabilir. Böyle bir söz söylendiği de kesin, net ve açık değildir. Devlet bütün imkanlarıyla bu dış tehditlere karşı tedbirlerini alır. O nedenle 'IŞİD'den birisi şöyle demiş. tedbiriniz nedir' denilmez, 'Türkiye'ye yönelen dış tehditlere karşı Türkiye'nin bir hazırlığı var mıdır' derseniz. Evet. Belki yıllar öncesinden bu yana her zaman güncellenen bir çalışmamız mutlaka vardır. Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'nde de bunun dışındaki bütün planlarda da bu tür tehditlere karşı Türkiye'nin her zaman hazır olduğunu söyleyebilirim."