Hava Durumu

İşte kadınların inandığı 10 cinsel hurafe ve doğru cinsellik bilgileri

Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği'nin (CİSED) düzenlediği, 'Cinsel Mitler ve Yanlışlar' başlığı altındaki anket, kadınların cinsel yanlışların pençesinde olduğunu ortaya koydu. Çeşitli cinsel sorunlar yaşayan 18-65 yaş aralığındaki 2 bin 320 kadının katıldığı ankette, katılımcılara farklı konu başlıklarında cinsel mitler soruldu. "Evet" ve "Hayır" yanıtı üzerinden hareketle elde edilen sonuçlara göre kadınların yüzde 52'sinin cinsel bilgilerinin eksik, cinsellik algılarının da hatalı olduğu ortaya çıktı.

Haber Giriş Tarihi: 25.06.2020 21:28
Haber Güncellenme Tarihi: 25.06.2020 21:28
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.bursahakimiyet.com.tr
İşte kadınların inandığı 10 cinsel hurafe ve doğru cinsellik bilgileri

Ankete yönelik değerlendirmelerde bulunan CİSED Genel Başkanı Psikoterapist Cem Keçe, elde edilen yüzde 52'lik ortalamanın hiç de küçümsenmeyecek oranda ciddi olarak yorumladı. Cinsellikle ilgili tüm yayınlara, eğitimlere, kitaplara ve akla gelebilecek her türlü materyale çok rahat ulaşılabildiği bir dönemde, kadınların halen cinselliği yanlış algılamayı sürdürdüğünü belirten Keçe, bunun sonucunun da her gün terapistlere başvuran ve cinsel uyum sorunları ile boğuşan kadınlar, mutsuz evlilikler, aile içi duygusal ve fiziksel şiddet, aldatmalar ve bunun olumsuz olarak yansıdığı sorunlu bir toplum olduğunu söyledi.

"Kadınlar toplumun yarısıdır. Diğer yarısını da kadınlar doğurur ve büyütür. Bu da demektir ki kadınlar toplumun tamamıdır" diyen Keçe, yanlış bilgilerle, hele ki cinsellik gibi bir olguda hurafelere inanmış kadınların, en az hurafeler kadar tehlikeli olduğunun altını çizdi.

Anne, kızına "cinsellik ayıptır" derse...

Psikoterapist Cem Keçe, kadının aklında gezinen cinsel mitlerin kaynağının anne olduğunu söyledi. Erkeklerin kadınlara göre cinselliği öğrenme yaşının daha erken olduğunu ve erkeğin cinsellikle ilgili yanlış bilgilendirmeyi kendi kendine ya da arkadaşları vasıtasıyla edindiğini belirten Keçe, kadınların cinsellikle ilgili yanlışlarının annelerinden miras olduğunu ifade etti. Keçe şunları söyledi:

Eğer anne de genç bir kızken annesinden cinsel mitleri kazanmışsa, bunu aynen kızına geçirir. Yeni kuşak bir önceki kuşağa göre bilgiye farklı kaynaklardan ulaşma imkanını bulabilir ancak, rol model olan anne eğer kızına 'Cinsellik ayıptır' demişse, bu genç kızın aklını karıştırabilir. Gerçekte öyle olmadığını bilse dahi kızın bilinç dışı cinselliği 'ayıp' olarak kodlar. İleride bir yetişkin olarak bu kadının cinsel işlev bozukluklarıyla karşı karşıya kalması hiç sürpriz olmaz. Zaten vajinismus, cinsel isteksizlik ya da cinsel tiksinti bozukluğu gibi cinsel işlev bozuklukların temelinde genellikle annenin kızına sunduğu 'ayıp ve yasak'lı cinsellik örüntüsünün yattığını görmekteyiz.

Peki kadınlar en çok hangi hurafelere inanıyorlar ve gerçekler nasıl? İşte CİSED anketinde sorulan cinsel mitlerin bazıları ve Psikoterapist Cem Keçe tarafından aktarılan yanlış bilinen gerçekler:

YANLIŞ 1: Mastürbasyon ile kızlık zarı bozulabilir

Mastürbasyon, aşırıya kaçılmadığı ve normal bir cinsel ilişkiye tercih edilmediği sürece asla zararlı değil. Tamamen kişisel bir seçimdir. Genç kızlar, kızlık zarları etkilenmesin diye genellikle mastürbasyon sırasında dış genital organlarını ve özellikle de klitorislerini uyarırlar. Vajinaya parmak veya başka bir cisim sokulmadan yapılan mastürbasyon kızlık zarına herhangi bir etkide bulunmaz.

YANLIŞ 2: Cinsel organlar pistir ve dokunulmamalıdır

Cinsel organlar, partnerle sevgi, sadakat ve zevkli bir ilişki içerisinde özgürce paylaşılabilen bedenin özel bir bölüm. Tüm bunlara ek olarak, tıpkı ağzın yemek yeme davranışına yönelmesi için tat alma duyuları ile donatıldığı gibi, cinsel organlar da dokunuşlardan zevk alan merkezler olarak sinir ağları ile donatılmışlardır. Şehvet ve sevgi dolu bir dokunuş bu bölgelerin uyarılmasına neden olacaktır. Vajinanın adet kanamaları, pH dengeleyici salgı bezleri ve yağlanma yoluyla çok karmaşık bir temizlenme sistemi vardır. Geri kalan üreme sistemi ise kişiyi hayrete düşürecek kadar iyi çalışan ve haz almaya odaklı bir mekanizmaya sahiptir. Bu kadar değersizleştirmek ve pis olarak adlandırmak doğru bir yaklaşım olamaz.

YANLIŞ 3: Kadın için cinsellik bir görevdir

Evliliğe kadar bakire kalmayı tercih eden kadınlarda, cinsel ilişki yaşamamak için direndikleri bir süreçten, birden yatakta bir performans sergilemeleri gereken bir sürece geçiş dramatik olabilmektedir. Maalesef bazı aileler veya topluluklar cinselliğin kötü ve pis olduğuna dair mesajlar vermektedirler. Bunlar kolaylıkla üstesinden gelinemeyecek çekirdek düşüncelerdir ve evlilik yaşantısına da yansır. Toplumsal öğretilerde, evlilikte bedenlerin hoş ve zevk dolu bir yaşantı içerisinde olacağı vurgulanır.

Ne yazık ki bu tip öğretilerde zevkin sadece erkeğe has olduğu gibi asılsız bilgiler de yer alır. Oysa kadın da erkek de hem ruhsal hem de bedensel olarak zevk almaya uygun olarak tasarlanmıştır. Hem kadın hem de erkek vücudunda dokunulduğu zaman uyarılan cinsel organlar ve bölgeler vardır. Kadının da erkeğin de hormonsal bir cinsellik döngüsü vardır. Bu döngüde cinselliğe yönelik fiziksel, duygusal ve zihinsel dürtüler oluşur. Bu dürtüler düşünceleri etkiler ve fiziksel yansımaları, iyi, normal ve eşler arasında sevgi dolu bir yakınlaşma sağlayıcı bir fonksiyona sahiptir.

Eğer istenilirse, cinsellik hem kadın hem de erkek için eğlenceli bir hal alabilir. Kadınlar için cinsellik bir 'görev' değil, bir 'armağan'dır, 'hak'tır. Burada bir cinsiyet ayrımından söz edilemeyeceği gibi her iki cinsin de birbiriyle yapacağı paylaşımlar karşılıklı olarak haz alıp vermeyi sağlamaktadır.

YANLIŞ 4: Cinsel birleşme yanlış bir şeydir

Bazı aileler, çocuklarını cinsel yolla bulaşan hastalıklara, istenmeyen gebeliklere ve duygusal acılara karşı korumaya çalışırlar ve bir korku iklimi yaratırlar. "Cinsel ilişkiye girme" derken "İleride kocanla özgürce cinsel ilişkiye girebilirsin" demeyen aileler, maalesef cinsellikle ilgili iyi hiçbir şey söylemedikleri için, çocuklarına bozulmuş bir bakış açısı bırakırlar. Dengeli bir cinsel bilgilendirme içerisinde cinsellikle ilgili sınırların çok net bir şekilde ortaya konması önemli olsa da, evlilik ilişkisi içerisindeki cinsellik yaşantısının kadın ve erkeğin birbirlerine bağlanmalarındaki önemi ve diğer olumlu tarafları ile ilgili de bilgilere mutlaka değinilmesi gereklidir.

Bu nedenle 'cinsel birleşme' yanlış bir şey değil; rahatlamış ve gevşemiş bir halde, sevişmenin ve dokunmanın verdiği hazza ve hissetmeye odaklanarak, herhangi bir performans hedefi koymadan, zamandan kopma, haz alıp haz verebilme, ruhu ve bedeni bir armağan gibi paylaşabilme, kimseyi tatmin etme zorlantısı olmadan, ne olursa olsun bir şekilde boşalabilme bilim ve aşk sanatıdır.

YANLIŞ 5: Cinsel organın vajinaya girmesi zordur

Birçok kadında vajinanın yapısına yönelik dar, sert ve esnemez olduğu yönünde yanlış inanışlar var. Oysa vajina sevişme ile birlikte esneyebilen ve uzayabilen bir yapıya sahiptir. Vajinanın esneyebilme ve uzayabilmesinin en büyük bilimsel kanıtı doğumdur. Vajina cinsel ilişki sırasında erkeğin cinsel organının büyüklüğü ya da küçüklüğüne göre kendini hazırlar ve şekil alır. Bu cinsel mit, cinsel ilişki sırasında kadının kendini kasmasına neden olduğu için, kadında cinsel ilişkiye girememeye yönelik cinsel işlev bozukluğuna neden olur.

YANLIŞ 6: İlk cinsel ilişkide kanama olmazsa kadın bakire değildir

Kızlık zarı vajina girişinden 1,5 cm içeride doğuştan delik olan esnek bir yapıdır ve ilk cinsel ilişkide kızlık zarında hafif bir açılma olur. Aslında kanama olmaması normalde beklenen bir durum. Normal şartlar altında, normal bir kızlık zarı, ister ilk gece olsun isterse yüzüncü gece, kanamaz, delinmez, patlamaz ya da yırtılmaz. Kadın rahat ve kendini kasmazsa, sulanması olmuşsa, penis girişini hissetmez. Kızlık zarının açılması denilen olgu giyilen ince çorabın bir yere takılıp kaçması gibidir. Ayrıca cinsel organın vajinaya girmesiyle ilk açılma sırasında kızlık zarından gelen kan, parmağın kanaması gibi değildir, belli belirsiz bir sıvıdır. Bu da kadın rahatsa, kendini kasmazsa, ıslaklığı tam olmuşsa fark edilmez bile.

YANLIŞ 7: Öpüşme veya dokunma gibi yakınlaşmalarla hamile kalınabilir

Son derece popüler olan bir başka tuhaf inanç da öpüşme, el ele tutuşma, sarılma gibi sevgi paylaşımlarıyla gebelik yaşanabileceğidir. Gebelik oluşumu için gerekli olan tek şey cinsel organ-vajina birleşimi sırasında erkeğin menisinin vajina içine boşaltılması. Bu birleşimde de hamilelik olması için kadın yumurtasının uygun ortam ve şartlarda hazır olması ve meni içindeki erkek spermi ile döllenme kabiliyetine sahip olması gerekir. Aynı şekilde erkek sperminin de kadın yumurtasını dölleyebilecek kadar sağlıklı olması şart. Bu haller dışındaki hiçbir temas ile gebelik olamaz.

YANLIŞ 8: Doğum kontrol hapları kısırlığa ve kilo almaya neden olur

Eski doğum kontrol hapları ödem veya kilo artışına yol açabiliyordu. Ancak günümüzde üretilen yeni doğum kontrol haplarında bu tip yan etkiler bulunmuyor. Modern haplar çok düşük dozda kadınlık hormonu, östrojen ve kaliteli progestin, yani yumurtlama hormonu içerir. Kullanılmaya başlanıldığında yumurtalıklar dinlenmeye çekilir ve yumurtlamayla birlikte üretilen tüm hormon salınımları durur. Kaynağı kadının kendi yumurtalıkları olan erkeklik hormonu yani androjen de salgılanmaz. Bunun sonucu olarak doğum kontrol hapları tüylenme ve sivilceleri azalttığı gibi adet düzensizliği sorununu da ortadan kaldırır.

YANLIŞ 9: Bir erkeğin arkasından tuvalete girilirse kadın gebe kalabilir

Tuvalet veya havuz gibi mekanlardan sperm alıp gebe kalmak mümkün değil. Çünkü spermlerin tuvalet veya havuz suyunda yaşama şansları yok. Bir kadını gebe bırakacak tek eylem, erkeğin kadının vajinasının içine ya da az bir olasılık da olsa vajina çevresine boşalması. Bunun dışında kadının gebe kalma olasılığı yok.

YANLIŞ 10: Cinsellik konuşulmaz çünkü ayıp, yasak ve utanç verici

Toplumsal olarak cinselliğe yüklenilen olumsuz duygu ve düşünceler ya da cinselliğin ayıp, yasak ve utanç üçgeninde yaşamak, cinselliğin konuşulmasını ve doğru bilgilenmeyi engeller. Oysa ki çiftlerin cinsellikten beklentilerini konuşmaları, cinsellikle ilgili duygu ve düşüncelerini, cinselliğin yaşandığı an da dahil her zaman konuşmaları gerekli. Bu da yaşanılacak hazzı olumlu yönde artırır. Ayrıca cinsel kimliğin oluşum dönemlerinde önce aileden, sonra okullardan doğru cinsel eğitim alınırsa, çocuklar cinsellik hakkında konuşabilirse, kendi bedenlerini ve kendi cinselliklerini sağlıklı bir şekilde tanımlayabilirler. Bu da ileride yaşayacakları cinselliği sağlıklı ve mutlu kılar.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.