Hava Durumu

Kılıçdaroğlu: '2017'deki Recep Tayyip Erdoğan nedir?'

Kılıçdaroğlu, Reza Zarrab'la (Rıza Sarraf) ilgili iddialarla bulunarak, 'Dosyayı yeniden açalım' çağrısında bulundu

Haber Giriş Tarihi: 05.12.2017 13:48
Haber Güncellenme Tarihi: 05.12.2017 13:48
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.bursahakimiyet.com.tr
Kılıçdaroğlu: '2017'deki Recep Tayyip Erdoğan nedir?'

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin Kadın Kolları Genel Başkanlığı tarafından Ankara Spor Salonu'nda düzenlenen "Eşitlik ve Adalet Kadın Buluşması"nda konuştu.

Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları:

Bugün burada Cumhuriyet tarihimizin en önemli toplandılarından birini yapıyoruz. Ankara'dan bütün dünyaya bütün kadınlara sesleniyoruz. Siyasette daha fazla olunuz. Gücünüzü gösterin ki haksızlık, hukuksuzluk yaratanlar kaçacak delik arasınlar.

Bugün Deniz Baykal'ı Almanya'ya yolcu ettik bütün dualarımız Deniz Baykal'la. Gönlü burada.

Kudüs. 68 kuşağından çok sayıda gencimiz bugün Filistin topraklarında yatmaktadır. Filistin'in bağımsızlığı için gittiler. Filistin'in devlet kurmaları bizim için önemlidir. Bu salondan yüz binlerce kadının selamını, saygısını gönderiyoruz. Sizin devlet talebinizi, demokrasi talebinizi destekliyoruz. Kudüs üzerinde kimse oyun oynamasın. Ortadoğu'da yeniden kanın, gözyaşının neden olurlar. Hiç kimse Kudüs üzerinde oynamasın. Hiç kimse onlara olan desteğimizi engelleyemez.

Bugün 5 Aralık. Kadına seçme ve seçilme hakkının verildiği 83. yıl. 1934'te bu hakkı Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları bir yasa ile tanıdılar. 1934'te Türkiye'de kadınlar seçme ve seçilme hakkına sahip olurken Fransa bu hakkı 10 yıl sonra, 1944'te, İtalya, Arjantin, Meksika 1946'da verdi. Yunanistan 1952 yılında verdi. Gazi Mustafa Kemal Atatürk şunu çok iyi biliyordu. Erkekler cephede savaşırken onlara silah desteğini, omuzunda top mermisi götüren bu ülkenin yılmaz kadınlarıydı. Mustafa Kemal Atatürk 1934 yılında bunu verdi. İlk kurultaydan sonra yüzde 33 cinsiyet kotası getirdik. Yeter mi? Hayır. Bunun parlamentoda siyasi partiler yasasına da girmemiz lazım. Bütün kadınların önünde söz veriyorum, önümüzdeki günlerde Grup Başkanvekillerine talimatım yüzde 33 cinsiyet kotası içeren siyasi partiler yasası değişikliğini TBMM'ye sununuz. Biz bunu genel kurula indirdiğimizde kadınlara haber vereceğiz, kim evet diyor, kim kadınların siyasette daha az yer almalarını istiyor orada göreceğiz. Sizler de izleyin, bizler de takipçisi olacağız.

Madem ki kadınlar üretmek istiyorlar, siyaset istiyorlar. Bütün bunları sağlayan bir parti var. Adı CHP'dir. Gelin CHP'ye.

Bu söylediğim Emine Akçay'ın dramıdır. Man Adası'nda şirket kuranların değil. Bu ülkenin bütün kadınlarına sesleniyorum. Bu düzene evet diyorsanız ben buna isyan ediyorum. Bu düzene isyan ediyorum. Emine Akçayları yaratan düzene isyan ediyorum. Çünkü ben Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün felsefesinden geliyorum. Herkesin özgürce dolaşabildiği bir düzen. Herkesin can ve mal güvenliğinin olduğu bir düzen. Siz sadece yandaşlarınızı düşürseniz bu düzen insanca ve hakça bir düzen değildir. Bu mücadelenin kahramanları bu ülkenin kadınları olacak. Ekmek alırken vergi ödüyorsunuz, çocuğunuza sakız alırken vergi ödüyorsunuz. Ama birileri vergi ödememek için her türlü tezgahı kuruyor. Az önce söyledim, Emine Akçay odun almak için vergi öder, Man Adası'nda şirket kuranlar vergi kaçırmak için her türlü sahtekarlığı yaparlar. Ben bunun hesabını sormayacak mıyım?

Durumu olan pırlanta alır, yakut alır vergi yoktur. Bir de 12 saat direksiyon sallayan kamyon şoförünü düşünün. Manyon şoförü, TIR şoförü kullanan vatandaşlara sesleniyorum. Dünyanın en pahalı mazotunu sana satıyorlar. Bu beyler vergi ödememek için her türlü numarayı çekiyorlar. Neymiş millilermiş, yerlilermiş. Sen ne millisin, ne yerlisin. Sen ancak ancak gayri millisin.

Elinde viski kadehi, altında en pahalı şort, altında yatı liman liman gezer, o da mazot alır bir kuruş vergi ödemez. Sen bunun hesabını 2019'da soracaksın. Kadın hareketi ile biz bunları sandığa gömeceğiz. Ayda 1404 lira alan bir asgari ücretliyi düşünün. Gelir vergisi, KDV, damga vergisi, ÖTV öder ama bu Mancılar yurt dışında tezgah kurarlar. Bir de diyorlar ki bunlara karışmayın. Hepsine dokunacağım, hepsini gece uyutmayacağım. Bu milletin vicdanını ayağa kaldıracağım. 1 sterlinlik şirkete 15 milyon dolarlık para niçin gelir, neden gider bu paralar? Hala cevabı yok. Bunlar diyorlar ki, biz adil vergileme getirdik. Vergilemede adalet yok.

Hala belgeler sahtedir diyorlar. Kendilerine cevabım çok basit. Madem sahteydi, Meclis'te komisyon kuralım, çoğunluk sende. Gelmiyorsun. Kurmuyorsun, sahte olmadığını da sen biliyorsun. Sen istiyorsun ki benim sahtekarlıklarım Meclis'te ortaya çıkmasın. Sözüm söz bunu sonuna kadar takip edeceğim. Bu bir şirket ticaretiymiş, hangi şirket cevap yok? Kar ne? Cevap yok. 1 sterlinlik şirket 15 milyon dolarlık ticareti niçin yapıyor? Cevap yok. Sıtkı Ayan kimdir? Cevap yok.

Enişten Ziya İlgen'in Man Adası'nda şirketi var mı? Bir daha soruyorum. Enişte niye şirket kursun?

CHP Genel Başkanı'nın evi aranmalı ve belgelere el konulmalıdır diyor aklı evvel bir milletvekili. Korkudan. Ben sayın Külünk'ü hanımefendi ile birlikte evime davet ediyorum. Buyursun gelsin. Biliyorum benim evim onun evi kadar zengin değil, koltukları kadar zengin koltuğumuz da yok. Gelsin eşi ile beraber. Arzu ederse evimi gezdirebilirim kendisine. İstediği kitabı alır ama bir şeyden emin olmasını isterim. Vallahi de billahi de benim evimde ayakkabı kutusu yok. Daha belgeyi görmeden sahte ilan ettiler. Bir görün kardeşim. Sahtekarlığın ne olduğunu da siz çok iyi bilirsiniz. Her türlü numara var sizde? Ben eski maliyeciyim. Mal nasıl götürülür ben çok iyi bilirim. Bunların nasıl olduğunuz bilirim.

Senin 2002'de oy verdiğin Recep Tayyip Erdoğan, 2017'deki Recep Tayyip Erdoğan mı? İstanbul'dan geldi, Keçiören'de mütavazi bir apartman dairesinde kaldı, 2017'deki Recep Tayyip Erdoğan nedir? Kibrine teslim olan, ağzına gelen her şeyi söyleyen, servet içinde yüzen bir Recep Tayyip Erdoğan var. Birlikte düşünme, birlikte siyaseti sorgulamalıyız.

Şimdi de kafayı iş adamlarına taktılar. Önce kabinemize sesleniyorum diyor. Yıldırım hükümetine talimat veriyor. İşverenlere çıkış izni asla vermemelisiniz diyor. Çünkü bu adamlar ihaneti vataniyedir. Yani bunlar vatan hainidir diyor. Eskiden bunlar Türkiye'ye geliyordu, şimdi Türkiye'den kaçıyorlar. Çünkü hiçbirisinin can ve mal güvenliği yok. Sen yabancı sermayenin Türkiye'ye gelmesini istiyorsan, bütün milletvekillerini serbest bırakacaksın, gazetecileri serbest bırakacaksın, medya özgürlüğünü sağlayacaksın, yargı bağımsızlığını sağlayacaksın, üniversiteleri susturmayacaksın, görevine son verdiğin bütün akademisyenleri yeniden üniversiteye getireceksin, Semih'i ve Nuriye'yi derhal görevlerine başlatacaksın.

Bu ülkede huzur bırakmadın kardeşim. Konuşuyorsun 80 milyon geriliyor. Gerilimden, kavgadan ne çıktı? Soru sorulduğu zaman kıyameti koparıyor. Sen istediğin kadar bağır asla ve asla bizi susturamazsın. Devlet adaletle yönetilir. Sevgili Erdoğan nasıl bir ülke yarattığının farkında mısın? Perişan ettin ekonomiyi. Tüpgazın fiyatını sen biliyor musun? Millet ne diyor Tayyip için biliyor musunuz? Faizci Tayyip diyorlar? En çok parayı faizcilere ödedi vergiden topladığı.

Bekir Bozdağ diyor ki karanlık güçler, baronlar benim istifamı istiyorlarmış. Hükümetin sözcüsü de istiyor. Baronlar, karanlık güçler ve siz kol kola vermişsiniz, Kılıçdaroğlu'nu nasıl yok ederiz projesi yapıyorlar. İstediğinizi yapın Kılıçdaroğlu kaya gibi bu milletin hakkını hukukun koruyacak. Suriyelileri de sormuştuk? 30 milyar dolar para harcadık dediler. 30 milyar doları nerede harcadın? Recep Akdağ, yol yaptık yoldan Suriyeliler geçmiyor mu diye cevap verdi. Aklı başında bir adam çıkarın cevap versin. Abileri konuştu, Suriyeliler için AFAD eli ile, belediye olarak yardım yaptık, asıl büyük yardımı milletimiz yapıyor diyor. Hepsi 9.5 milyar dolar ediyor. Nerede bu para? 20 milyar dolar millet harcar mı? Nerede harcadın, kimin için harcadın?

Gelelim Rıza Sarraf'a. Dün hayırsever bir iş adamıydı. Devletin protokolünde yer alıyordu. Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakanlar, Rıza Sarraf, müsteşarlar, müdürler arka sırada. Havuz medyası, bu Rıza Sarraf'ı televizyona çıkardılar, arkasına Türk bayrağı koydular. Bir sahtekarın arkasına Türk bayrağını fon olarak koyan havuz medyasını şiddetle kınıyorum. A Haber'i de kınıyorum, A televizyonunu da kınıyorum. Bir de tweet atıyorlar, şeref madalyası takmalıydık. Tak bakalım, nereye takacaksın, ama ben senin boynuna neyi takacağımı çok iyi biliyorum. Sen vatan hainisin. Bir şarlatana Türk bayrağını fon olarak kullandırtamazsın. Kullandırtan adam vatan hainidir. Bununla yetinmediler, bir rüşveetçiyi, bir sahtekarı oturdular Bakanlığa getirdiler, plaketler verdiler. Dış ticarete büyük katkılar yapıyormuş diye. Rüşvet alan bakanları akladılar. Yüce Divan'a gitmesini engellediler. Kimdi bu milletvekilleri. Hakkı Köylü, Yılmaz Tunç, Kemal Şerbetçioğlu, İlknur İnceöz, İsmet Su, Bilal Uçar, Mustafa Akış, Yusuf Başer, Ayşe Türkmenoğlu. Ben bunlara demiştim ki, siz Rıza Sarraf'ın önüne yattınız demiştim, kıyamet kopmuştu. Benim haklı çıktığımı daha iyi görüyorsunuz değil mi? Sarraf'ı serbest bıraktılar. Yurt dışına çıkış yasağını da kaldırdılar. Bu nasıl devlet anlayışıdır. Bu nasıl Rıza Sarraf sevgisidir. Amerika'da gözaltına alındı, bizimkilerde bir telaş. Amerika'ya gittiler adam vermiyor. Başbakan gitti, Adalet Bakanı, Dışişleri Bakanı gitti, vermiyor adam. Amerikalıların da yaptığı zulüm. Sonra şeref madalyası takılacak kişiyi Amerika hapse attı. Nota verdik 2 sefer. Şimdi AK Partili kardeşlerimin vicdanına sesleniyorum. Bir sahtekar için, bir şarlatan için 2 kez nota veren hükümet Kuzey Irak'ta askerlerin başına çuval geçirildiğinde bir nota bile vermedi.

Adam sonunda konuşmaya başladı. Sarraf sahtekardır ama devletin sırlarını da para ile alan birisidir. Bakanları elde eden birisidir. Bakanları önünde diz çöktüren birisidir. 11 Ekim 2013 Rıza Sarraf ile Muammer Güler telefonda konuşurlar, Sarraf MİT beni takip ediyor diye telefo ediyor. Güler'in cevabı, "İçişleri Bakanı koltuğunda oturan adam, sen o konuda rahat olur, böyle bir şey varsa senin önüne ben yatarım ya." Emniyet istihbarat buna bağlı. Bu beyefendi para ile bakanı elde etmiş. Devletin sırlarını öğreniyor, ne ile para ile. Sarraf'ın rüşvet dağıttığı kişilerden birisi de Süleyman Aslan. Buna da Erdoğan sahip çıktı. Olsa olsa saflığının kurbanı olmuştur diyor. Bir şarlatan bankanın genel müdürüne açıkça rüşvet verdi. Bu hükümetin tuttuğu avukat, New York'ta mahkemede mahkemenin genel müdür yardımcısını savunuyor. Sarraf rüşvet verdim diyor, avukat söz alıyor. Yüksek makamlara ayakkabı kutularında rüşvet yollayan Atilla değil, Zarrab'tı. Süleyman Aslan Zarrab'dan rüşvet aldı diyor. Ben Erdoğan'a soruyorum, senin gönderdiğin avukat rüşvet aldığını söyledi o genel müdürün. Sen Ziraat Bankası yönetim kurulu üyeliğine atadın.

"RIZA SARRAF'IN CASUS OLDUĞUNU ÖNCEDEN SÖYLEMİŞTİM"

Rıza Sarraf bülbül gibi ötünce bu kez casus oldu, hain oldu. Düne kadar beraberdiniz. Tıpkı FETÖ gibi. Ne istediyse verdiniz. Sarraf'a da ne istediyse verdiniz. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma açtı. Devletin gizli kalması gereken bilgileri yabancı devlet lehine casusluk maksadı ile temin etiği gerekçesi ile mal varlıklarına el konulmasına karar verildi. Rıza Sarraf'ın casus olduğun ben zaten daha önceden söylemiştim. Sarraf'a bu bilgileri kim verdi? Her şeye rağmen Türkiye saygın bir devlettir. Bütün yıpranmalara karşın Türkiye'nin saygın kurumları vardır. 18 Nisan 2013'de dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın önüne bilgi notu bırakılır. Konusu Rıza Sarraf'tır. Yapılan tüm sahtekarlıklar anlatılır. Ekonomik ambargoya rağmen İran'lı şahısların para transferi konusunda Reza Zarrab'ın ABD tarafından yasaklı kişi ilan edilebileceği, ABD ilişkilerin olumsuz etkilenebileceği değerlendirilmektedir diyor. Kim söylüyor? MİT. 17-25 Aralık'tan 9 ay önce söylüyor. Bu sahtekarın yaptığı dolandırıcılık, bakanlarına verdiği rüşvet senin önüne konuldu. Sen ne yaptın? Sen bu dosyayı kapattın. Zaten casus, zaten sahtekar. Bu bilgilerin tamamını senin bakanların yani senin hükümetin verdi. Senin hükümetin Türkiye Cumhuriyeti devletine ihanet etti. Ben 27 Şubat 2014'te bir televizyonda söyledim. 22 Mart 2014'te yine bir başka televizyonda yine dillendirdim. O zaman savcılar kulaklarını tıkıyorlardı. Çünkü o zaman hala rüşvet dağıtıyordu. Şimdi Erdoğan diyebilir ki Rıza Sarraf beni kandırdı. Rıza Sarraf seni hiç kandırmadı. Bütün olaylardan senin ta başından beri haberin vardı. Beni kandırdı diyorsan yalan söylüyorsun. Çünkü 17-25 Aralık'tan 9 ay önce senin önüne bilgi notu konuldu. Soruşturmayı yapan savcılara sesleniyorum. Sahtekarın peşine düştünüz, biraz geç düştünüz, onu beraat ettirdiniz. İlk yapacağınız iş o soruşturmaları kapatan hakimleri savcıları atacaksınız. Ona o bilgileri veren bakanları ve hükümeti de sorgulayacaksınız. Ben bilgi vermedim, oturup konuşmadım. Her konuştuktan sonra yüzlerce dava açtı aleyhime. Açmazsanız namertsiniz dedim.

"BİNALİ YILDIRIM'A ÇAĞRI YAPIYORUM"

Bir terör örgütüne kozmik odayı açan bunlar değil miydi? Senin bakanların Rıza Sarraf'a her türlü bilgiyi verdi. Kimdi bu ülkede Başbakan? Kuş uçsa haberin vardı senin. Hesabını 2019'da sandıkta soracağız. Kadınların gücü ile soracağız.

Binali Yıldırım'a çağrı yapıyorum. Türkiye ile ilgili bir davanın Amerika'da görüşülmesi benim vicdanımı rahatsız ediyor. Madem ki savcılık bir soruşturma açtı, gel parlamentoyu harekete geçelim. Bu lekeyi biz temizleyelim. İran nasıl yaptıysa bizde aynısını yapalım. Gelin dosyayı yeniden açalım. Bu olayı Amerikan yargısı değil, biz çözelim. Kendi pisliğimizi biz temizleyelim.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.