Hava Durumu

Basın özgürlüğü neden sakıncalı!..

Yazının Giriş Tarihi: 05.07.2020 09:02
Yazının Güncellenme Tarihi: 05.07.2020 09:02

Bütün matbuat tarihini, yani basın yayın enformasyon geçmişini, en iyi anlatan ve açıklayan iki düstur var, edindiğim, öğrendiğim.

Atatürk: Basın özgürlüğünden doğacak sakıncaların giderilme aracı yine bizzat basın özgürlüğüdür.

Voltaire: Düşüncelerinize katılmıyorum ama bu düşüncenizi ifade etmeniz için gerekirse ölebilirim.

Sosyal medyaya dirsek gösterilmesini, televizyonlara kapatma tehditlerini, 'tweet' atmaktan hapse düşülmesini, ama daha önemlisi, daha acısı, bir konuda farklı fikrin olduğu halde bunu dile getirmekten korkmanızı, korkmamızı, çekinmemizi, bu iki düstur ışığında değerlendirin.

Gazeteler, televizyonlar kapatılır, düşünen, düşündüğünü ifade edenler, yazanlar hapse atılır.

Bunlar oldu, hala oluyor. Gidişata bakılırsa olmaya da devam edecek.

Bu iklimin, bu karamsar ortamın en kötü sonucu ne biliyor musunuz bana göre. 33 yıldır ekmeğini yazı yazarak kazanan görece ihtisas sahibi biri olarak söylüyorum:

Bir şey yazarsam ve söylersem başım belaya girer mi korkusu, dünyanın en büyük kötülüğü. Bizim işkolunda buna otosansür diyoruz.

Sansürlerin en beteri.

'Oto' yabancı önekinden anlamışsınızdır, kendi kendine yapılıyor.

Bırak basın mensubunu, televizyoncuyu, radyocuyu, sosyal medyada 'tweet' atanı, paylaşım yapanı, yani matbuat ve dijital alemi.

Normal, sıradan insanlar bile kendini ifade etmekten çekinir hale gelirse, sorun dile getiremez, gördüğü bir aksaklığa sadece bakıp geçerse.

İşte asıl o zaman yandı gülüm keten helva.

İşte asıl o zaman çek sifonu çekip gidelim bir ülke olur bura.

Olan bitenlere bakıyorum da...

Çin, Kuzey Kore kısmen Rusya falan mı olmaya çalışıyoruz acaba?

CİDDİYET HATASI...

Arkadaşım Arzu Arınel, vakti zamanında Bursa Hakimiyet'te yazdığı bir yazıya bu başlığı atmıştı. Makaleyi okumasanız da olur. Başlık, hem bu ülkedeki hem diğer ülkelerdeki şiddetli, kanlı, gerilimli anlaşmazlıkların tarihi özeti gibi.

Bugün özlü sözlere epeyce yer verdik.

Oscar Vilde'in 'Ciddiyet söyleyecek sözü olmayanların sığınadır' lafı da şurada öylece dursun. Geçiyorum muhabbete.

Hafta ortasında sosyal medyaya yasak getirileceğine ilişkin demeçler beyanatlar havada uçuşurken Netflix'ten de söz edildi ya.

Meral Akşener şu twiti attı.

'Dark'ın son sezonunu bitirmeden Netflix'i kapatırsan vallahi gücenirim Sayın Erdoğan!'

Kemal Kılıçdaroğlu bu tweet'e şu cevabı verdi:

'Aman Meral Hanım, şimdi hırsından spoiler verir:)'

Başkalarını bilemem. Ben, bayıldım bu diyaloğa.

Mizah, zekanın zekatıysa, işte bu. Ve yine işte bu. Yeter her konuda gerildiğimiz, ciddiyet denen belanın bataklığında boğulduğumuz.

Eski siyasilerin tatlı tatlı atışmaları olurdu, siyasetin o kadar da korkutucu olmadığını vatandaşa belleten. O günlerin sıcaklığı, sempatikliği, en önemlisi ince zekası var bu diyaloğda.

Ve fakat bu diyaloğun akşamında izlediğim Halk TV'de Bay Kemal ve Bayan Meral yerden yere vuruldu, yeteri kadar öfkeli olmadıkları için.

Neymiş, şaka yapacak zaman mıymış!

Diğerleri önemli değil de, Levent Gültekin gibi, Enver Aysever gibi oylumlu tiplerin bu basitliğe düşmeleri midemi ekşitti, keyfimi kaçırdı.

Siz siz olun, şaka yapanlara itiraz eden tiplerden uzak durun.

3 günlük dünyanın direk kafaya sıkan, kendi mutsuzluklarını çevreye yaymaya çalışan tipleri bunlar.

Gültekin ve Aysever, yakın geçmişin 'gezi süreci'nden de bir şeyler kapmamış diyeceğim, ağır olacak. Boş bulundular deyip geçelim iyisi mi!

Yeteri kadar 'ciddiyet hatası' yapılıyor çünkü bu ülkede.

Gerek yok daha fazlasına.

KAYIHAN PALA...

Uludağ Üniversitesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim üyelerinden Prof. Dr. Kayıhan Pala'ya soruşturma açılmış. Hem de ta nisan ayında bir internet sitesine verdiği beyanat nedeniyle.

Suçlama, halkı yanlış bilgilendirmek, paniğe yönlendirmek.

İçinde bulunduğumuz şu korona sürecinde, bakalım neler diyecek diye dikkatle izlediğim bilim adamlarından biri Prof. Pala.

Allaha şükür yanlış bilgi ile doğru bilgiyi ayırt edecek durumdayım. Hiçbir lafından da, paniğe kapılmadım.

Ne zaman kulak kabartsam söylediklerine, hımm dedim içimden, bu bilim insanı halk sağlığını önemsiyor, yaşam hakkını savunuyor.

Ama işte geldiğimiz nokta bu, maalesef.

Sanırım, korona denmesinin, virüsten söz edilmesinin bile yasak olduğu Türkmenistan gibi olmamız isteniyor.

Hasılıkelam, sosyal bilimlerde kesin sesleri, kısın da, bari fen bilimlerini özgür bırakın brother!..

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.