Empati yapıyorum!

45'i bitirip 46'dan gün aldığım şu sıralarda (Yalana bak yazıyı dün yazdım halbuki) her zamankinden daha duygusal olduğum doğru. Daha duygusal, daha kırılgan, daha empatik.
Misal, Melih Gökçek'in hali pür melaline bu kadar hisleneceğim asla ve kat'a aklıma gelmezdi.
Ama üzüldüm, terbiyesizim ki üzüldüm, yeminle!
Sen tut 24 yıl belediye başkanlığı yap. Başkente sayısız yatırım yap. Hizmet yap.
Bir vade sonra tutsunlar seni istifaya zorlasınlar.
Tamam. Ortada bir parti varsa, onun da bir lideri varsa ve o lider yola seninle devam etmek istemediyse, ona da kabul, okey, yani böyle tasarrufların siyasette anlaşılır bir yanı elbette var ve fakat, pekiii.
Yerine gelen belediye başkanı Mustafa Tuna'ya ne oluyor!
Başka hiç işi yokmuş gibi ilk iş senin gözünden bile sakındığın, üçüncü oğlun gibi sevdiğin fıskiyeni söktürmesine ne buyurulur.
Senin alayı vala duyurduğun Ankara Kanalı projesini iptal etmek ne ayak.

Hadi onu da anladık, şu sevimli dinozorlardan ne istiyorsun be hey Mustafa Tuna!
24 yıl saçını süpürge etmiş, sadece belediye başkanlığı yapmakla kalmamış, memleketin genel sorunları hususunda (bana ne dememiş) anamuhalefetle dalaşmış, memleketin en az yarısının nefretini kazanmış, hatta bir o kadarının neredeyse bir kaşık suda boğacağı adam olmayı göze almış birine, bunlar hak mı, reva mı, revani mi?
Valla olmadı böyle. Melih Gökçek bu ülkenin başkentinin çeyrek asrına damga vurmuş, yakın siyasi tarihin, beğen beğenme en mühim siyasi figürlerinden biriydi.
Fıskiyesine dokunulmasa, dinozorlarına ellenmese iyiydi.

Kara cuma ne ayak?

Amerikalılar her şeyin başına 'kara' eklemeye pek bayılırlar:
Kara para, kara dul, kara pazartesi, kara şahin vs...
Bayıldıkları ikinci şey de perakende sektöründeki hareketlilik. Konu ekonomi olduğunda tek kaygıları, ahalinin alışveriş yapmaması. Onlara göre insanlar dışardaysa ve alışveriş yapıyorsa, ekonomi tıkırında! Anneler Günü, Babalar Günü, Sevgililer Günü gibi atraksiyonları millet birbirine hediye alsın diye özellikle parlatır, şişirir ve köpürtürler.
'Black friday' de parekende sektörünü hoplatma günlerinden biri. Öğrendiğime göre, her yıl kasım ayının bir cuması bilhassa seçiliyor.
Da işte çarşı da tam bu noktada karışıyor. Kara cuma İslami hassasiyetleri yüksek kesimlerde büyük tepkiye yol açtı. Cuma gününü kutsal sayan kesimler 'kara cuma' lafından hiç hoşlanmadı.
Hatta Sinoplu bir esnaf kontra yaptı ve 'kara pazar' indirimi tertip etti. Pazar günü de abilerde ibadet günü ya!
Konu böyleyken böyle, neresinden tutsan elinde kalıyor yani.

Şampiyonluk istatistiği

3 puanlık sistemde, maç başına 2 puan, şampiyonluk oranı!
Ya sıfır, ya bir, ya da 3 puan veriliyor, bu 2 puan nereden mi çıktı?
Ortalamadan çıktı.
Kaç maç oynadı Bursaspor, 13.
Kaç puanı var, 21.
21 bölü 13 ne eder: 1.61...
Yani 2 değil. Demek ki şampiyonluk şu sıralar en azından istatistik olarak bize uzak.
Peki, son 6 haftalık performansı nasıl takımın?
3 beraberlik 3 de galibiyet.
Kaç puan toplandı bu 'yenilmezlik serisi'nde?
On iki. Böl 12'yi maç sayısı 6'ya, oran ne çıktı?
İki... Hasılıkelam Timsah, şu son 6 maçtaki oranı korursa, tabii biraz da üzerine koyarsa, yan yatmaz çamura batmaz, şansı da yaver giderse bişeyler olabilir belki. Son 6 maçın istatistiği yazdırdı bana bu yazıyı.