Hanımefendi diyeceksiniz!

Kastamonu Valilik binasının içinde gezerken duvarda asılı bir fotoğraf dikkatimi çekti.
'Atatürk'ü Kastamonu'ya davet etmek için Ankara'ya giden heyet' yazılıydı altında.
Fotoğrafta 4 erkek vardı, iki de kadın...
Vakti zamanın 'cumhuriyet kafası' böyle bişeydi işte.
Olanakları ve yetenekleri ne kadar kısıtlı olursa olsun, kadın ön plana çıkarılıyordu.
Bu günlerde 'pozitif ayrımcılık' denilen şey.
Çocukluğumda 'genel kültür' olarak iki ismi ezbere bilirdik.

Golda Meir ve İndira Gandi! İlki dönemin İsrail başbakanı, ikincisi en uzun süre ve 2 kez başbakanlık yapmış bir kadın, hem de Hindistan gibi bir yerde. O vakitlerde!
Akabinde biliyorsunuz, İngiltere'de 'demir leydi' Margaret Thatcher, bizde Tansu Çiller, şimdilerde Almanya'da 'şansölye' Angela Merkel. Meşum terör olayı vesilesiyle dünya gündemine gelen ve hayranlık uyandıran Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern'i de unutmayalım.
Ve şu son Finlandiya olayı.
Kadınlar başbakan çıkarmak bir yana, Kabine'de ezici üstünlüğü sağladılar.
Hükümette skor şöyle: 12 kadın, 7 erkek!
Fotoğrafta 4'ünü görüyorsunuz.
Sağdan ikinci başbakan Sonna Marin. Bu bir 'kadınlar koalisyonu' aslında. Çünkü yaşları 32 ve 34 arası 4 kadın var Kabine'de ve -buraya dikkat- hepsi parti lideri.
Demek ki, 32 yaşında hem kadın hem genç olsanız bile genel başkan ve bakan olabiliyorsunuz Finlandiya'da.
Hasılı kelam fotoğrafa bakıp bakıp 'coğrafya kaderdir' demekten alamıyorum kendimi.
Maço tarafım da devreye giriyor tam bu aşamada ve o da 'Böyle Kabine'ye can kurban!' diyor.
Yazıya Cumhuriyet'in ilk yıllarından bir fotoğraftan söz ederek başlamam sebepsiz değil.
Demeye getirdim ki özetle, 'kadın- erkek' oranında dünya bu minvalde, biz ise hâlâ uğraşıyoruz günaşırı gelen kadın cinayetleriyle...

BİLDİRİYORUZ!

Sosyal medyada gördüm. Doğrulatma şansım yoktu. Yine de yazıyorum.
Menzil cemaati lideri demiş ki:
'Bize hizmet edenleri Resulullah'a bildiriyoruz!'
Doğru olanı, doğruluktan şaşmayanı, yalan söylemeyeni, kul hakkı yemeyeni, ibadetini ihmal etmeyeni, yardımseveri, iyilikseveri değil.
Kimi?
Bize hizmet edeni!
Adam resmen 'kendine veya cemaatine hizmet'e indirgemiş güzelim dini!
Bu lafı köpürtenler, üzerine yorum yazanlar genellikle bu işin hangi iletişim araçları ile yapıldığı hususuna yoğunlaşmışlar.
Ben o kadar üzerinde durmadım bu bildirme işinin!
WhatsApp olur, Messenger olur, Twitter'dan DM olur, Facebook duvarı olur, İnstagram olur, Telegram olur, Viber olur, Signal olur.
Olur baba olur. Bu devirde birine bişey iletmenin 50 çeşit yolu yok mu?

SEN OLSAN BARİ!

Aleyna Tilki isimli hanım kızımıza 'Türkiye'ye ilham veren gençler' ödülü verilmesi, üstelik ödülü bizzat spor bakanının elinden almış olduğu haberi çarşıyı karıştırdı.
Bir mevzu çıksa da mavra yapsak diye sosyal medyanın 'starting box'ında bekleyen 'muhalif kesim' konuya adeta 'plonjon' yaptı!

Neymiş, Türk gençlerine ilham verecek başka genç yokmuymuş vs vs.
Bu yazıyı yazdığım saatlerde, Spor Bakanlığı ilham veren gençler listesini 30'dan 29'a düşürdü.
Listede artık Aleyna yok!
Dolayısıyla, ya hiç verilmedi bu ödül, ya da verildi, akabinde üzerine yatıldı.
Türk pop müzik kültürüne 'Sen Olsan Bari' ve 'Cevapsız Çınlama' gibi eserler armağan eden Aleyna Tilki'ye niye bu kadar çok 'istemezük' dendi, anlayamadım açıkçası.
Hadi müziğini beğenmediniz, pempe ayıcıklı klibi de tutmadınız...
En azından, 'Bugün cumartesi, yarın pazar, sonra pazartesi olacak' yazdığı şu 'tweet'teki felsefi derinliğe laf söylemeyin...