Hepimiz FOMO mağduruyuz!..

'Yasemin'in perdelerini gördün mü Hilmi? Ne kadar güzeldi. Aynısından ben de istiyorum!'
'Kocası Nilüfer'e cip almış Ahmet. Sen karının hâlâ yerli arabaya binmesinden utanmıyor musun?'
'Şekerim, geçen günkü davette, Fatma'yla pişti olduk. Sormayın, ikimiz de aynı tişört ve aynı ayakkabıyı giymişiz, inanabiliyor musunuz!'
Bu ve benzer cümleleri siz de kuruyorsanız, büyük ihtimal 'FOMO'sunuz!
FOMO, 'Fear of Missing Out'un kısaltılmışı.
Türkçeye çevirirsek, 'Gündemi Kaçırma Korkusu!' gibi bir manası var.
Hasılı yeni ve kutu gibi bir hastalık peydah ettik. Sosyal medya da devreye girdi ve bu hastalığa kapılanların sayısı ikiye katlandı. En yeni ve sanal hastalığımızın adı bu: FOMO!

Sosyal medya 2'ye katladı

Ufuk Tarhan Hanımefendi 'T-İnsan' isimli kitabında FOMO'dan şöyle söz ediyor:
'Yaşıtların ve konumu benzer olanların, yaptığından, aldığından, yediğinden, içtiğinden, giydiğinden, kullandığından geri kalmamaya, olabildiğince daha iyi olmaya çalışma hali.
Sürekli bir sorgulama, karşılaştırma ve bu yaptığm, aldığım, sahip olduğumdan daha iyisi varsa ya korkusu. Herkeste şu var, herkes bunu yapıyor ben de almalıyım, ben de yapmalıyım rahatsızlığı. Özellikle anlık paylaşımları sınırsız kılan sosyal medya ile başkalarının yaptığını, ettiğini o kadar fazla ve anında bilmeye başladık ki bu 'eksik kalma korkusu' tavan yapmış vaziyette.'
Özetle soru şu: Sosyal medya bu hastalığa nasıl katkı yaptı?
Ufuk Hanım'ın cevabı: 'Sosyal medya FOMO'yu yüzde 42 artırdı. 10 kişiden 8'i kişilerin sosyal medyayı övünmek ve nispet yapmak için kullandığını düşünüyor.'
Bu durumda soralım kendi kendimize: 'Ne kadar FOMO'yuz acaba?'

Mantarlı omlet

Sabah, söylemesi ayıp mantarlı omlet yapıldı bizim evde. Baktım tabakta fena durmuyor. Hemen fotoğrafını çektim ve sosyal medyaya saldım. Üzerine de, 'Mantarlı omlet.. Bunu benden beklemiyordunuz değil mi? Uğraştı nihayet yaptı!' yazdım.
Herkes omleti benim yaptığımı sandı. Halbuki, Nihayet'in (ablam) yaptığını yazmıştım altına.
Da, FOMO'ların alayı tedirgin oldu bu noktada. Sosyal medya öyle bir yer ki, (şuraya yazıyorum) birçok evde mutlaka mantarlı omlet yapılacak yakın zamanda.

Tarihte FOMO!

Mağara devrindeki kadınlar da takı kullanıyorlarsa ve yan mağaradaki kadınların takılarına takılıyorsa gözleri... Ve eğer avcılık ve toplayıcılıktan dönen heriflerine, 'Bu senin avladığın da geyik mi? Yan mağaradaki adam bir geyik avlamış geçende, nah şöyle' diyorsa iki kolunu yana açarak. FOMO'luğun tarihi insanlık tarihi kadar eski, demek ki!

İbrahim Yazıcı'ya vefa...

Nilüfer Belediyesi Başkanı Mustafa Bozbey'in bu dönem 4, geçmişi düşünürsek 20'nci hizmet yılına ilişkin ilçede attığımız turdan özümün dikkatini çeken 2 büyük proje oldu.
Birincisi, 7 Mayıs'ta açılışı yapılacak İbrahim Yazıcı Stadyumu.
Bu stat, 'şampiyon başkan'ın adının verilmesi açısından büyük övgüyü hak ediyor. Çünkü Bursa'da Yazıcı'ya böyle büyük bir vefa gösterilmemişti.
Öte yandan, açılışa şampiyon kadronun tamamının davetli oluşu da bana kalırsa büyük olay.
2010'daki şampiyon kadroyu aynı fotoğraf karesinde bir daha görmek Bursaspor taraftarları için paha biçilmez bir ayrıcalık olacak.
NOT: İkinci büyük proje de Anadolu Arastası. Ama şekilde görüldüğü gibi onu anlatmaya yerimiz kalmadı. Kısmetse yarın.