İdeolojik aile...

Yeni ve kutu gibi bir terimimiz daha oldu:
İdeolojik aile..
İde fikir demek. İdeoloji de herhalde fikir- bilim!
Ta, 12 Eylül öncesi, sırası ve sonrasında başladı ideolojinin tu kaka edilişi.
Akıl- fikir işlerinin ayıplanması gibi bir şey bu.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu şöyle bir laf etti:
''Boğaziçi öğrencilerinin 150 tanesinin ailesini bilgilendirdik. Bazı ideolojik aileler 'Siz bu işe karışmayın' dedi.''
Nasıl yani? Ortaokul çocuğu mu ya bunlar!..
'Karışmayın!' diyen ailelere helal olsun.
Çok içişleri bakanı gördük, bu kadarı hakikaten çok fazla iç işleri olmuş!
Ailenin içine girme bari abi.

ÖZÜMÜN BABASI

Fi tarihi. Fakültede 13 dersten sınava girdim, sonuçlar açıklanmadan Kaş'a kaçtım. Babam öğrenip bana telefon edecekti, neden kalıp neden geçtiğimi.
Gitmiş 'öğrenci işleri'ne. Oradaki görevli kadın çıkarmış dosyayı.
Önce sonuçlara bakmış, sonra babama dudağını büzerek.
Hem acıyan hem küçümseyen bir nazarla, 'Oğlunuz' demiş, '13 dersten sadece birini vermiş, diğerlerinden kalmış!'
Babam öğrenci anıları tarihine geçen şu lafı o anda üretmiş:
'Aslan oğlum, onu da veremeyebilirdi!'
Enteresan adamdı. 4.5'dan 5 verdiğini, yani bana kıyak yaptığını söyleyen öğretmenin üzerine 'Al buçuğunu geri!' diye yürümüşlüğü bile var, lise yıllarında!
Yani, babamdan biliyorum, ebeveynler 'Oğlunuz/ kızınız' diye başlayan kurumsal şikayetlerden pek hazzetmez.

BOBBY'NİN ANASI

Ama tabii, bu konunun şahikası, Bobby Sands'ın anası.
IRA militanı oğlu 1981'de cezaevlerinde koşulların iyileştirilmesi için ölüm orucu yapıyor. Dışarda kamuoyu desteği giderek artarken, İngiliz Hükümeti, Scotland Yard marifetiyle anaya 'Sen nasıl anasın, oğlun ölüme gidiyor, bu işe müdahale et' diyor.
Mother Sands'ın tarihi yanıtı şöyle:
'Oğluma karışmam, o ne yaptığının bilincinde!'
İşte size ideolojik bir anne!
Benim babam ideolojik biri değildi, matraktı daha ziyade!

ARAYAN ARAYANA

Ekonomiden ve hazineden sorumlu Berat Albayrak beyin bu kadar 'aranan bir kişi' olduğunu doğrusu bilmiyordum.
Sırra kadem bastığından bu yana aranıyor ama bir türlü bulunamıyor.
Ben böyle bir 'teazer' görmedim hayatımda. Meraklandırıcı yani.
Giderken 'sağlık sorunları' dediği için tam teşekküllü tüm hastanelere bakıldı.
Trabzon yaylaları kolaçan edildi.
Boğaz'da yalı tutacak lafları üzerine emlakçılar gezildi. Ege, Akdeniz tarandı.
En son Mars'tan gelen fotoğraflarda bile izi arandı!..
Açık konuşayım, işimizde, gücümüzde hayat kavgamızda yokluğunu hissediyor muyuz, aslında hissetmiyoruz.
Peki öyleyse niye bu kadar arıyoruz!?
Nasıl aramayalım birader. O ortaya çıkmadıkça gizem artıyor, acaba nerede haleti ruhiyesi depreşiyor, yoksa başına bir şey mi geldi kaygısı büyüyor, ortaya çıksa da rahatlasak duygusu yayılıyor.
İstemezükçüler 'galiba boğduruldu!' mavrasına bile yazıldı.
Bütün bu olup biteni 'çok önemli bir şey' diye yorumluyordum.
Tarihte başka bir örneği yok çünkü.
Ahalinin en az yarısı hazzetmiyordu belki ama, son tahlilde seven- sevmeyen herkes arıyor mu, evet arıyor.
Berat Bey'in yokluğu, varlığından daha fazla ilgi uyandırdı.
'Evinde oturuyor çoluğuyla-çocuğuyla' lafı edildi, o da kesmedi ahaliyi.