Tamam mı, devam mı?

Bu memleket, hiçbir yarılma fırsatını kaçırmadı bugüne kadar.
Gözlerimi kısıp şöyle yakın geçmişi bir tarıyorum da.
Öyle çok kadim yarılma konusu icat etmişiz ki kendimize, say say bitmez.
Galatasaray- Fenerbahçe var misal en kadim yarılma konularından biri.
Yerel örnekleri de var bu konunun. Adana'da Adanaspor- Demirspor, İzmir'de Karşıyaka- Göztepe var. Karşıyakalılara plakayı 35.5' diye yazdıracak kadar.
Çocukluğumda mahalledeki abiler misal bibirlerine pis pis bakardı, 'Devrimci- Ülkücü' muhabbeti yüzünden. Bu işlere kafası basmayanlar da 'Orhancı- Ferdici' diye ayrılmıştı. Arabesk müziğin iki mümtaz temsilcisinin de hatırı sayılır bir taraftar kitlesi vardı yani.
Laik- anti laik, faşist- anti faşist falan zaten her devir geçerli.
Güzel sanatlar fakültesi öğretim üyeleri bile resim sanatı üzerine bir tartışmada 'Soyut anandır- figüratif babandır' diye birbirlerine baltalarla dalmıştı, 'soyut-figüratif' ayrışmasında.
Valla hiç zorlama değil çünkü bu ayrışmayı da gördü bu gözler, bir ara 'Hülyacı- Gülbenci' diye bile bir ayrımdan söz etmişti, magazin basını.

Seçim eğik düzlemine girdiğimiz şu günlerde ise... Moda ayrışma 'tamam mı, devam mı' üzerine.
Bir haber okudum dün, bu yazı yayına hazırlandığı sırada 2 milyon 200 bin Twitter kullanıcısı 'tamam' demiş mevcut iktidara. Ve hemen kontrası yapılmış bu kampanyanın 'devam!' diye. Devamcılar da kısa sürede 3. sıraya kadar yükselmiş 'trend- topic' listesinde.
Neyse skor yayınlamanın manası yok bu düzlemde. Nasıl olsa bir vade sonra konacak ortaya bir sandık ve kimin boyunun daha uzun olduğu net olarak görünecek. 'Açılan sandık sayısı, kullanılan oy ve partilerin aldığı oy miktarları' diye.

Tamam birinci, devam üçüncü
Twitter en çok kullanılan lafları sayıyor ve hangi ülkede neler konuşulduğu bir sıralama olarak ortaya çıkıyor. 'Trend- topic' denen bu sıralama her ülkede ayrı ayrı yapıldığı gibi, dünyada en çok ne konuşulduğunu da anlamak mümkün bu algoritma sayesinde. Türkiye'deki tamam mı devam mı tartışması, o kadar büyümüş ki, 'tamam' dünyada en çok konuşulan 'birinci' sözcük olmuş önceki gün ve dün itibariyle. Ve 'devam' da öyle. Çünkü 'devam'cıların da eli armut toplamamış, onlar da dünya üçüncülüğüne yerleşmiş kısa sürede.

Nicaea ve pazarlama!
Sönmez Medya Buluşmaları programında dünkü konuğumuz İznik Belediye Başkanı Osman Sargın'dı. Haber sayfalarında ve diğer köşelerde Başkan'ın anlattıklarını 32 kısım tekmili birden okuyacağınızı varsayarak sadece tek 'aleknot' anlatacağım.
Önce girizgah: İznik malumunuz Hıristiyan dünyası için dünyanın 6-7 dini çekim merkezinden biri. Bu haliyle de o cemaat için inanç turizmi denince akla gelebilecek ender yerlerden.
Vakti zamanında 4 İngiliz bilgisayarcının İstanbul- Bursa arasında yolculuk yaparken sarı tabelada 'Nicaea' yazısını görünce çığlık çığlığa rotayı İznik'e çevirdiklere tanık olmuştum.
Ee normal tabii, adamlar biraz din tarihi okudularsa, 1. ve 7. konsilin orada toplandığını da biliyor olmalılar.
Başkan Sargın'ın anlattığı hikaye daha ilginçti ama. İlçeye doğalgaz getirmek istiyor Başkan ama Bursagaz'ı bir türlü ikna edemiyor. Ne de olsa ne sanayi var kentte ne de fazla konut. (Nüfus 44 bin) Derken firmanın Alman 'ceo'suna damardan giriyor Başkan ve İznik'in Hıristiyan dünyası için önemini bir güzel anlatıyor. Adam da meğer sıkı Katolikmiş, anında ikna oluyor ve ilçeye doğalgaz böyle 'dini bir torpil' marifetiyle geliyor!
Hani ülkeden uzun süre uzak kalırsın da döner dönmez toprağı öpersin ya.
Turistleri sık sık İznik'teki 'Roma Yolu'nda toprağı öperken görüyormuş Başkan Sargın.
İlçe, Hıristiyan dünyası için sandığımızdan çok daha önemli yani.
Ve fakat bu olguyu, turizme ne kadar yansıtabildiğimiz tartışma konusu.
NOT: 'Anekdot' yazmayı biliyorum!