Trafik 'stop!'

İstanbul'un trafiğinden yakındığım bir İstanbullu geçenlerde yüzüme karşı şöyle dedi:
'Sizin de bizden farkınız kalmamış!'
Çarşamba akşamı Bursa'da trafik tam fecaatti...
Kimse gitmek istediği yere gidemedi.
Vatandaş kendi otomobilinin içinde resmen hapis hayatı yaşadı, belediye otobüsündeki insanlar ayıldı- bayıldı, yetkililerin aile büyüklerini andı!
Nereden mi biliyorum bütün bunları?
Sosyal medyadan.
Trafik ne kadar yavaşlarsa, sosyal medya o kadar hızlanıyor Bursa'da!
Facebook, Twitter, İnstagram, 'seyrüsefer' edemeyenlerin feryatları ile doluydu.
Kimi '1 saattir aynı yerdeyiz çıldıracağım' diye yazıyordu, kimi 'her gün 5 dakikada geçtiğim yeri 1.5 saattir geçemedim' diye.
Acemler'de asfalt çalışması yapıldığı rivayeti var, Dikkaldırım'da da benzer bir faaliyet varmış. Ama galiba dün 700 polisle yollarda asayiş uygulaması da yapılmış.
Normal Şartlar Altında (NŞA) hele de kuş uçumu 2 dakikalık 3 dakikalık mesafeler nasıl eziyet haline geldi ve olay nasıl tüm Bursa sathı mailine yayıldı anlamak mümkün değil.
FSM'den Acemler'e gidilemedi örneğin. Üniversiteden K. Sanayi'ye gelinemedi, çünkü trafik akmıyor sadece duruyordu. Bir arkadaşım, 'köy yollarına daldım, orası bile yükünü tutmuştu, meğer herkes benim gibi düşünmüş!' dedi. Gazeteci Zafer Opsar Keles'e gidiyormuş, Orhaneli Kavşağı'ndan girmiş, üçüncü trafik ışıklarına 1.5 saatte ancak gelebilmiş.
Ama galiba rekor TSYD Bursa Şubesi'nde görevli arkadaşım Kübra Gülseren'de. Kübra Özdilek Park'tan belediye otobüsüne TSİ 18.45'te binmiş, Kaplıkaya'daki evine ancak 22.15'te girebilmiş.
Eve gitmek için yolda geçen 3.5 saat.
Bundan büyük zulüm olur mu Hacıvat!

*İşini uyduran: 15, Uyduramayan: 10

Başlık şöyle: İşini uyduran 15 gün tatile gidiyor!
Kurban Bayramı kaç gün: Dört...
Ne yaptı Bakanlar Kurulu, turizmde hareketlilik olsun, esnaf vs kazansın diye 30 Ağustos Zafer Bayramı'nı Kurban Bayramı'na ilave etti, tatili 10 güne çıkardı.
26 Ağustos'tan 4 Eylül'e kadar!
Bazı abileri ablaları bu kesmemiş olmalı ki, ulusal basında başta İstanbul olmak üzere büyük kentlerin boşalmaya başladığına ilişkin haberler okuduk.
Bu haberlerden birinde dikkatimizi çekti, 'İşini uyduran!' ifadesi.
İşin uydurulması nasıl oluyor acaba!
Özel sektör yemez çünkü böyle atraksiyonları!
İşini uydurmaya çalışanı koyar kapının önüne!
Demek ki işini uydurma işi, kamu sekrörüne özgü.
Bunun da resmisi raporla olur, yıllık iznin eklenmesiyle olur ve/veya şefe-müdüre 'Abi beni idare edin!' yollu ricalarla olur. Bir-iki günlük izin talepleri de değerlendiriliyor artık, bildiğim kadarıyla.
Öyle veya böyle.
'İşini uyduran' lafı tamamen bize özgü ve yüzde yüz Türkçe.
Hasılı skor şöyle:
İşini uyduran 15 gün tatil, uyduramayan 10 gün tatil.
Bizi soracak olursanız, e her gün gazete okuyorsunuz!
(Yani sıfır tatil)