Hava Durumu

Yasağa çıkma sokağı!

Yazının Giriş Tarihi: 14.04.2020 08:09
Yazının Güncellenme Tarihi: 14.04.2020 08:09

Geçen hafta sonuna, sokağa çıkma yasağının ilan ediliş saati ve akabinde bakkallara, fırınlara ve tekel bayilerine yapılan saldırı damga vurdu.
Siyasi sonuçları da olan bu kaotik ve sağlıksız ortam çoğu kişide, korona mücadelesinin sekteye uğraması vesilesiyle mide ekşimesi tarzı arızalara sebep oldu. Toplumun geneli, bir çuval incirin berbat edildiğini düşünüyor. Bir bilim kurulu üyesi, 'cuma akşamı sokağa çıkan kişiler, evde de maskeyle gezsin, evde de sosyal mesafeye dikkat etsin, kendilerini izole etsin' bile dedi.
Böyle can sıkıcı konulara en iyi tepkiyi, yine her zaman olduğu gibi, sosyal medya verdi.
Çok hoş paylaşımlar yapıldı. Buyurun size bu paylaşımlardan bir seçki:
Bilecik'te sokağa dökülen vatandaşlara yönelik 'Biz büyükşehir değiliz' anonsları yapıldı.
Sürü bağışıklığını bir gecede uygulayan bu ülkeye tıp Nobel'i verilmeli.
Cuma akşamki sevgi selini gören COVİD-19, 'ben başka ülkede yaşayamam' dedi ve şahadet getirip Müslüman oldu ve CAVİD-19 adını aldı.
Öyle bir yağma ki, bakkalın karıyı da sırtlayıp götürdüler.
Sokağa çıkma yasağı tüm yurtta coşkuya kutlanıyor, halk sokaklara döküldü.
Bir de Bursaspor şampiyon olduğunda böyle olmuştu.
Türkiye dünyanın Flash TV'si. Memleketin tamamı piston aşağıya..
İnstagram'da takipleştiğim İtalyan arkadaşım gördüğü videoları kast ederek, dün gece sokaklardaki kalabalık neydi, neler oluyor diye sordu, aşıyı bulduk dedim, ne diyeyim adama şimdi..
***
Favorimi en sona sakladım, başlığa da çıkardığım en beğendiğim paylaşım arkadaşım Özgür Acer'den geldi:
'Yasağa çıkma sokağı...'
Büyük yıkımları ve felaketleri bile gülüş cümbüş bir havada ele alıp değerlendiriyoruz.
Ruh sağlığımıza böylesi daha iyi geliyor çünkü...

ESKİV HAREKETİ

Vakti zamanında bizzat Deniz Baykal'dan dinlemiştim.
'Siyasette' demişti, en önemli hamlelerden biri 'eskiv'dir.
Hani boksta rakibin yumruğunu boşa çıkarma hareketi var ya, ondan ilhan alınmış.
İyi siyasetçiler, eleştiri okları üzerlerine toplandığında, 'kabahatli olan ben değil, o' demek için yaparlarmış.
İlahlar kurban ister falan diyenler de var.
Bir şey anlatmaya çalıştım ama, tam anlatamadım galiba.
Buyurun aşağıdaki yazıya:

PARATONER

Bilenler bilir, siyasetten hoşlanmam, yazmam da.
Zaten boş verin siyaseti miyaseti, gelin Aziz Nesin'in 'paratoner' isimli kısa öyküsünden söz edelim. Öykü özetle şöyle:
Cumhuriyet'in ilk yılları falan. İstanbul'daki tiyatro kumpanyaları sık sık Anadolu'ya turneye gidiyorlar. Tiyatro kumpanyası deyince, aklınıza dev prodüksiyonlar falan gelmesin.
Tiyatrocu adam, karısı, kızı, baldızı falan koyuluyorlar yola. (O vakitler tiyatro salonu falan hak getire, temsiller boş bir araziye kurulan çadırda!)
Bu kumpanyalar, kasabalara gittiklerinde kendi karılarını kızlarını, nahoş tekliflerden ve kem gözlerden sakınmak için Karaköy'e gidip genelevden 'kadın' kiralarlarmış. Kasabanın 'ekabir' takımı, ileri gelen esnafı falan tiyatro sanatına nasıl yaklaşıyorsa artık. Zaten afişe tanıtıma da gerek yok. Kiralık hatunlar sanki çamaşır yıkamış da kurutuyormuş gibi donlarını sutyenlerini falan oyun çadırının yanındaki ipe astıklarında, rüzgarda bu donlar ve sutyenler şiştiğinde, al sana tanıtımın kralı, akşama gişe garanti!
İşte, kumpanyanın namuslu karı ve kızlarını şehrin zevatından kurtaracak bu kadınlara 'paratoner' denirmiş.
(Paratoner neydi? Yıldırım aslında şuraya düşecekti, bu üzerine çekti.)

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.