İstanbul Cup'ta şampiyon Türkiye

1-7 Mart tarihleri arasında TFF Hasan Doğan Milli Takımlar Kamp ve Eğitim Tesisleri'nde düzenlenen B1 (hiç görmeyenler) uluslararası Blind Football İstanbul Cup'ın finalinde, İspanya'yı 2-1 yenen Görme Engelliler B1 Milli Takımımız, şampiyon oldu. Ben de şampiyonadaki tüm maçları canlı izleyerek milli takımımızı ve rakiplerini yakından izleme fırsatı buldum.
Önce B1 futboldan kısaca bahsedeyim... Hiç görmeyen ya da ışığı çok az fark eden görme engelli bireylerin, sentetik çimde 5'er kişilik takımlar halinde, sahası 20 metre eninde 40 metre boyunda, etrafı bariyerle çevrili, zilli topla, 20'şer dakikalık 2 devre halinde oynanan takım sporudur.
Oyuncuların maç öncesi önce göz pedi ve flasterle gözleri kapatılıp, üzerine göz maskesi çekilir. Burada amaç, ışık algısı olanlarında tamamen yalıtımının sağlanması ve tüm sporcuların eşit düzeyde mücadele etmesini sağlamaktır. Sporcular topa giderken ya da rakibini karşılarken beynelminel terim olan 'voy' sesiyle seslenmek zorundadırlar. B1 futbolda 3 yönlendirici, aktif alanları içerisinde takımlarını yönlendirir.
Yönlendirme işlemi sesli olarak yapılır.
Oyuncunun pozisyonu, rakibin pozisyonu, topun nerde olduğu, hangi açıdan şut ataması gerektiği gibi aslında görenlerin oynadığı futbolun seslendirilmiş haliyle oynanır.
Takımın kalecisi kendi alanı dahilinde 12 metrelik alanda oyuncuları yönlen-dirir. Orta alan yönlendiricisi 16 metre- lik alanı, rakip kale arkasındaki yönlen-dirici de hücum alanını yönlendirir.

Nasıl oyun oynuyorlar bunlar çarpışmıyor mu?

Şimdi branşı bilmeyenlerden 'Körler nasıl oynuyorlar? Çarpışmıyorlar mı, kaleyi nasıl buluyorlar? Görmeden nasıl gol atıyorlar?' gibi anlamsız soruların geldiğini duyar gibiyim. Bu soruları sormanızın iki nedeni var...
Birincisi, engel gruplarını tanımak için çaba sarf etmemeniz. İkincisi, engel gruplarını basında fazla yer bulamamaları. Basında yer bulduğu anda zaten birçoğumuzun dikkatini çekiyor. Örnek ampute futbol takımı... Tabii ilgi çekmesi, engelliler için oldukça mühim. Önemli olmasının yanında basın yayın organları ve bu işe sponsor olan firmalar insanları doğru yönlendirmeli.
Ulusal bir gazete ve bir tıraş markasının sponsorluğunda yılın 'en'leri adayları arasına paralimpik kategoride, maalesef paralimpik olmayan branşların olması, başarı almış görme engelli spor federasyonu branşlarının olmaması bu işi yapanların inandırıcılıklarını ortadan kaldırıyor. Elbette başarılı tüm engel grupları ve branşları onore edilmeli. Ana kategorilerin dışında ek kategoriler açılarak tabii...
Kupaya gelecek olursak... Ülkemizde ilk defa organize edilen özel organizasyon olması, gelecek yıllar için referans oluşturması açısından çok önemliydi. Son Avrupa Şampiyonası finalistleri Rusya ve İspanya'nın bu organizasyona katılması, 2018 Dünya Şampiyonası öncesinde yabancıların Türkiye'yi ne kadar önemsediğini gösterdi.

Başarılı bir organizasyon

Türkiye, Rusya, İspanya ve İtalya'nın katıldığı şampiyonada millilerimiz tüm maçlarını kazanarak şampiyon oldu. Millilerimiz toplam 14 gol atıp, kalesinde sadece 2 gol gördü.
Önemli bir ayrıntı ise 8 oyuncumuzun gol dağılımına ortak olmasıydı. Oldukça başarılı organizasyon sonunda yabancıların, 'her yıl gelmeyi düşünüyoruz, hatta maçlar öncesinde 1 hafta ülkenizde kamp yapmak istiyoruz' demeleri oldukça gurur vericiydi. Organizasyonda mükemmel ortam sağlayan TFF'ye, organizasyonun baş mimarı görme engelliler spor federasyonu başkan ve yöneticileri, organizatör Eren Yıldırım'a, kupayı kaldıran takımımız İbrahim Üzüm, Kahraman Kurbetoğlu, Recep Aydeniz, Celal Çoban, Hasan Şatay, Emre Aslan, Ömür Mercan, Emrah Öcal,, Ramazan Kunduz, Ercan Bayraktar, Aykut Akyön, Hüseyin Saygılı, İslam Kaya, Doruk Erkmen ve teknik ekip; John Ball, Hasan Yıldırım, Serkan Gümüş, Orçun Toprak, Ali Haydar Çankaya, M.Ali Kaya, Cüneyt İlcayto ve Yusuf Şatay'a sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz.