Kar yağsın!

Şimdiki çocukların ellerinde birbirinden değerli ve hayatı kolaylaştıran fırsatlar olduğu doğrudur. Ama hiçbiri, neredeyse bel seviyesine gelen karın şehri felç etmesinin tadını, bir hafta kar tatili yapılan okul yıllarını ve karda oynamak için kapının önüne çıkmanın yeterli olduğu günleri göremedi ne yazık ki. Zaten az olan araba sayısının karın şiddetli yağışıyla iyice düşmesi ve bütün yokuşların sizin oyun alanınız haline gelmesi ne de büyük keyifti. 
Önümüzdeki hafta sonu Uludağ sezon açılışı yapmaya hazırlanıyor. Geçtiğimiz yıl bu zamanlarda 55 cm olan kar kalınlığı ise, siz bu satırları okuyorken şiddetli bir kar yağışı başlamadıysa eğer maalesef pek iç açıcı görünmüyor. Hevesle beklediğimiz yılbaşı gecesinin ve yarıyıl tatilinin eskisi gibi görkemli ve mevsim normallerine uygun geçeceğini umut ediyorum. Uludağ, bütün heybetiyle aklımızı başımızdan alırken, kendisine çok da iyi davranmadığımızı ima etmeye çalışıyor olabilir mi diye düşünmeden de edemiyorum. Elimizdekilerin kıymetini bilmeyip öyle hoyratça davranıyoruz ki, aynı şeyi kentin iklim dengesini koruma kısmında da yapmış olabileceğimize inanıyorum. 
Modernleşmek iyidir elbette. İnsanoğlunun yüzyıllardır iç mekânları mükemmelleştirme çalışmalarının da bir amacı var, tamam. Ama dışarıda nefes alamadığımız bir hava yaratacaksak, ne işimize yarayacak onca mükemmel odalar, son model akıllı telefonlar, tabletler falan?
Doğayı korumak için savaşanların boş işlerle uğraştığını düşünenleredir lafım en çok. Yılbaşında kardan adam yapamayacak olmanızın sebebi, hep dolu işlerle uğraşmış olmanız değil mi? Elinizin altında Uludağ gibi bir nimet varken korumaya çalışmak yerine, kar tatilinizi başka bir yerde de geçirebilirsiniz ne de olsa! Hep birlikte kar duasına çıksak, işe yarar mı acaba?
Şimdiki nesil çok şanslı, dünyayı ceplerinde taşıyorlar. Ama kar diz seviyesini geçtiğinde, bahçede insan boyutunda kardan adam yapmanın tadını bilmiyorlar.