Yükseltecek ve yaşatacak mıyız?

Bugün yönetim şeklimizin değişmesinin 91. yıldönümü. Bugün, çekilen çilelerin ardından bağımsızlığını ilan eden milletimiz için çok önemli bir mihenk taşı. Bugün, Cumhuriyet Bayramı… 
Her yerde programlar, konuşmalar, çelenk koymalar, iddialı açıklamalar göreceksiniz. Yaşadığınız il, ilçe ve mahallede bol bol afiş, tebrik mesajları ve sloganla karşılaşacaksınız. Belki yürüyüşlere katılacak, o birlikteliğin coşkusunu hissedecek, akşam olup da eve geldiğinizde elinizdeki Türk bayrağını bir köşeye bırakarak bir daha yüzüne bakmayacaksınız. Belki konserlerden birinde eğlenirken, günün anlam ve öneminin ne olduğunu bile hatırlamayacaksınız. 
Yazdıklarımdan kutlamalara karşı olduğum, gereksiz bulduğum sonucunu çıkarmamanızı dilerim. Çünkü ben de isterim ki çoluk çocuk hepimiz sokaklara dökülelim, makûs kaderimizi değiştiren atalarımızı yâd edelim, özgürlüğümüze her zaman sahip çıkacağımıza dair büyük yeminler edelim… Bir olmanın, birlik olmanın coşkusunu iliklerimize kadar hissedelim…
Peki, Cumhuriyet’i kuranlara nesillerdir verilen sözü tutacak mıyız? Yükseltecek ve yaşatacak mıyız? Ülke yönetiminde söz sahibi olduğumuzun farkına varacak mıyız? Hakkımızı aramamız gerektiğini, bu ülkenin bizim olduğunu, yönetimi uzaktan izleyip eleştirmek yerine içinde yer almamız gerektiğini öğrenecek miyiz? Yoksa tek bir gün, "Yaşasın Cumhuriyet" diye naralar atıp, sonrasında kendi zavallı dertlerimize geri mi döneceğiz? Bence asıl soru budur. 
Hepimizin kendisine sorması gereken sorular bunlardır. Gidişattan memnun değilsek, endişelerimiz varsa, geleceğimiz hakkında karamsarsak; korkuyorsak, korkutuluyorsak eğer; bu soruların yanıtlarını kendimize bile veremediğimizdendir…
Bugün kentimizin birçok ilçesinde çeşitli etkinlikler düzenleniyor. İzlemenizi, takip etmenizi, katılmanızı gönülden dilerim. 
Ama hepsinden çok, Cumhuriyet’in ne olduğunu, nasıl kazanıldığını ve bize ne kazandırdığını öğrenip, gelecek nesillere aktarmayı başarabilmemizi dilerim. 
29 Ekim Cumhuriyet Bayramınız kutlu olsun efendim.