Hava Durumu

Dr. Zırva için yanıt!

Yazının Giriş Tarihi: 07.11.2012 10:53
Yazının Güncellenme Tarihi: 07.11.2012 10:53

İnsanların çok daha ağır ve haksız muamelelere hedef olduğu, gündemde bunca sıkıntı ve dert varken; konunun kendim ve meme hastalıkları olmasından dolayı gerçekten hicap duyuyorum. Ama “söz hakkı” tanınmadan da haber ve yorum yapılınca, maalesef kendi köşemden başka da şansım yok…
Gelelim olaya, bir de benden dinleyin; Balıkesir Üniversitesi Plastik Cerrahi Anabilim Dalı başkanı, Balıkesirli kadınlar için bir “meme kanseri” konferansı düzenlediklerini iletti. Beni de “meme kanseri nedir ?” başlıklı bir konuşma için davet ettiler. 20 yıldır gönüllü olarak katıldığım yüzlerce konferans gibi “hayır” demedim. Ve gittim. Ve 20 yıldır anlattığım şeyleri anlattım…  Balıkesir’deki kadın kuruluşlarının da katıldığı 100 kişilik bir toplantı idi. Her zamanki gibi meme organının tanımı ve toplumun felsefik yaklaşımını anlattım.
Ne söyledim?
Özü şudur; “ Meme kanseri çok yaygın ve kadınlar için korkutucu bir hastalık… Bu hastalıktan korkmayın. Önemli olan kadınların yaşamıdır. Erken teşhis ile hem yaşamınızı hem de memenizi kurtarabilirsiniz. Bu organa cinsel ve estetik olarak çok anlam yüklemek doğru değil. Ancak her kadının bütünlüğünü korumaya hakkı vardır. Ve çok şükür ki; artık yeni gelişmeler ve Plastik Cerrahi sayesinde kadınlar bu ağır travmayı yaşamıyorlar” dedim. Nitekim benden sonra plastik cerrahi uzmanı konuştu.
Başka ne dedim?
Çok esprili ve güzel bir ortamdaki toplantıda katılan kadınlar sorular sordu. Bu sorulara korkutmamak adına esprili yanıtlar vermeye çalıştım. En çok tepki gösterilen “kuyruk yağı “ meselesine gelince… Medyanın ve magazinin açısından meme sadece “cinsel” bir organ… Oysa bilim açısından meme cildin altında büyük oranda yağ dokusundan oluşan bir süt bezi… Ameliyat sırasında cildi kaldırınca organın benzerliği akılda kalsın diye yaptığım bir benzetme…
Meme kadın vücudunda bulunan ve neredeyse kadının hiç söz hakkı bırakılmadığı bir alan. Aksine kadının yaşamı ve memesinin ne kadar önemli olduğunu anlatırken, hayatın ve memenin olabildiğince korunması gerektiği anlatıldı. Zaten panelin konusu da “meme kanseri tedavisinde yeni eğilimler ve gelişmeler” idi.
Canlıların bile sınıflanırken “memeliler” diye önemsendiği, bu nedenle bu organa salt bir “cinsel obje” olarak bakılmaması gerektiği, bu organın aslında bir canlının ne kadar “sosyal” ve “düşünen” bir canlı olduğunu gösterdiğini anlattım. Hatta daha ileri giderek salt bu nedenle kadınların daha “sosyal” ve daha “duyarlı” olduğunu söyledim. ( ki buna inanıyorum. Bakınız geçen haftaki “Kadın olmak zor” başlıklı yazım;) İnsanlık tarihini ve binlerce yılı düşünürseniz… Evrenin bütün canlılar için temel amacının “yaşama” ve “soyunu devam ettirmek (üreme)” üzerine kurulu olduğunu, bu nedenle meme dokusunun temel amacının buna dönük olduğu üzerine bilimsel verileri söyledim.
Toplantıya katılan yerel basın temsilcisi arkadaş da bunu haber yapmış.
Balıkesir’de anlatılanlar İstanbul’a ulaşınca bizim konuşma “zırva” olmuş… Özünde baktığımızda bu sadece haberi değerlendiren editörün “yorumu” aslında… Maalesef haberin tarafı olarak bana soru sorulmadığı veya görüşüm alınmadığı için sansasyon olunca gördüm.
İşte panelde de anlattığım tam da buydu…
“Meme”nin magazin ve aktüel yanı maalesef her zaman reyting yapıyor.
(…)
Panelde söylediğim her sözün arkasındayım. 20 yıldır yüzlerce kez anlattım.
Bu konular tıp dünyası içinde tartışılabilir. Farklı görüşler olabilir. Ama sonuçta “karar kadınındır” …
Son yıllarda gelişmiş ülkelerde olduğu gibi kadına tüm tedavi yöntemleri olumlu ve olumsuz yönleri ile anlatılmalıdır. Seçim kadınındır çünkü bu tercih ile o yaşayacak. Bu konuda değil hekimin , eşinin bile söz hakkı yoktur.
Ülkemizde “meme”ye bakış maalesef çok “erkeksidir”. Bu medya için de böyle, bazı tutucu hekimler için de… Kadın meme kanseri olduğunda genellikle ama inandıkları için, ama teknik olanaklar olmadığı için, ama yeterli plastik cerrahi desteği bulamadıkları için her hastada “memeyi alalım gitsin”, ya da “bu yaştan sonra memeyi ne yapacak?” yaklaşımı içindedirler.
Ben ve benim gibi son yıllarda Onkoplastik Cerrahi’ye inanan genel cerrahlar ve plastik cerrahlar ise ; “ kadın kendi bedeni ile ilgili kararı kendi vermelidir. Bizim görevimiz ona tüm seçenekleri sunmaktır. Bunun için kadın acele etmeden karar vermelidir. Gerekirse başka hekimlere, hastanelere gitmeli, fikir almalı, araştırıp öyle karar vermelidir.”
Biz erkeksi bir yaklaşım ile tüm seçenekleri sunmadan bu kadınların memelerinin tamamını alırken onların “hasta memelerini” tedavi ediyoruz ama belki de farkında olmadan “kadınların ruhlarını, bütünlüklerini, kendilerine olan güvenlerini” yaralıyoruz. 25 yıldır hekimlik yapıyorum… Binlerce meme ameliyatına girdim. Bu konuda dünyada ilgili neresi varsa, ne toplantı varsa gittin. Tıp öğrencisi iken 20’li yaşlarında meme kanserinden hayatını kaybeden bir kız arkadaşımın ölüm döşeğinde bana ilettiği son arzusu idi. “Meme kanseri ile uğraş, Ceyhun… İnsanlar benim gibi böyle acı çekerek ölmesin” demişti.
O günden beri her şeyden vazgeçerek meme kanseri ile mücadeleye katkı koymaya çalıştım. 25 yıldır bu sözümü tutmak için… Tutarlı ve onurlu bir meslek hayatı sürdürme derdindeyim. Ne tanıtıma ne de reklama ihtiyacım var. Eğer bir kadın bile bu yazılanlardan erken teşhis olup kurtulursa, çektiğim tüm sıkıntılara değer…
Ne dediğimi ne yaptığımı biliyorum. Yaptığım ve yazdığım her şey kayıtlı… ( isteyen herkes web sitemiz-deki “ziyaretçi defterinden” hastalarımızın bu konuda ne düşündüklerini görebilirler)
(…)
Bu teknik ve bilimsel bir konu… Ancak uzmanlar arasında hakkı ile tartışılabilir. Toplumun yaklaşımı bilgisine, görgüsüne, algısına göre değişir. Ama bilimsel gerçekler ve cerrahi uygulamalar toplumdan topluma değişmez…
Bilip bilmeden yorum yapmak kolay… Eğer bu acımasız yorumları yapanlar benim kadar kanserden ölüm görseydi. Yaşamların, ailelerin nasıl dağıldığını bilseydi. Daha anlayışlı ve adil olabilirlerdi. Anlatacaklarım kitap olacak kadar çok ama yerim dar…
Bu ülkede “ezber bozmak” kolay değil…  Kürsüye çıkan, önden giden herkesin yaşadıklarını yaşıyorum.
Yeni bir görüş, buluş, gelişme savunmak zor. Ama inandığım yolda yürümeye devam edeceğim. Elbet bir gün konuyu bilenler, başına gelenler, ilgilenenler sadece internete girip “onkoplastik cerrahi” yazdıklarında benim haklı olduğumu görecekler.
Dün gün boyunca beni arayan yüzlerce kişiye, hastalarımıza, gönderilen binlerce destek mesajına teşekkür ederim.
Özellikle meme hastalıkları konusunda çalışan ve yeni gelişmeleri izleyen ve destek mesajları ile beni yüreklendiren meslektaşlarıma, kanser nedeniyle kadınların ruhsal travmalar yaşamasını önleyen plastik cerrahlara minnettarım.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.