Hava Durumu

Soldan sağa, sağdan sola…

Yazının Giriş Tarihi: 04.12.2013 08:24
Yazının Güncellenme Tarihi: 04.12.2013 08:24

'"dünyayı algılamak yetmez onu değiştirmek de gerekir"
Marks
Yerel siyaset ve kişiler üzerinden yazı yazmamak gibi bir derdim vardı. Ama birkaç haftadır, ismim üzerinden bir yerel siyaset mavrası döndürülünce meseleye en azından kendi açımdan bir açıklık getirmek ve nokta koymak isterim.  
Kim sağcı, kim solcu ? Kim belirler? Neye göre belirler?
Solculuk nedir, sağcılık nedir?
Sosyal demokrat ne ister?
İçinde yaşadığımız yıllar, bilgi birikimi, değişim, kültürel evrilmeler, insanın gelişimi klasik sol ve sağ kavramlarının taşıyabileceği, açıklayabileceği ve kapsayabileceği bir boyut mudur?
Yoksa yeni tanımlara veya varolanları günümüze uyarlamaya, değiştirmeye ve geliştirmeye gereksinim var mıdır?
Bu makalenin yetmeyeceği kadar geniş ve karışık bir durum…
Ayrıca bana gelene kadar bu meseleye kafa yoran bir dolu adamın çok daha farklı, derin yorumlayabileceği bir sorun…
Sosyal Demokrat nedir?
Daha öncede defalarca yazdığım ve söylediğim gibi benim kendimi konumlandırdığım  "sosyal demokrat" tanımından anladığım;
"Sosyal" , başkaları için kaygılanan, herkesi, her şeyi düşünen, dertlendiği meseleler için kendinden, ailesinden zaman ayıran, özveri gösterebilen,emek harcayan ve çözüm arayan kişidir.
"Demokrat" ise kendi çıkarlarına karşı bile olsa her koşul ve konumda doğru, adil, eşit davranan, karşısındaki anlamaya çalışan, dinleyen empatik kişidir.
İşte bunların birleşimidir; sosyal demokrat…
Kralın ne tarafındasın?
Sağ ve sol kavramları, Fransız Devrimi'nden doğmuştur. Mecliste eski düzenin, yani krallığın, aristokrasinin ve ruhban sınıfın çıkarlarını savunanlar mecliste başkanın sağında kalan sıralarda, bunlara karşı çıkanlar ise soldaki sıralarda oturuyorlardı. Böylece eski düzene karşı tavrın meclis oturma düzeniyle ilişkilenmesi sonucu sağ ve sol kavramları doğdu.
Döneme ve ülkeye göre değişebilen somut konumların ötesinde, genel olarak sağ, siyasal ve toplumsal anlamda biat temelli güç, sermaye, gelenekçi değerleri, tutuculuğu;
sol ise itiraz temelli eşitliği, adaleti, halkçılığı, ilericiliği, insanlığın gelişimi yönünde değişime açıklığı, daha fazla özgürlüğü temsil eden kavramlar olarak şekillenmişlerdir.
Solculuk, olan ile olması gereken arasındaki farkı insan çabasıyla ve aklıyla düzeltebileceğine inanan görüştür.
Mete Tunçay  "Türkiye'de Sol Akımlar - I' adlı eserinde terimin ideolojik içeriğini, şöyle özetliyordu: "Solun çıkış noktası, insan, insanın akıl gücü, insan doğasının değiştirilebilirliği ve insanın eylem yoluyla kendini geliştirebileceği, yetkinleştirebileceği inancıdır. Bunun için solculuk, her insanın eşit özgürlüğe hakkı olduğunu ileri sürer."
İnsan neden sağcı, solcu olur?
Dr.Kaan Arslanoğlu "Politik Psikiyatri" kitabında "İnsan neden sağcı, solcu olur?" sorusuna yanıt arayışında genetik göndermeler yaparken, kavramlara genel bir bakış yaparak, şöyle diyor ; "Her şeyden önce sağcılık ve solculuk gibi kavramların eskisi kadar net olmadığını belirtmek gerekir. Sağcılık son yirmi-otuz yılda gücünden pek bir şey kaybetmedi, ama sol hayli kaybetti.O yüzden sağ, solun içine doğru iyice yayıldı. Öte yandan sol, ideal anlamda sol olmayı bir türlü başaramadı. Başka deyişle, her zaman emekten yana tavır almayı, aydınlanmadan yana ve insandan yana tavır almayı beceremedi, katılımcılığı ve demokrasiyi kendi içinde hayata geçiremedi. Tutuculuktan çoğu kez kurtulamadı. Öte yandan, tutuculuktan kurtulmayı hedefleyen biçimleriyle liberalizme ve onun da ötesinde sağa kaydı. O yüzden, bugün solcu bir partinin sağ tavırlarını görmek ve solcu bir kişinin bağnaz, tutucu tavırlarıyla karşılaşmak artık hiç şaşırtıcı değil. Yine de sağcı ve solcu bireyi bugün hâlâ tümüyle aşılamamış kavramlar bağlamında birbirinden ayırt etmeyi sağlayan belirgin nitelikler geçerliliğini koruyor."
Hangi sol?
Günümüzde "Kemalist Solcu", "Liberal Solcu", "Demokrat Solcu", "Küresel Solcu", "Özgürlükçü Solcu", "Milliyetçi Solcu", "Devletçi Solcu", "İslamcı Solcu",  "İstemezük Solcu" ve herkesin olduğunu iddia ettiği" "Devrimci Solcu …
"Türkiye yaklaşık 15 yıldır bir yapısal değişim süreci içinde. Sosyo-ekonomik yapıda yaşanan kırılmalar ve hızlı dönüşümler, politik, kültürel ve ideolojik alana da yansıyor. Politik anlamda şizofren kişilikler ve akımlar bu yüzden ortaya çıkıyor."
Bugün sol olmak, günün ideolojilerinin içselleştirdiği bu kavramların ötesinde daha farklı değerlere ve sorun alanlarına sahip çıkmak, bunları "dert edinmek" ile mümkündür.
Sağ siyaset, "sol" yeni bir politika üretemediği, temel sorunlara çözüm önermediği, demokratik bir siyasetin önünü açamadığı için alternatifsiz kalmakta, büyümekte ve giderek daha otoriterleşmektedir.
Sol grup ve siyasetlerinin akıl almaz "benmerkezci" tutumu, rakiplerine harcayacağı gücü ve enerjiyi kendi sol siyaset yelpazesindeki "kendi dünya görüşüne yakın" olanları harcamaya, öğütmeye ve siyaset dışı bırakmaya çalışması sol siyasetin en hastalıklı ve psikiyatrik bir gerçeğidir.
"Anlamsız, gereksiz, faydasız, teferruatları ve grubu korumak için uydurulmuş ilkeleri tartışmaktan işin esasına bir türlü geçemiyoruz.
Ayrıntılarla uğraşırken işin özünü hep kaçırıyoruz."
Sağ siyaset mağdur kitleleri arkasında toplayıp büyük politik güçler oluştururken, sol siyaset şekil ve kişisel çekişmeler ile zaten muhalif olmanın rahatlığı ve lüksü ile kendi kaynaklarını tüketmektedir. İşin en acı tarafı da vicdanlı nice sosyal demokrat insanlar ve bu insanların sol siyasete getireceği dinamizm, güç ve zenginlik bu psikolojik maraza tutum nedeniyle sol siyasete ya katılmıyor ya da uzak duruyorlar.
"En gerçekçi, en hakiki, en devrimci çözümlemeleri yapıp,  ezilenlerin, yoksulların, dışlanmışların, yok sayılanların, işçilerin, emekçilerin sözcüsü olup, ama bu çevrelerden neredeyse hiç kimse ile iletişim kuramıyorsak ya da onlar bizi anlamıyorsa içinde bulunduğumuz politik psikolojiyi iyi analiz edelim. Acaba dilimizi, tutumumuzu ve duruşumuzu tekrar gözden mi geçirmeliyiz? Ülkenin mağdur ve ötekileri ile ortak bir dil bulmak için ne yapmalıyız?"
"Sağ' ve 'sol' siyaset arasındaki farklılık?
" Sağ' bugün için istenen ve olabilecek olanın peşinden giden, ideallerini ise ahlaki ve kültürel zeminde arayan bir siyaset anlayışını işaret ediyor. Oysa 'sol', ideal olarak olması gereken ve gelecekte neredeyse 'kaçınılmaz' olarak gerçekleşecek bir hedefin takipçiliğini yapıyor ve ahlaki zeminini de doğrudan bu ideallerden üretiyor.
Sol kendi iradesiyle kendisini siyasetin dışına çıkararak, siyasetin tümüyle reddini bir tür 'siyaset' haline getirmeyi tercih edebilmekte, 'sağlam' duruşunu pekiştirerek cemaatsal yapısını koruyabilmektedir."
Solun temel sorunu "olması gerekeni zaten bildiğine", toplumun ise bunu "hiçbir zaman bilemeyeceğine" inanmasıdır.
Sol siyaset, tanımladığı ve anladığından farklı bir toplum yapısı olduğunu kabul etmesi, bu toplumdaki dinamikleri dinlemeyi, anlamayı ve onların anladığı dilden iletişim kurmayı başarması gerekir.
"İhtiyaçları farklılaşan, yapısı karmaşıklaşan bir toplumun yenilenen, artan, nitelik değiştiren taleplerine yanıt vermeyi reddederse, bu talepleri ve talep sahiplerini sisteme dahil edebilecek sosyal, kültürel, siyasi önlemlere yanaşmazsa her daim kriz yaşar. Çünkü bu durumlarda, toplumsal gidişatı göremez, yönlendiremez hale gelir. Bu durum kuralsızlığa, ilkesizliğe, hepsinden önemlisi otoriterleşmeye hız kazandırır.
Sol siyasetin hastalığı…
" Geçmişten ders çıkaran, değişim fikrini merkeze alan, yenilikçi bir sol anlayışa ihtiyaç var. Umarım geçmişte bolca örneği olan sonuçsuz tartışmalara boğulmadan yeni fikirler üretilebilir.
Dar grup pratiklerinden hareketle, toplumu yargılamaya çalışmak son derece antipatik tiplerin ortaya çıkmasını getiriyor.
Bu "maraza sol siyaset"  yapma tarzına dönüşüyor. Bütün dikkat eleştirilecek, yerilecek bir noktanın aranıp bunmasına ve bunun da siyaset sanılmasına dönüşüyor. Tam bir maraza bulma, olmadı maraza çıkarma ve bu maraza üzerinden siyaset yaptığını sanma... Bu tutum öyle bir hâle geliyor ki maraza aramanın kendisi marazi oluyor. Yapılan, yaratılan olumlu ve başarılı şeyleri ısrarla görmemek de maraza üzerinden politika yapmanın sonucu. Bu olumlu ve başarılı şeyleri yapan insanların, başarılarının görmezlikten gelinmeye çalışılmasının yaratacağı duyguyu tartışmayabile gerek yok. Bu "istemezükçü" siyasetin bırakınız başarıyı en ufak bir sempati yaratması dahi mümkün değil."
Vicdanın yolu sağ sol tanımaz…
Sol siyasetin temel vazgeçilmezi vicdan ve emektir.
İçinde yaşadığın toplum, dünya ve kendinden başka insanlar için dertlenmektir.
Sol siyaset insan sevgisi, dayanışma , empati, vicdan  gibi insani değerlere gönderme yapar. İçinde yaşadığı dünyanın ağacını, böceğini, deresini, kurbağasını dert edinir.
Sol, emperyalizme, otoriteye, dayatmaya, özgürlüklerin kısıtlanmasına, biat kültürüne, din eksenli siyasete, antidemokratik tüm uygulamalara, ötekileştirmeye, ırk, etnisite, cinsiyet ayrımcılığına, şiddete, savaşa, insan onurunu rencide edecek her türlü davranış ve uygulamalara karşıdır.
Sağcı olsun, solcu olsun siyaset yapan insanın vicdanlı ve görgülü olması esastır.  
Girişimci ve biat içindeki sağın kendi vicdani hesaplaşması sol kadar kolay değildir. Bu nedenle sol kanallar daha açık ve ilerleyicidir.
Solun da temel açmazı "sevgisizliktir" , bilmenin ve anlamanın doğal olarak şişirdiği ego ve hastalıklı özgüven "hep karşı" olma , "hep eksik bulma" derdi biraz empati ve sevgi ile aşılabilir oysa…
Sonsöz;
Nezaket içinde kimse kimseye hakaret, küfür etmeden, iftira atmadan, pusu kurmadan, siyasal meseleleri kişiselleştirmeden siyaseti savunuyorum.
Söylenene değil "söyleyene" bakıp ön yargı ile davranmadan, sevme veya nefret üzerinden siyaseti bırakıp, anlamak ve makul üzerinden diyalog temelli bir değişimi umuyorum.
Herkesin önemli ve değerli olduğunu, hele hele işini gücünü bırakıp, ailesini, çocuklarını ihmal ederek, evde bacaklarını uzatıp rahatına bakacakken insan, kent, ülke için dertlenen herkesi önemsiyorum.
Küçük yada büyük, önemli ya da önemsiz, değerli ya da değersiz bir davayı, inancı, siyaseti anlatma derdine düşen bunun için emek harcayan herkesin "kutsal" bir yolda olduğunu düşünüyorum. Çünkü "emeğin" kutsallığına inanıyorum.
Yararlanılan Kaynaklar ve Makaleler ;
K. Arslanoğlu, "Politik Psikiyatri"
M.Tunçay, "Türkiye'de Sol Akımlar-1"
S. Özbek, "Maraza üzerinden sol siyaset"
N. Filiz, "Eski solun açmazları"
E. Helvacıoğlu "Solcu kimdir?"

 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.