AB ile nasıl ilerlemeli?

Erken seçimin 24 Haziran olarak açıklandığı bu hafta, dış politikamız açısından önemli bir rapor açıklandı. Raporun içeriği ve Ankara'nın tepkileri, seçim trafiğinin başlamasıyla gündemin biraz alt sıralarına gerilemek durumunda kaldı.
Avrupa Birliği Komisyonu'nun, onlarca yıldır tam üyelik beklentisiyle oyalanmaya çalışılan Türkiye için hazırladığı İlerleme Raporu Ankara için özellikle FETÖ vurgusunun yer alıp almayacağı noktasında önem taşıyordu. Özetle AB İlerleme Raporu şunu söylüyor: Türkiye, AB'den dev adımlarla uzaklaştı...
İlk etapta güvenlik ve ifade özgürlüğü ile ilgili eleştiriler raporda göze çarpan başlıklar. Olağanüstü hal (OHAL) sürecinin devam etmesi, kanun hükmünde kararnameler, milletvekillerinin tutuklanmasının eleştirildiği politik kriterler başlığında ifade özgürlüğü alanında da gerileme olduğu öne sürülüyor.
Ekonomik kriterler başlığı ise dikkati çeken bir övgü ile başlıyor. Darbe girişiminin ardından Türkiye ekonomisinin 2017'de ciddi bir toparlanma sürecini başarıyla geçirdiği belirtiliyor. Her ne kadar 2017 sonundan itibaren göstergelerin önemli bir bozulma dönemine girdiği vurgulansa da ekonomi açısından geleceğe bakışın diğer başlıklara nispeten daha olumlu olduğu söylenebilir.
Gelelim Türkiye-AB ilişkilerinin değerlendirmesine... Özellikle Ege ve Akdeniz'de gerilim olduğu vurgusu öne çıkıyor. Dolayısıyla burada gerilime söz konusu olan taraflar kuşku yok ki Yunanistan ve Kıbrıs Rum Yönetimi... Birlik içindeki bazı ülkelerle ikili ilişkilerin giderek bozulduğunun da altı çizilmiş. Bunlar da Avusturya, Hollanda, Fransa ve Almanya olsa gerek.
Öyle ki Avusturya ve Hollanda, erken seçim kararının 24 Haziran olarak kesinleşmesinin ardından peş peşe açıklamalarla Türk politikacılara ülkelerinde propaganda şansı tanımayacakları yönünde açıklamalar yaptılar. Daha şimdiden yaptıkları açıklamalarla Türkiye karşıtı rüzgarın sert bir şekilde esmesine yol açtılar.
Son dönemde Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un Ankara'nın hışmına yol açan 'terör örgütüyle arabulucu olma' önerisini de unutmayalım. AB dışında tutulmaya devam edileceği mesajı verilen Türkiye'nin, AB'nin Almanya ile birlikte en büyük dinamosu konumunda olan Fransa tarafından da hayal kırıklığına uğratılması birliğin kendi içine yönelik de bir rapor hazırlaması gerekliliğini gözler önüne seriyor.
Kimi çevrelere göre AB'nin Türkiye için yayınladığı son İlerleme Raporu, 2005'tekinden sonraki en sert eleştirilerle dolu rapor. Raporun ne kadar sert olduğu tartışmaya açık. Ancak tartışmaya açık olmayan çok net bir durum var. Güvenlik, dış politik ve ekonomik çıkarlarını sınırlarına yakın bölgelerde korumaya çalışan Türkiye'nin bu doğrultuda attığı her adım, birilerini rahatsız etmeye devam edecek.
Kriterleri karşılama noktasında birçok ülkeyi üye yapan ve yapmayı da sürdürecek olan AB'nin Türk halkı nezdindeki itibarı hızla eriyor. Bu erimeyi durdurmak yerine hızlandırmaya dönük adımların özellikle AB'nin başat roldeki aktörleri tarafından atılması, tam üyelik için karamsarlığın artmasına yol açmaya devam edecek.