ABD ile fark azalır mı?

Bugünden itibaren ABD ile Türkiye arasındaki saat farkı 1 saat az olacak. 4 Kasım gününe kadar kimi yerde 7 kimi yerde 13 saat fark oluşacak. Tabii bu, coğrafi konuma göre farklılık gösterecek. Tüm bunlara ABD'nin saatleri 1 saat ileri alması yol açacak. Bahsettiğim bu konu esasında coğrafik açıdan rutin... Ancak ABD ile Türkiye arasındaki yeni dönemi izah etmeye çalışırken böyle bir olayın yaşanması bana manidar geldi.
Böyle bir tesadüf gerçekten ilginç. Neden mi? Donald Trump'ın işbaşı yapmasıyla birlikte Ankara'nın ilişkileri ilerletme noktasındaki beklentileri, kısa sürede hayal kırıklığıyla sonuçlandı. Özellikle terörle mücadele konusunda başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere devletin zirvesindeki isimlerden hemen her gün tepki gören ABD yönetimi, Kudüs konusundaki kararıyla da Türkiye'yi öfkeli çoğunluğun öncüsü olarak karşısında buldu.
Her ne kadar ABD'li diplomatlar, Türkiye'nin çok önemli bir müttefik olduğunu ifade etseler de her açıklamalarında arada ciddi görüş ayrılıklarının da olduğunu söylemekten geri kalmadılar. Türkiye ile ABD arasında son döneme damgasını vuran ayrılıkların merkezi hiç kuşku yok ki Suriye odaklı gelişmeler...
Türkiye'nin Suriye'de belirsizliğin zirve yaptığı bir dönemde Rusya ile süratli bir normalleşme sürecine girmesi, ABD kanadında moralleri bozdu. Türkiye'nin Rusya ile normalleşirken İran ile de ortak adımlar atması ise işin cila boyutu oldu bir anlamda.
'Müttefik' dediği Türkiye'nin çok sıkıntılı bir bölgede 'düşman' pozisyonunda sayılabilecek ülkelerle ortak kararlar alması, yanı sıra hemen her gün ABD politikalarını yerden yere vuran açıklamaların yapılması sıkıntıları iyice artırdı.
Süreç, süratli bir şekilde tehlikeli bir yola girmek üzereyken uluslararası ilişkilerde rövanşist yaklaşımların her zaman daha faydalı olmayacağı gerçeğini gün yüzüne çıkardı. Afrin'de Zeytin Dalı Harekâtı ile kısa sürede büyük mesafe kaydeden Türkiye'nin yakın dönemde Münbiç'te 'bildiğini okuyacağı' gerçeğini gören ABD'nin anlaşmazlıkların kaosa dönüşmemesi için Ankara ile son dönemde yakınlaşmaya başladığı biliniyor.
Türkiye'yi karşısına değil yanına almanın hem bölgesel hem de küresel açıdan daha mantıklı olacağını gören ABD'li karar vericiler, Ankara'nın da gerilimi daha fazla tırmandırma yanlısı olmadığını görünce geride bırakmak üzere olduğumuz haftanın ikinci yarısında gecikmiş adımı attı.
İki ülke dışişleri bakanları Çavuşoğlu ve Tillerson arasındaki görüşmeden sonra 8 Mart'ta Washington'da iki ülke diplomatları aynı masaya oturdu ve en büyük tartışmalara yol açan Suriye meselesini masaya yatırdı. Masadan dışarı sızan ilk bilgiler, ilk randevunun 'pozitif' geçtiği yönünde...
Bundan sonra farklı grupları da içerecek toplantılar söz konusu olacak. Ankara'da da benzer toplantıların yapılması ve bakanlıklar aracılığıyla yapılacak açıklamalarla pozisyonların özetlenmesi bekleniyor. Bu toplantılar elbette iki ülke dışişleri bakanlarının ortak açıklamalarıyla en üst düzeyde dile getirilecek belki de yakın zamanda bir Erdoğan-Trump görüşmesi de olacaktır. Görüşmeler zinciri, sadece Münbiç konusunun geleceğini değil, Suriye'deki gidişatı ve bölgedeki dengeleri belirleyecek. Aynı zamanda iki ülke arasındaki ticaret trafiğinin ciddi bir şekilde artışını beraberinde getirebilir.