Çavuşoğlu ve Kudüs meselesi

16 Nisan referandumu sonrası dış politikada hareketliliğin artacağı çok önceden belliydi. Daha önceki hükümetler döneminden daha baş döndürücü gelişmelerin yaşandığı bir gerçek. Kabinede revizyonla birlikte Bursa'yı hükümette temsil edecek tek kişi olarak Başbakan Yardımcısı Sayın Hakan Çavuşoğlu var. Çavuşoğlu'nun Batı Trakya Türkleri adına yıllarca yürüttüğü çalışmaları hem Bursalı olarak hem de basın mensubu olarak biliyorum.
Çavuşoğlu'nun özellikle Bulgaristan'da soydaşlar karşıtı kampanyaların hız kazandığı bir dönemde kabinede yer alıyor olması, önemli bir fırsat... Bursa'nın soydaşların en fazla yaşadığı kentlerden biri olduğu gerçeğinden hareketle sorunların daha üst perdeden dile getirilip çözüm bulunması açısından yeni kabine, önemli fırsatları beraberinde getirebilir.
Uluslararası arenanın artık bıçak sırtı gibi bir platforma dönüştüğü günümüzde kabinenin dış politika ve ekonomiyle ilgili üyelerinin sorumluluğu da doğal olarak artıyor. Kudüs'te günlerdir süren kaos da bu bıçak sırtı platformun en keskin noktalarından biri...
Daha önceki yazılarımda Filistin'in Gazze Şeridi'nde yaşamın giderek zorlaştığını ve bölgede gerilimin tehlikeli bir şekilde tırmandığını ifade etmiştim. ABD Başkanı Donald Trump'ın bölgedeki temaslarının bölgedeki çatışmaları sona erdirme adına etkili olmadığını gördük.
Ortaya çıkan otorite boşluğundan faydalanan güç odakları, Kudüs'ün uluslararası kriz noktasına dönüşmesi için bir süredir hummalı çalışma içindeydi. Bu hummalı çalışma, kanlı meyvelerini verdi ve can kayıpları ve yaralanmalarla kriz, doruk noktasına ulaştı.
Önceki gün "3 şehidimiz var" deyip dün de "İslam İşbirliği Teşkilatı Dönem Başkanı olarak uluslararası toplumu müdahaleye davet ediyorum" sözleri, tüm Müslüman ülkeler adına taşın altına elini koyduğu mesajını veriyor. Cuma günü olaylar patlak vermeden önce İsrailli mevkidaşını arayarak duruma müdahale etmesini isteyen Erdoğan, öyle görünüyor ki bu yaptıklarıyla sınırlı kalmayacak ve aktif rol oynayarak küresel arenada daha da etkin olacak.
Erdoğan'ın bu hafta sonu başlattığı Körfez çıkarması da bölgenin tarihi açısından çok önemli. Suudi Arabistan öncülüğündeki Körfez ülkelerinin Katar'a karşı başlattığı ambargo ve yalnız bırakma politikasına net şekilde karşı çıkan Erdoğan, krizin tarafı olan liderlerle baş başa yapacağı görüşmelerde kısa sürede çok önemli mesafeler katettirecek ivme yakalarsa bu Ankara'nın bölgedeki ağırlığını artırmakla kalmayacak Kudüs'teki tansiyonu da düşürecektir.