El Bab, İdlib, Afrin, Münbiç...

2017 baharında Suriye'de El Bab'da başlayan Fırat Kalkanı Harekatı, hem Türk dış politikası hem de bölgesel dengeler açısından dönüm noktası oldu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla güney sınırında terör koridorunun oluşmaması için operasyona girişen Mehmetçik, çok önemli kazanımlar elde etti ve Türkiye'nin karşılaşabileceği olumsuz tablo bertaraf edildi.
Sonrasında Suriye'nin kuzeybatısında yer alan İdlib için Türkiye-Rusya-İran çatısı altında oluşturulan çatışmasızlık bölgeleri de Türkiye'nin Suriye haritasında ikinci devreyi başlatmış oldu. El Bab ve İdlib'le birlikte Türkiye, olası özerk bir yapılanmanın arasına tampon yerleştirmiş oldu.
Türkiye-Rusya arasında hızla süren normalleşme sürecinin belki de en kritik düzlemidir İdlib... 10 Ocak'ta Hmeymim'de Rus üssüne yönelik bir hava saldırısı bertaraf edildi. Bizzat Rusya Devlet Başkanı Putin, "Bunun arkasında Türkiye'nin olmadığını biliyoruz" açıklamasını yaptı. Çünkü bu olayı Türkiye'nin üzerine yıkıp hem Türk-Rus ilişkilerinin dinamitlenmesi hem de Afrin operasyonunu önünün kesilmesi amaçlandı. Ancak Erdoğan-Putin arasında çok sağlıklı işleyen iletişim kanalları, bu ihtimali yok etti.
Afrin operasyonunun konuşulduğu hafta içinde Genelkurmay Başkanı ve MİT Müsteşarı'nın Rusya ziyareti de bu açıdan çok önem taşıyor. Türkiye ve Rusya, İdlib'de her türlü tehlikeye karşı uyanık olmak durumunda.
Afrin operasyonunu istemediğini net dille ifade eden ABD'nin bu operasyonu gündeme getiren kriz için yaptığı açıklamalar, Ankara tarafından çelişkili görülüyor. Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyinde bir tehdit olmaktan çıktığı açıklanan DEAŞ'a odaklanması gerektiğini savunan ABD'li yetkililer, YPG/PYD'ye silah ve lojistik desteğini açık açık sürdürüyor. Türkiye sınırında 30 bin kişilik bir terör ordusu kurulacağı yönündeki açıklamalarında ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bize düşen, bu terör ordusunu daha doğmadan boğmaktır. Stratejik ortağınız karşısında rezili rüsvan olursunuz" sözleriyle Ankara'nın meseleye bakışını net şekilde ortaya koydu.
Bu açıklamalardan ve sınırdaki hareketlilikten sonra ABD'nin yaptığı açıklamalar, tatmin etmediği gibi kafa karışıklığını da artırdı. MGK'da da yapılan kararlılık vurgusunun ardından TSK, Afrin'den açılan taciz ateşlerine karşılık verdi. Türkiye'yi girdiği yoldan geri döndürecek bir sebep ortada yok.
Böylesine kritik gelişmelerin yaşandığı bir süreçte bugün Bursa'ya gelen Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yapacağı açıklamalar, uluslararası arenada ilgiyle takip edilecek. El Bab'la başlayan, İdlib'le desteklenen süreç Afrin ile perçinlenecek gibi görünüyor. Bundan sonraki durak, eğer tablo böyle sürerse Münbiç olacak...