Fırtına koptu kopacak

2017'yi geride bırakmaya hazırlandığımız bugünlerde uluslararası bir yılın muhasebesini yapacak olsak elde yine çok sayıda olumsuz veri kalır. Bu olumsuz verilerin pek çoğu da İslam coğrafyasının yakasına yapışan ve artık neredeyse kadere dönüşen talihsizlikler zinciridir.
En son talihsizliklerin odağı Kudüs üzerinden şekillendi. ABD Başkanı Trump'ın Kudüs'ü İsrail'in resmen başkenti olarak duyurmasının ardından Filistin'de ve üzerinde anlaşmazlık olan bölgelerdeki olaylarda hemen her gün can kayıpları yaşanıyor. Filistin'e yönelik ambargo da iyice sıkılaştırılmış durumda. Soğukların etkili olduğu bir dönemde insani kriz yaşandığına dair açıklamalar geliyor.
Hal böyleyken ABD Başkanı Trump'ın Kudüs hamlesine karşılık Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın öncülüğünde başlatılan girişimlerle Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, bağlayıcılığı anlamında olmasa da etkisi anlamında çok önemli bir toplantıya ev sahipliği yaptı. Bu toplantının özeti, ABD'nin Kudüs hamlesinin boşa çıkarılması için yapılan çalışmalar sonuç verdi ve o kararın geçerli olmadığı yüksek sesle dile getirildi.
Asıl iş ise bundan sonra başlıyor. Filistin'de temel yaşam ihyitaçları noktasında ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Bunların giderilmesi için Mısır'a büyük görev düşüyor. Zira Mısır, Gazze'nin dışarı açılan tek kapısı. O kapı da kapanırsa Filistinliler ölümün kucağında yalnız başlarına bırakılmış olacak. Bu bağlamda Türkiye'nin de Mısır'ı ve diğer ülkeleri harekete geçirme anlamında önemli bir konumda olduğunun altını çizelim.
Her ne kadar ABD Savunma Bakanı Mattis, adres olarak Kore yarımadasını gösterse de fırtına bulutları, şu an Ortadoğu'nun üzerinde o kadar çok yoğun ki ciddi bir fırtına koptu kopacak gibi. Sonrasında kan ve gözyaşının yağması kaçınılmaz olabilir. Bunu önlemek için ise güçlü bir uluslararası oluşumun varlığı şart...
Savaşları, çatışmaları önlemenin yolu, diplomasiden ve ekonomik kalkınmadan geçiyor. Ortadoğu'nun özünde temel sorunu da aslında burada yatıyor. Yüzde 1 bile sayılmayacak bir kesim, tabiri caizse hamuduyla götürürken kitleler, siyasi ve dini rüzgarlarla etki altına alınıp dikkatler başka yönlere kaydırılıyor.
Ülkemizdeki pek çok adli vakanın temelinde de paranın ve lükse özenmenin yattığı bir gerçek... Refahın olmadığı yerlerde asayişin sağlanması çok zordur. Bu lokal anlamda ne kadar geçerliyse küresel anlamda da bir o kadar geçerlidir. Gelelim tekrar Filistin odaklı gelişmelere... ABD'nin Kudüs kararına karşı BM'de Türkiye öncülüğünde tersine çevrilen rüzgarın nimetleri iyi değerlendirilmeli. Dünyanın tamamına yakını Kudüs konusunda tek ses olmuşken bir an önce Filistin üzerindeki ambargonun ortadan kaldırılması için çok cesur adımlar atılmalı. Aksi halde salonlarda el kaldırılarak alınan kararların hiçbir hükmü kalmaz...