Hava Durumu

İkiyüzlülük sınavı

Yazının Giriş Tarihi: 07.01.2018 07:58
Yazının Güncellenme Tarihi: 07.01.2018 07:58

Dış politikada değişimin kaçınılmaz olduğu bir gerçek... İşte bu gerçek, her dönem kamuoylarında şaşkınlık yaratsa da bir realitedir. Türk dış politikasında da ilişkide bulunulan ülkelerle zaman zaman çok iyi, zaman zaman da çok gergin süreçlerin yaşanması kadar doğal bir şey olamaz. Ama bahse konu olan sadece bir ülke olmadığı zaman işler biraz daha karmaşık hal alabiliyor. Örneğin Avrupa Birliği-Türkiye ilişkileri...
Çok fazla geriye gitmeyelim ve dış politika açısından çok önem taşıyan cuma günü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Fransa'ya yaptığı ziyareti mercek altına alalım... Bu ziyarette Erdoğan ve Fransız mevkidaşı Macron'un yaptığı açıklamalar, diplomasi kuılislerinde ilgiyle izlendi. Zira iki liderin özellikle Avrupa Birliği üyeliği konusunda vereceği mesajlar, merak konusuydu.
Önce Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarına göz atalım... İki ülke arasındaki ilişkilerin 5 asır öncesine dayandığını vurgulayan Erdoğan'ın "Türkiye AB süreci içinde ne yazık ki 54 yıldır bu kapıda bekletilen ülke. AB, bize gerekçe de sunamıyor. Bu, bizi ciddi manada yorduğu gibi milletimi de ciddi manada yoruyor. Bizi belki de bir karara doğru sürükleyecektir. Ne olur artık bizi de alıverin diyecek halimiz yok" sözleri sadece Fransızlar değil AB'nin yetkili isimleri tarafından dikkatle not edildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, net olarak sürecin sadece devleti değil milleti de yıprattığını ve olası bir referandumla AB ile bağların koparılabileceği mesajını verdi. Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliği yolunda açık halde olan sadece 16 başlık var. Sürekli engellemelerle bırakın yeni açılan başlığı, açık olanlar da kapatılmıyor. Ciddi bir dirsek koyma durumu söz konusu AB tarafında ve Almanya ile birliğin dinamosu konumunda olan Fransa'nın attığı dişe dokunur bir adım yok bu konuda. Erdoğan, bir anlamda muhatabına açık açık sitem etti.
Peki ya Fransız lider ne dedi? "AB Türkiye'ye aslında çok iyi davranmadı. Ben ikili ilişkilerimize yoğunlaşıyorum. Açık net konuşulsa zaman kazanılır. Blokaj yaratan konuları açıkça konuşsak, yeni başlıkların açılmasına imkan vermeyecek durumları konuşsak zaman kazanılır. Burada amaç Türk halkının Avrupa'nın içinde kalmasını muhafaza etmek. Avrupa'da bir gelecek istiyoruz Türkiye için. Bu sürecin bir ikiyüzlülüğü oldu" diyen Macron, bir anlamda özeleştiri yaptı.
Macron'un sadece özeleştiriyle kalması, hayal kırıklığından öte bir şey değil. Çünkü o makamlar, şikayet değil icraat makamlarıdır. Macron, net şekilde söylediği 'ikiyüzlülüğü' ortadan kaldırmak ya da en azından azaltmak istiyorsa AB'nin dinamosu konumundaki bir ülkenin lideri olarak radikal adımlar atmalıdır. En azından şahsi olarak üzerine düşen vicdani sorumluluğu yerine getirmiş olur. Aksi halde Türk halkının AB'nin çok uzak bir hayal olduğu yönündeki fikri değişmez ve bir süre sonra AB kanadı bazı adımlar atmaya niyetlense bile istediği karşılığı bulamayabilir.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.