Zeytin Dalı'nın rekoltesi yüksek

Bölgesel anlamda risklerin tavan yaptığı bir dönemden geçtiğimiz, gün gibi ortada... Türkiye, sınırında ABD destekli bir terör ordusu kurulacağı iddiasının konuşulduğu günlerde düğmeye basarak Zeytin Dalı Harekatı'nı başlattı. Harekatın gerekliliğini anlamak için çok uzağa gitmeye gerek yok.

Dün Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, Kilis'te temaslarda bulundu. Akar'ın ziyarette bulunduğu sırada Valiliğe 100 metre uzaklıktaki bir eve Suriye'den fırlatılan roket düştü. Dün Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu ve Adalet Bakanı Abdulhamit Gül de Kilis'te incelemelerde bulunuyordu. Onlar da o hareketliliğin içindeydi.

Sınırınızda bir terör organizasyonuna gidileceği önemli yetkililer tarafından dile getirilecek, topraklarınıza roketler atılacak, sızma girişimleri olacak ve siz duracaksınız! Böyle bir şeyin olması mümkün mü? Tabii ki değil. Bağımsız bir devletin savunma araçlarını devreye sokması ve önleyici adımlar atmasından daha doğal ne olabilir. Ellerini kollarını bağlayarak kaderine razı olacak böyle bir ülkenin yok olması mübahtır.

Afrin harekatına kadar gelinen noktayı geçen hafta izah etmeye çalışmıştım. Aradan geçen sürede harekatın ne kadar haklı bir girişim olduğu gözler önüne serildi. Hatay ve Kilis'e hemen her gün fırlatılan roketler, Türkiye'ye yönelik terör tehdidinin, şimdiye kadar geçen zaman diliminde nasıl tehlikeli bir boyuta ulaştığını gösteriyor. Operasyonda birçok nokta imha edilirken halen daha roket saldırılarının olması, tehdidin nasıl kök saldığını gözler önüne seriyor.
İç siyasette büyük ölçüde Afrin için ortaya çıkan destek tablosu, dışarıdan gelen yoğun eleştirilerin etkisini azaltmada çok büyük önem taşıyor. Türkiye'nin Suriye'de daha etkin bir pozisyona doğru ilerlemeye başlaması ve terör zincirini kırma adına adımlar atması, doğal olarak ABD ve AB odaklı tepkileri beraberinde getirdi.

Ancak dün, ajanslara yansıyan ABD'deki bir olay manidardı. Kaçak göçmenleri zincirleyerek sınır dışı eden ve bu anların görüntülenmesinden rahatsız olmayan ABD'nin kendi içine yönelik tehdit değerlendirmesi enine boyuna tartışılmalıdır. Bu denli marjinal adım atan bir ülkenin, sınırında halen süren bir tehdide karşı düğmeye basmasına itiraz etmesi, samimi değil.

Zeytin Dalı Harekatı, sadece bir askeri operasyon değil. Öncesi ve sonrası ile Türkiye'nin bölgedeki gücü azımsanamayacak ölçüde artmıştır. Bundan böyle Suriye'deki ABD-Rusya-Türkiye-İran dörtgeninde yaşananlarda Türkiye'nin etki gücü daha da yükselmiştir. Bu adımlar, Türkiye'nin Kuzey Irak'ta rahatsız olduğu durumlara daha etkin ve kapsamlı müdahale edebilmesine de zemin oluşturmuştur. Münbiç ile devam edecek bir sonraki aşama, Türkiye'deki Suriyelilerin ülkelerine geri gönderilmeleri için de vesile olabilir. Zira Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bunu geçen hafta Bursa'da konuşmasında dile getirdi. Marmarabirlik haberlerinden aşina olduğumuz bir terim var: Rekolte... Bir yılın derlenen ürünlerin bütünü anlamına geliyor. Motivasyon unsuru Fırat Kalkanı Harekatı'na göre daha yüksek olan Zeytin Dalı'nın rekoltesi de en az bir asra damga vuracak nitelik taşıyor.