Çiftçiler SOS veriyor...

Bugün itibarı ile 2020 yılının ilk yarısı sona eriyor...

Şu ana kadar yaşadıklarımızdan anladığımız o ki 2020 yılının ikinci yarısı da her açıdan oldukça zorlu geçeceğe benziyor.

Önce bir hatırlatma yapalım...

Yeni yıla deprem felaketi ile başladık, ardından dünyayı esaret olan koronavirüs belası sonrası evlere hapsolduk, nihayetinde yaşadığımız kentte üst üste gelen sel felaketleri ile 2020 yılının ilk yarısını kapamak üzereyiz...

Bu süreçte toplumun her kesimi fazlasıyla etkilendi.

Maddi kayıplarımızın yanı sıra, manevi kayıplarımız da oldu.

Maddi kayıplarının telafisi anlamında;

Sektörel bazda devletin kısmi destekleri bir anlamda işçi ve işverenimiz için can suyu oldu.

Ama bu noktada cansuyuna ihtiyacı olan kesim içinde tarımsal üretim ile uğraşan kesimimiz çiftçilerimiz var.

Bursa özelinde soğan üreticisi tarladan toplama maliyetlerini karşılamadığı için ürününü tarlada bıraktı.

Yenişehir'de biber üreticisi zor durumda...

Keza yarın öbür gün hasadına başlanacak olan domates üreticisi nasıl bir fiyatla karşılaşacak?

Orası meçhul...

***

Bu arada dağ yöresi çiftçisi de meçhulleri oynamaya başladı.

Onların hayalleri de son yaşanan dolu ve sel felaketiyle bir başka yaza ertelendi.

Ürünlerin bir çoğu hasar gördü.

Ağaçta kalan ürünlerde para etmiyor.

Dağ yöresinde beş altı yıl öncesine kadar 6 TL'den alıcı bulan kiraz, bu yıl 3 TL'den alıcı bulamıyor.

Hal böyle olunca çiftçilerin bazıları fiyata itiraz ederken, bazıları da ürünleri toplamayıp dalında bırakıyor.

Bazı çiftçiler de fiyatları protesto etme adına kiraz ağaçlarını kesmeye başladı.

Bu konuda çözümler alınmalı...

Yoksa bölgede kiraz üretimi sona erecek.

Yerine hangi ürün ikame edilir...

Orası muamma...

***

Peki neler yapılabilir?

Misal olarak çiftçiye toprak analizine göre farklı ürünlere yönelmesi sağlanmalı.

Ürün farklılaştırılmasına gidilmeli.

Öte yandan yine birlikler oluşturulup fiyat politikaları ona göre belirlenmeli.

Çiftçi mağdur edilmemeli.

Öte yandan ürünleri ambalajlı olarak satmanın daha cazip olduğu anlatılmalı, bu konuda çiftçilerin ortak olacağı tesisler kurulmalı...

Bu konuda en iyi modellerden biri TORKU...

Eğer yapılmazsa neler mi olur?

Valla orasını şimdiden kestirmek güç...

En basiti ile ihracatçı pozisyonunda ithalatçı pozisyonuna düşeriz...

gerisinin hep beraber yaşayarak öğreniriz...

ÖZKAN'DAN AHDE VEFA...

Karacabey Belediye Başkanı Ali Özkan'ın AK Parti'den önce siyasi geçmişinde Bizim Ocak Yöneticiliği ve BBP Genel İdare Kurulu Üyeliği ve İstanbul İl Yöneticiliği bulunuyor..

Kısaca diğer bir deyişle de merhum Muhsin Yazıcıoğlu ile yol arkadaşlığı bulunuyor. O da her ortamda bunu rahatlıkla ifade ediyor.

Ali Özkan, merhum Muhsin Yazıcıoğlu'nun ismini ilçesinde yaşatıyor.

Nasıl mı?

Önce adını ilçede yapılan bir parkta yaşatan Özkan daha sonra bir okulda yaşatacak...

Mülkiyeti Vakıflar Genel Müdürlüğüne bağlı olan ve Karacabey İlçe Mili Eğitim Müdürlüğüne devrinin ardından, Karacabey Belediyesi tarafından tadilat işleri tamamlanan yurt binası bundan sonra orta okul olarak hizmet verecek.

Okulun adı ise Muhsin Yazıcıoğlu oldu.

Bir anlamda Ali Başkan hem eski genel başkanının adını Karacabey'de yaşatmış olacak hem de Karacabey'e özel okul gibi hizmet verecek bir yer kazandırmış oldu.

İçerisinde 16 dersliğin olduğu, toplantı ve seminer salonları ile 1 anasınıfı ve 2 özel eğitim sınıfının da yer aldığı okulda, toplamda 480 öğrenci eğitim görebilecek.