Sen yalnızca bir damlasın

Ey hakikat ehli!
Aşka gidilen her yol; dikenli, engebeli ve dik yokuşlu. Bu yol seni senden eden ayrı bir zaman dilimi. Bu öyle bir zamandır ki, içinde bulunduğun bu âlemi yok sayar. Orada dağlarla, denizlerle, rüzgârla konuşulur. Toprak aldığını veya verdiğini anlatır...
Sen gördüğünün hayranı olursun. Göremediğininse bekçisi. Kat kat semalara bakarsın da göremezsin içindekileri. Bir haşyet kaplar kalbini. Zakir mi, diri mi, yoksa ölümü kalbin anlamazsın. Sadece bilirsin gönlünün nerelerde gezdiğini...
Avluda oturur düşünürsün belki, somun dağıtan ellerin bir mihraptaki sesini. Hayret edersin ama anlayamazsın derinliğini... Kovalarsın hakikati lakin açıp da göremezsin o gizli hazineyi. Eline tutuşturulan binlerce kitabı atarsın da geriye; bir kitabın sırrına eremedim diye üzülürsün...
Oysa bildiğini zannedersin ama hiçbir şey bilmediğini anlarsın. Bilmek 'oku' emrini doğru anlamaktır. En yüksek puanları alıp, en iyi üniversitelerde okumak mıdır bilmek? Yoksa haddini bilmek midir? Her şeyi okumak güzeldir lâkin okuduğundan haberdar olmak, asıl acziyetinin farkında olmaktır bilmek. Bu da Rabbini bilmekle olur. Seni kalben ve ruhen Allah'tan uzaklaştıran her ilim büyük bir zaman israfıdır, kalp ve ruh yorgunluğudur. Oysa kâinat onu var edeni keşfetmekle mümkündür.
Bu dünya fanidir. Her şey fanidir. Bir gün her şey son bulacak; buna herkes hemfikirdir. Faniliği bilen ve tefekkür eden her insan faniliğinin ve dahi haddinin farkındadır. Bilmek, bildiğini zannetmektir. Çünkü ilim çok geniştir. Ucu bucağı görünmeyen bir deryadır. Ve bu derya yalnızca Rabbimin elindedir...
'Oku' emri: Kâinatı tanımak demektir. Her şeyi oku ama sonunda yine adresini oraya yönelt demektir. Farklı adres gösterenlere inanmamaktır. Kalbi Allah ile diriltmedikçe, ruhu sadece bilgiyle doyuramazsın. Bedenini emredilenle meşgul etmedikçe sen doğru yola varamazsın...
Hz. Ömer vefat ettiğinde 'ilmin onda dokuzu gitti' dediler. 'İçimizde pek çok âlim var' deyince, 'Ondaki marifet ilmiydi' dediler. Evet, marifet ilmi o ki; Allah'ı Kur'an'ın bildirdiği gibi tanımak, Rahmet-i Rahman'ın yarattığı her hayrın ve şerrin nedenini ve Allah'ın sıfatlarını, isimlerini ve bunların sonsuz kemalde olduğunu bilmektir...
Aslında marifet, Allah'ı kalpte bilmektir. Kalp halden hale dönen demektir. Kalbin mertebesine göre insanın makamı belirlidir. Akvaryumdaki bir balık nasıl ki içindeki âlemi derya zanneder, oysa marifet ehli deryaların bir damla olduğunu bilir.
Kalbini sakın kirletme!
Seni diğerlerinden ayıracak en bariz özellik, kalbin olacak. Yarın huzur-u İlahide yaptığın amellere ve samimiyetine bakılacak. Bir Ömer olamayız ama emsallerimizin içinde deryayı gören olabiliriz. Deryayı fark edip bir damla olduğumuzun haddiyle yaşayabiliriz.
Büyükleneni Allah küçültür. Küçülen insan Allah'ı ve mesajını anlamadıkça daima Allah katında küçük kalır. Unutma! Sen yalnızca bir damlasın...