Ya mürebbi

"Ey örtüsüne bürünen"
"Kalk ve uyar"
"Sadece Rabbinin büyüklüğünü dile getir"
"Elbiseni temiz tut"
"Her türlü pislikten uzak dur"(Müddessir S.)
Hadi gel! Seninle asırlar öncesine yolculuğa çıkalım. Kuru bir çöle düşen rahmet damlasına misafir olalım ne dersin? Güzel Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa(sav)'ya bir de vahiy gözlüğüyle bakalım.
Hani bir gün Hira'da Cibril'i gördüğü vakit nasıl da korkmuştu mübarek. Vahyin huzmesi girmişti ruhuna. Okuma yazma bilmiyordu da Rabbinin lütfu keremiyle okumuştu bildirileni.
Sonra 'beni örtünüz' demişti güzel yüzlü sadık eşine. O örtünün altından neleri değiştireceğini hiç düşünmemişti. O örtünün nice gözlerdeki kara perdeyi kaldıracağını bilmiyordu o vakit.
Ona inananlar olduğu gibi inanmayanlar da olacaktı. Ona her türlü hakareti yapacaklar hatta 'mecnun' bile diyeceklerdi.
Hatırla kaleme yemin edilen vahyi: "Sen mecnun değilsin, senin için bitip tükenmek bilmeyen bir ödül var" diyordu. "Sen üstün bir ahlaka sahipsin, onlar da görecekler diyordu."
Sonra artık olma vakti gelmişti örtünün altına gizlenen cevherin. Fakat oldurmak için olmak gerekliydi. Bu yüzden Rahman merhamet diliyle ne yapması gerektiğini söylüyordu:
Gece diyordu; gece! Herkes gündüz de sen gece. Omzundaki yükü geceye bırak ki; gündüz de taşıyabilesin diyordu. Geceler sessiz, geceler kimsesiz; Rabbinle ol diyordu. Hatırla sana vahyedilenleri de 'Beni an' diyordu. Sıkma canını söylenenlere; "söylenenlere katlan, onlardan uzaklaş, onlara biraz zaman tanı" diyordu. Ve oldurma vaktiydi. Yine "Örtüsüne bürünen" diyordu Rahman. Belki bunu 'peygamberlik makamında olan' manasında söylüyordu. Allah'ın mesajlarını insanlığa tebliğ etmekle görevlendirilişinin ilanıydı.
'Hem beden hem ruh elbiseni temiz tut' diyordu adeta. Kirli olduğundan değil; orada sabit kalmasını istediği için. Ve her türlü maddi, manevi kirden uzak kal ki ruhunla şifa dağıtabilesin deniliyordu. Aynı zamanda bir tebliğcinin vasıfları öğretiliyordu. Evet, vakit kalkıp uyarma; Hakkı batıldan ayırma vaktiydi.
Ve kalktı!
İnsanlık için, nizam-ı âlem için, mazlum için, Rabbin ne kadar yüce, kudretli ve bir o kadar merhametli olduğunu anlatmak için. Senin için...