Hava Durumu

Akıl, akıldışılık ve döngüsel akıl yürütme

Yazının Giriş Tarihi: 25.01.2021 08:04
Yazının Güncellenme Tarihi: 25.01.2021 08:04

Bir olayın, bir sorunun veya bir durumun nedenini açıklayabilecek olanaklar var iken, genellikle farklı politik güdülere sahip, kötücül ve güçlü grupların komplolarına başvurularak açıklanması komplo teorisi olarak isimlendirilir. Bu olgunun temelinde ortaya atılan teoriyi yalanlayan veya doğrulayan yeterli bulgu olmayışı, teorinin doğruluğuna kanıt olarak gösterilir.

Özünde bu durum, bu yanlışlamaya direnerek, döngüsel akıl yürütme ile pekiştirilen bir durumdur. Bundan kurtuluşun tek yolu ilk ortaya çıkan mantık hatasını tespit etmek ve onu ortaya koymaktır. Bu yapılmadığı zaman döngüsel akıl yürütme(Circular Reasoning) devreye girer ve insanoğlunun buna inanma olasılığı her zaman yüksektir. Bu durum latince Petitio principii olarak adlandırılır. Özetle bir sonuca neden olan şeyi, o sonucu ispatlamakta kullanma safsatasıdır. Bu özellikle tam anlamı ile gelişmemiş toplumlarda yaygındır. Basit bir örnekle bu döngüsel akıl yürütmeyi şöyle açıklayabiliriz:

"Son bilgiler, şu kişinin, bu kötü olayı yaptığını gösteriyor.

Neden böyle düşünüyorsun?

Çünkü şu makam sahibi böyle diyor.

Ona neden güveniyorsun?

Çünkü onun gizli bilgilere ulaşma olanağı var."

İnsanoğlu buradabir konu hakkında karar verme noktasında; yukarıdaki örnekte olduğu gibi öncüllerle yani araştırılması gerekli olmayan, doğru olduğu varsayılan düşüncelerle hareket etme eğilimindedir.

HAP OLSUN BİZİM OLSUN

Bunun nedeni özünde basittir. Bu bir kolaylıktır. Temel konunun, sorununun; olayın sorgulanması ile uğraşmak yerine buradaki döngüsel akıl yürütmeyle hareket eder. Yani düşünmek, sorgulamak, doğruluğundan emin olmak, doğruyu öğrenmek için bir emek ve zaman harcamak yerine kendisine sunulanı doğru kabul ederek, adeta bir hapı yutarak o sorunu kafasında çözmüş olur.

Bu kolaylık, bu önüne hap biçiminde sunulmuş olan sonuç, onu rahatlatır. Ve kafasındaki o konu hakkındaki soru işaretlerinin kendine göre tümünü çözmüş olur.

İşte insanın bu kolaycı yaklaşımı, onun yaşantısının her alanına sirayet etmeye başladığında, o hep bir takım haplar ve reçeteler arar.

Sorun şişmanlık mı? Hemen "popüler x diyeti" devreye girer. Sorun bir baş ağrısı mı? Hemen bir ağrı kesici alınır. Sorun geçinememek mi? Hemen daha iyi olanaklı bir iş veya farklı para kazanma yolları aranır. Sorun mutsuzluk mu? Hemen bir sigara, bir duble içkiye uzanılır.

Ağırlık olarak bu konu dünyada siyaset ve dış siyasette; siyasi ve devlet yönetenlerce sıkça kullanılır. Genelde bunun kullanımı, teorik temelinin ne olduğunu bilerek bir kullanma değil, siyasi gelenek, görenek ve devletlerin akılcı olamayan reflekslerinden ortaya çıkan bir kolaycılıktır.

AKIL VE AKILDIŞILIK

İşte bu başlangıçta anlatmaya çalıştığım, döngüsel akıl yürütmenin getirdiği kolaycılık insan hayatının her alanını kapsamaya başladığında, toplumun da her alanını kapsamaya başlar. Akıl yürütmeden doğru kabul edilen öncüllerle çıkılan yolculuklar süreçte önce insana, sonra topluma, sonunda da ülkelere hüsran getirir.

Akıldan, sorgulamadan, sorunun kök nedenini bulmadan uzaklaşıldıkça; ön kabullerle, sorunların çözüldüğü veya ortadan kalktığı hissine kapılmak afyon gibi insanı esir alır. Tembelliğe iter. Akıldışılıkla alınan kararlarla yollar, çabuk kat edildiği düşünülür ama sonuçta, çarpılan duvar, anlık gerçeği gösterse de çoğu insan kolaycılığına geri döner.

Bunların dışında davranan az sayıdaki insan ise bilimi, aklı, akıl yürütmeyi, sorgulamayı, araştırmayı ön planda tutan toplumsal aklı, palyatif(geçici) çözümler yerine stratejik çözümleri ön planda tutarak; çeşitli öngörülerde bulunur.

Bu düşünce ve davranışlar da genelde toplumda itilir, zaman zaman radikal düşünce kabul edilir, gerçekdışılık olarak sunulur.

SON SÖZ

Son söz olarak geçenlerde Fahrettin Gülener'in bir paylaşımından rahmetli Münir Özkul'un sözlerini aktarmak istiyorum:

"Ben ortaokuldayken, bir Türkçe öğretmenimiz vardı. Tahtaya konuşanların değil, konuşmayanların isimlerini yazdırırdı. Sonra bir gün o öğretmenimiz bunu şöyle açıkladı. 'Çocukları konuşturmazsan, konuştuğu için cezalandırırsan sonuçta gelecekte, hiçbir olayda konuşmayan bir halk tasarlarsın; ya da konuşmadığı kendisini ifade edemediği için her şeyi zorbalıkla halletmeye çalışan bir halk tasarlarsın."

İyi haftalar. Sağlıkla kalın.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.