CHP kurultayı ve şamar oğlanı

CHP'de 37. Olağan Kurultayı sona erdi. CHP'nin 37'nci Olağan Kurultayı'nda tek aday olan Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, 1251 delegenin oyunu alarak altıncı kez Genel Başkan seçildi.
Ayrıca 60 kişilik (52 kişi seçimle, 8 kişi BKSP'ye seçilen isim) Parti Meclisi (PM) üyeliğine CHP'nin üç Bursa Milletvekili seçildi. CHP Bursa milletvekilleri Lale Karabıyık, Nurhayat Altaca Kayışoğlu ve Orhan Sarıbal CHP'nin Parti Meclisi'nde yer alan isimler oldu. Karabıyık meclise Bilim, Kültür ve Sanat Platformu'ndan seçildi.
Seçim sonuçlarına ve değişen isimlerin azlığına göz attığınızda CHP'de bir önceki mevcut yönetimin konumunu koruduğunu ve değişmediğini görürsünüz.
Bu ne demektir?
Bunun demek olduğu baktığınız yere bağlıdır.
Eğer CHP başarısız, Kılıçdaroğlu değişmelidir, gözlüğü ile bakarsanız, ortaya çıkacak sonuç şudur:
"CHP kurultayında değişen bir şey yoktur. Herşey eskisi gibi devam edecektir."
Ama CHP son seçimde 11 büyükşehiri kazandı. Parti yükselişte. İşler iyi gidiyor ve mevcut CHP yönetimi başarılı, gözlüğüyle bakarsınız, ortaya çıkacak sonuç şöyle olur:
"CHP kurultayında mevcut yönetim ağırlığını korudu. Son yerel seçimde başarılıydı. Önümüzdeki genel seçimde de bu başarısını devam ettirecek."

CHP ŞAMAR OĞLANI DEĞİLDİR

Uzun bir zamandır bu mesleğin içinde olan bir kişi olarak, bir tespitim var. Köklü bir geçmişe sahip olan CHP her zaman medya tarafından, ağır eleştirilere uğramıştır. Adeta bir şamar oğlanı konumundadır. Partili, partisizi, herkes CHP'ye vurur.
Hangi dönem olursa olsun, özünde iktidara vuramayanlar, işin kolayına kaçıp, CHP'ye vururlar. CHP'nin köklü geçmişindeki toleransı ve hoşgörüsü bir biçimde buna izin verir. CHP'ye yönelik bir eleştiri yazısı sonrası, çeşitli ortamlarda yoğun bir baskı altında kalmazsınız.
Bu satırlardan "Ne yani CHP'yi eleştirmeyecek miyiz?" sonucunu çıkarmayalım. Bu satırlardan da CHP'ye yeterince eleştiri gelmiştir.
Ama CHP'nin de şamar oğlanı olmadığını unutmayalım.
Bu ülkenin güçlü bir muhalefet partisine ihtiyacı vardır. Bunu, bu biçimde dile getirilmese de iktidar partisi de istemektedir. Güçlü muhalefet olmadığında iktidar da motivasyonunu yitirir. Zaten kazanıyoruz, rehaveti, getirir.

TAHAMMÜLSÜZLÜK KONUSU

Ülkemizde siyasal iktidarların, muhalefete tahammülsüzlüğü had safhadadır. Bu günümüz için değil, tüm siyasi tarihimiz içinde böyledir. Ünlü sosyolog Şerif Mardin, 1991'de kaleme aldığı ve geniş bir siyasi süreci değerlendirdiği makalesinde şöyle der:
"Türk siyasal kültüründe iktidar muhalefete karşı oldukça tahammülsüzdür. Muhalefet kavramına yönelik son derece düşman bir öğenin var olduğu sonucuna ulaşırız. Bu durum gelişmiş ülke kriterleriyle çelişir."
Mardin ayrıca makalesinde, muhalefete karşı tahammülsüzlüğün "bölücülük ya da vatana ihanet" suçlaması şeklinde düşman bir öğeye dönüştüğünü, bu kadar sert suçlama ve ithamlarda bulunulmasında hedeflenen amacın ise en üst düzeyde, maksimum sonuç alabilmek için tasarlanmış senaryoların birer parçası olduğunu iddia etmektedir.
İktidarların muhalefete yönelik "bölücülük ya da vatana ihanet" suçlamasının farklı boyutunu CHP içinde de görürüz. Oradaki söylem "Atatürk'ün emanetine ihanet" versiyonundadır.
SONSÖZ
Siyaset bilimci bir büyüğümle bu aralar yaptığım söyleşilerde, siyasetin olduğu yerde, idealin olmadığını ve de/veya siyasetin idealinin olmadığını ısrarla dile getirdi.
Bu ülke hepimizindir. Başka bir Türkiye yoktur. Bu ülkenin insan profili, insan eğitim düzeyi özetle malzeme budur. Ülke ilerleyecekse bu malzeme ile ilerleyecektir.
CHP'nin yeni yönetimine hayırlı olsun diyorum. PM'ye seçilen Bursa milletvekillerimiz Lale Karabıyık, Nurhayat Altaca Kayışoğlu ve Orhan Sarıbal'ı kutluyorum. Daha iyi ve güçlü bir Türkiye için çalışmalar yapmalarını diliyorum.