Eğitim neden sorun?

Eğitimimizin ne halde olduğu ortada. Bu konu ile ilgili herkes bir şeyler söylemekte. Eğitimimizi geliştirecek modeller neler? Hangi ülke model alınmalı? Neleri değiştirmeliyiz?
Özünde bunların hepsi hikaye. Sorunun temelinde insanın en zayıf noktası olan egosu yatıyor. Bu sorun ülkenin her noktası için geçerli. Sorun sadece eğitim bakanlığı ve kurumlarında değil. Her alanda bu sorun var.
Hiç kimse kendi altındaki veya yanındaki kişinin kendinden daha kaliteli olmasını istemiyor. Eskilerin deyimiyle boynuzların kulakları geçmesi istenmiyor. Sorunun temeli bulunulan koltuğun kaybedilme korkusu.
Profesör asistan yetiştirmiyor. Bir fabrika müdürü, altından kendine göre potansiyel tehlike olarak gördüğü gelişmiş, gelişmekte olan potansiyel gençleri veya kişileri eziyor ve yok ediyor. Bu kamusundan, özel sektörüne, oradan STK'sına; eğitimden, üretime; tıptan, sosyal bilimlere; felsefeden, matematiğe; ilahiyattan, spora kadar uzanan tüm alanlarda böyle.
Kuşkusuz bunların içinde hiç mi istisna yok. Elbette var. Çok değerli müdürlerimiz, yöneticilerimiz, akademisyenlerimiz var. Hepsine haksızlık etmeyelim. Ama sonuçta bunların sayısı averajı hiç etkilemiyor. Bir elin parmakları kadar.
Bu sorun nasıl aşılır? Veya bu egoya sahip insanlarla bu yolculuk nasıl yapılır?
Ama sorunun başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere herkes farkında.

Baro yasaya karşı

Bursa Barosu Başkanı Av. Gürkan Altun, bir süre önce tepkiler üzerine geri çekilen ve yeniden TBMM'de komisyonda görüşülmeye başlanan tasarının yasalaşması halinde, çocuk yaştaki kızlarımızın, kadınlarımızın alınıp-satılabilmesine olanak yaratacağını öne sürdü. Başkan Altun, 16 genç avukatın ruhsat töreninde konuştu.
Genç meslektaşlarına başarı dileyen Altun, 4 Ekim tarihinin Medeni Kanun'un yürürlüğe girmesinin 91. yıldönümü olduğunu hatırlatarak, "Bu gün önemsenmedi belki ama biz hukukçular unutmayız. Özellikle kadınlar unutamaz. Unutmamalılar" dedi.

Özyıldırım ve bir zamanlar çarşı

Bursa Tarihi Çarşı ve Hanlar Birliği Başkanı Muhsin Özyıldırım, başında bulunduğu organizasyon için çalışmalarını sürdürüyor. Kendisi dün bir mesaj geçmiş. Mesaj bugün her şeyin iç içe geçtiği günümüzden, bizleri gerilere götürüyor ve eskiyi anımsatıyor.
Mesaj aynen şöyle:
"Eskiden çarşılarda aynı meslek erbabının bulunduğu bölümlere, sokaklara 'arasta' denirdi. Ahi cemiyetleri; demirciler, bakırcılar, kalaycılar, kömürcüler gibi gürültülü, isli, paslı, tozlu meslekleri çarşının uç ve uzak noktalarına yerleştirirlerdi..
Yorgancıların, kaftancıların, kumaşçıların arastalarında koku ve duman nedeniyle köftecilere, kebapçılara, fırınlara izin vermezlerdi.
Maksat esnafı ve müşteriyi koruyarak çarşının düzenini sağlamak ve alışverişi kolaylaştırmaktı."