Hava Durumu

Holokost, soykırım, STK'lar ve Biden

Yazının Giriş Tarihi: 27.04.2021 08:01
Yazının Güncellenme Tarihi: 27.04.2021 08:01

Her yıl bu ayda ülke ayağa kalkar. O parlemento sözde Ermeni Soykırımı'nı oyluyor, şu Başkan konuşurken Soykırım diyecek mi?

Sonunda Biden, çıktı ve Soykırım dedi. Bir de akıl verdi. Teşekkürler aklımız bize yeter. Sonra ne oldu? Her sene olduğu gibi içlerinde çok sayıda SİAD olan, TSO olan bir çok STK açıklama yapıp, tozu dumana kattı. Her zaman olduğu gibi popülerliğin peşinde koşarak. Önce iki kavramı açalım.

HOLOKOST VE SOYKIRIM

Holocaust (Holokost) sözcüğü (Yunanca 'bütün' anlamına gelen 'holos' ve 'yanık' anlamına gelen 'kaustos' tan) Nazilerin II. Dünya Savaşı'nda, 6 milyon civarında Yahudi'ye(Ayrıca 100.000-200.000 arası da Çingene) yaptığı sistematik soykırımın tercih edilen adı olmuştur. O dönem Naziler kendileri, daha yumuşak bir tabir olan "Yahudi Sorunu'nun Nihai Çözümü"nü kullanmışken, 'Shoah' (Şoa) bu felaketin çağdaş Yahudi-İbrani adıdır. Bunun dışında o süreçte Ari Irk uğruna 200.000'den fazla bedensel ve psikolojik engelli Alman da ünlü "Ötenazi Programı"nın bir parçası olarak sistematik bir şekilde öldürüldüler.

Soykırım kavramı, 1944 yılında bilinen veya telaffuz edilen bir kavram değildir. 1944'te, Avukat Dr.Raphael Lemkin (1900-1959) isminde bir Polonyalı-Yahudi, Avrupalı Yahudilerin imha edilmesi de dahil, sistematik cinayet içeren Nazi politikalarını tanımlamaya çalışır. Irk ya da kabile anlamında Yunanca geno kelimesini, öldürmek anlamındaki Latince cide kelimesiyle birleştirerek "genocide" (soykırım) kelimesini oluşturur.

Bir sonraki yıl, Almanya, Nuremberg'de toplanan Uluslararası Askerî Mahkeme'nin üst rütbeli Nazilere karşı suçlaması "insanlığa karşı işlenen suçlar"dı. "Soykırım" kelimesi hukukî değil de, tanımlayıcı bir terim olarak iddianameye dahil edildi.

Birleşmiş Milletler 9 Aralık 1948'de, Holokost'un gölgesinde ve Lemkin'in yorulmak bilmez şahsî çabalarının da önemli katkısıyla Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi'ni onayladı. Sözleşme "soykırım"ı sözleşmeye taraf ulusların "önlemeyi ve cezalandırmayı üstüne aldığı" bir uluslararası suç olarak tayin etti.

GELELİM SAADETE

Bu konu ben kendimi bildim bileli konuşulur. Bu iddialara karşı tarih boyunca ülkemiz doğru dürüst bir akademik çalışma yapmamıştır. Sürekli Osmanlı arşivlerinin açık olduğu söylenmiş, ama bu arada uluslar arası platforma çıkıp, belgeleri ile derdimizi anlatacak akademik çalışmalar yapılmamıştır. Kitaplar yayınlanmamıştır. Bu konuda sadece bir iki kitap bulunmaktadır. Ülkemizde Ermeni uzmanı diyebileceğimiz niteliğe sahip bilim insanımız yoktur. Ermenice bilen akademisyen nerede ise hiç yoktur.

SİAD ve TSO'lara gelince. Onlar da ne yazık ki bu ülkenin temel sorunlarına yönelik, özellikle dış politikada yaşadığımız sorunlara yönelik, her dönem için iktidarları pohpohlayan söylemlerin dışında bir somut bilimsel çalışma ortaya koymazlar. Literatüre baktığımızda sadece TUSİAD tarafından Prof.Dr.Doğu Ergil hocaya yaptırılmış "Doğu ve Güneydoğu sorunu" ile ilgili ciddi bir çalışmaya rastlarız.

Konu o kadar komiktir ki bu konuyu Atatürk'e kadar götürürler. Halbuki tehcirin yaşandığı dönemde Atatürk, Sofya'da Askeri Ateşe'dir.

Bu cehalet sadece ülkemiz için geçerli değildir. Biz derdimizi yeterince değil, hiç anlatmadığımızdan, her ülkede tarihçi geçinen birçok insan, birçok iddiada bulunur.

BİDEN'A KIZMAK

Şimdi herkes ABD Başkanı Biden'a kızıyor. O bunu neden mi yaptı?

Basit ilki Ermenistan, kalkıştığı savaşta Azerbeycan'a karşı kaybetti. (Kuşkusuz bizim de desteğimiz unutulmamalı).

İki biz XV. yüzyılda İspanya'dan sürüldüğünde kucak açtığımız, yüzyıllardır aynen Ermeniler gibi birlikte yaşadığımız, tarih boyunca devletin çeşitli kademelerinde üst düzeyde görev alan Yahudi kökenli Türk vatandaşlarımızı ve bunların dünya çapındaki lobilerini artık kaybettik. Ayrıca ülkemizin akademik dünyasının nerede ise her kürsüsünü Nazi zulmünden kaçan Yahudi kökenli hocalarımız kurdu. Onlar tarihimiz boyunca uluslararası her sorunumuzda lobileri ile arkamızda oldular. Görünen o ki artık değiller.

Evet, Biden bu yüzden bunları söyledi. Bunları nasıl geri kazanacağımızı düşünmeliyiz.

SON SÖZ

Gelelim son söze. Artık lütfen hamaseti, popülizmi bir kenara bırakalım. Özellikle SİAD'lar ve TSO'lar her biri kendi bölgesindeki tehcir ile ilgili gerçekleri ortaya çıkarmak için, o koca bütçelerinden küçücük kaynaklar ayırsa, her biri bu konuda çalışma yapacak birkaç akademisyene destek olsa ortaya çıkan gerçeklerin neler olduğunu göreceğiz. Böylece uluslar arası platforma sunacağımız, bilimsel veriler elimizde olacak.

Lütfen bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmayın. Aynen rahmetli Uğur Mumcu'nun dediği gibi.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.