Hava Durumu

Hoyratça kullandığımız enerji

Yazının Giriş Tarihi: 02.08.2013 08:15
Yazının Güncellenme Tarihi: 02.08.2013 08:15

Hiç unutmam. Eşim bir gün üniversiteden döndüğünde öğrencileriyle yaşadığı bir diyaloğu paylaşmıştı. O öğrencilerine sormuş:
“Bu ülkeyi  ne kadar seviyorsunuz?”
Gençlerden gelen yanıtlar “çok sevdikleri, bu ülke uğruna ölümü göze alacakları” yönünde olunca, eşim “öyle mi?” der ve hepsini dışarı çıkarır. Hep birlikte önce tuvaletlere giderler. Tam kapatılmamış akan muslukları gösterir. Sonra içeride hiç kimse yokken yanan lambaları gösterir. Sonra koridora çıkarlar. İçeride kalorifer yanarken açık bırakılmış giriş kapısını gösterir. En sonunda da sınıfa geri dönerler...
Eşim “Bu ülkeyi hepinizin sevdiğini biliyorum. Ama bu ülkeyi sevmenin salt göstergesi sadece nutuklarda bunu ifade etmek değildir. Gereksiz akan musluk, gereksiz yanan lamba, açık bırakılan kapı çok önemlidir. Onlarda bu ülkedeki herkesin, tüyü bitmemiş yetimin de hakkı vardır. Ayrıca, bu enerji konusu evrensel bir konudur. Hem fosil kaynaklar tükenmekte, hem de doğa kirlenmektedir. Biz enerji kaynakları olan, enerjisi kendine yeten bir ülke değiliz. Enerjimizi ithal ediyoruz” der...
Bu konu beni çok etkilemiştir. Bilindiği gibi uluslararası projeksiyonlara baktığımızda (BP Raporu), 2011 verilerine göre, bilinen rezervlerle dünyadaki petrole 46-50 yıl arasında ömür hesaplanırken, görünür doğalgaz rezervlerinin tükenme ömrünün de 63 ile 119 yıl arasında olacağı öngörülüyor. Kömürün ise 119 ile 176 yılda tükeneceği söylenmekte. Ayrıca, fosil yakıtların bölgelere göre tükenme ömürlerine bakıldığında da petrolde 84,8 yıl ile Ortadoğu’nun, doğalgazda 72,4 yıl ile Afrika’nın, kömürde ise 236 yıl ile Avrupa ve Asya’nın şanslı bölgeler arasında yer aldığı görülmektedir...
ENERJİ AÇIĞIMIZ
Ülkemizin yakın gelecekte karşılaşabileceği en büyük sorunların başında enerji açığı gelmektedir. Son yirmi yılda enerji tüketimi hızla artarak, üretimin 8 katına ulaşmıştır. Böylece üretimini kendi özkaynakları ile karşılayamayan Türkiye tüketimini ithalat yoluyla karşılamak zorunda kalmaktadır.  2012 yılında Türkiye’nin  enerji ithalatı 60.1 milyar dolara ulaşmıştır. 2017 yılında bu rakamın 70 milyar doları geçeceği söylenmektedir. (TÜİK verileri). Türkiye’nin 2012 ithalatı ise 237 milyar dolardı. Yani dörtte birini enerjiye harcadık...
Türkiye’nin 2023 hedefleri ortaya konduğunda, gereken enerji ihtiyacımız kat ve kat büyümektedir...
KÜRESEL ISINMA
Tüm bunların yanında fosil yakıt kullanımlarına bağlı olan ozon tabakasındaki delik (bu delik Avrupa kıtasından daha büyük bir deliktir) ve küresel ısınma, birbirine geçen ve baypass edilen mevsimler sadece ülkemizi değil dünyamızı tehdit etmektedir...
Rakamsal olarak bakıldığında fosil yakıt tüketiminin artması ile son yüzyılda atmosferdeki karbondioksit oranı 1.3 kat arttı. Önümüzdeki 50 yıl içinde 1.4 kat daha artması bekleniyor. Görünen tehlike sınırın kat ve kat üstünde...
YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARI
Küresel ısınma ve enerji gereksinimi noktasında fosil kaynakların zararlarını minimalize edecek tek şey yenilenebilir enerji kaynaklarıdır. Bu kaynaklar güneş, su ve rüzgardır...
Özellikle bir yılda dünya üzerine düşen güneş enerjisi miktarını kıyaslarsak; dünyanın bilinen petrol rezervinin 516, kömür rezervinin 157 katıdır. Bunun güzel yanı hammaddenin bedava oluşudur. Sadece toplanmalı ve dağıtılmalıdır...
Rüzgar ve su açısından da ülkemizin bazı bölgeleri bu kaynaklara fazlasıyla sahiptir...
Evet, enerji kaynaklarımızı bireysel kullanımlarımızda tasarrufu göz önüne alarak kullanalım. Hem bireysel, hem de ülkesel açıdan küçük bir oran da olsa maliyetle- rimizi düşürebiliriz...

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.