Hava Durumu

Küçük kıyamet, büyük kıyamet olmasın!

Yazının Giriş Tarihi: 30.01.2020 08:09
Yazının Güncellenme Tarihi: 30.01.2020 08:09

Önce biraz tarihi belgelerdeki gerçekleri anımasayalım. Bursa ve çevresinin 1855'te yaşadığı ve Küçük Kıyamet olarak tanımlanan depreme gelinceye kadar yaşadığı deprem felaketleri, tarihleriyle şöyleydi: "1508 depremi, Mayıs 1556 depremi, Ağustos 1668 depremi, 1674 depremi, Ağustos 1705 depremi, Mayıs 1719 depremi, 1754 depremi, Mayıs-Ağustos 1766 depremi ve 1794 depremleridir. Bunlardan 1674 ve 8 Ağustos 1705 yıllarında meydana gelen depremlerin merkez üssü Bursa olup, çok ciddi hasara neden olur."

KÜÇÜK KIYAMET

Küçük Kıyamet diye toplum tarafından adlandırılan 1855 Bursa Depremi, 28 Şubat'ta meydana geldi. Resmi olarak kaydedilen büyüklük 7,5'ti. Bu deprem Mustafakemalpaşa ilçesinde meydana geldi ve bütün Bursa'da ve diğer komşu şehirlerde şiddetli yıkıma sebep oldu. 300 kişi öldü ve binlerce ev ve işyeri harabe oldu. Birçok tarihsel anıtlar ve camileri de içeren yapılar çöktü. Daha sonra yangın şehir içinde yayıldı ve toplam ölü sayısını artırdı.
Bunun hemen ardından 11 Nisan 1855'te 28 Şubat depreminin bir artçı şoku resmi olarak 7,0 büyüklüğünde kaydedildi. Bu artçı şok Gemlik'ten Mudanya'ya kadar olan bölgeyi etkiledi. 1.300 kişi öldü. Bu depremlerin ardından Tanzimat döneminin önde gelen üç siyasi liderinden biri olan Abdülaziz saltanatında 22 Kasım 1861 - 6 Ocak 1863 ve 3 Haziran 1863 - 5 Haziran 1866 dönemlerinde iki kez sadrazamlık ve toplam on yıla yakın Hariciye Nazırlığı/Dışişleri Bakanlığı yapan Keçecizade Mehmet Fuat Paşa, şöyle der:
"Osmanlı tarihinin dibacesi (giriş/başlangıç/önsöz) yandı"
ÖNCE ANIMSAYALIM
Deprem, yer sarsıntısı veya zelzele. Yerkabuğunda beklenmedik bir anda ortaya çıkan enerji sonucunda meydana gelen sismik dalgalanmalar ve bu dalgaların yeryüzünü sarsması olayıdır. Sismik aktivite ile kastedilen meydana geldiği alandaki depremin frekansı, türü ve büyüklüğüdür. Özelde deprem bir doğa olayıdır. Yani doğal bir afettir.
4.5 milyar yaşındaki dünyamızda sayılamayacak kadar çok kez olmuştur. Deprem dünya tarihi içinde doğal bir olaydır. Günümüzde erişilen bilimsel gelişmeler ve yaşanan deneyimlerle depremin neden olduğu, nasıl olduğu; neden olacağı ve naısl olacağı; hangi bölgelerin bu deprem kuşaklarının etkisi altında olduğu ve olacağı bellidir.
BÜYÜK FELAKET OLMADAN
Bu kadar belli olan bir şey, ülkemiz için de bellidir. Ülkemizde bu alanda uluslararası platformda tanınan, yeterliliğe sahip birçok bilim insanımız vardır. Ve Türkiye'de bu alanda çok sayıda veriye sahip olmuş, lokal faylarımızın haritalarını çıkarmış ve yerleştirdiği çok sayıdaki veri toplayıcı ile ülkemizdeki tüm sismik hareketleri takip etmektedir.
Peki o halde Japonya'da 9 şiddetinde deprem olduğunda kimse ölmezken, bizde bunun çok altındaki depremlerde neden insanlarımızı kaybederiz?

Önce Deprem Dede'nin (Rahmetli Prof.Dr.Ahmet Mete Işıkara) sözlerini anımsayalım:

"Deprem insanı öldürmez."

İnsanı öldüren, yine insandır. Bunun silsilesini sıralayıp, suçlunun kim/kimler olduğunu anlatacak değilim. Biraz akıl yürüttüğünüzde onlarca kademede çok sayıda insanı bulursunuz.
Bugün yıkılmış her ruhsatlı binanın inşaat izininin altında çeşitli mühendislerin imzaları vardır. Bir inşaat mühendisi bunun sorumlusu diyemeyiz. Çünkü bugün çoğu üniversitelerimizin mühendislik fakültelerinden deprem ile ilgili hiçbir bilgiye sahip olmadan mezun olan binlerce mühendisimiz vardır. Müfredatlarında yok, çünkü.
Ayrıca bu konu sadece bina ile bitmemektedir. Bina bunu oluşturan parçalardan sadece biri ve en sonuncusudur. İnsanlar bildikleri bir şeyden korkmazlar. Çocuk elini sobaya değdirdiğinde eli yandığında, sobada elinin yanacağını bilir ve bir daha dokunmaz. Ondan korkmaz.
Depremin ne olduğu, neden olduğu, deprem sırasında ne yapılacağı, bunun farkındalığı en üst düzeyde; bu ülkede yaşayan her yaştaki; her kademedeki insanımıza ve de yöneticilerimize öğretilmelidir. Bunun seferberliği bir an önce başlatılmalıdır.
"Küçük kıyameti yaşadık; büyük kıyameti yaşamayalım."

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.