Hava Durumu

STK'lar ve rol çalma konusu

Yazının Giriş Tarihi: 07.01.2021 08:04
Yazının Güncellenme Tarihi: 07.01.2021 08:04

Gelişmiş demokrasilerin temelinde katılımcılık yatar. Paydaşların katılımı ile farklı görüşlerin bir araya gelmesi, aynı teknede yoğurulmasının getireceği sinerji, gelişme ve dönüşümleri tetikler.

Bu temelinde kamu sektörü ve özel sektör dışında, üçüncü sektör diye de adlandırılan sivil toplumun, diğer sektörlerle birlikte hareketinin doğuracağı büyük bir sinerjidir.

Ülkemizde sivil toplum örgütü veya kuruluşu kavramı 1970'li yıllarla birlikte ağırlıklı olarak kullanılmaya başlar. 1980 yılından sonraki süreçte de bu alanda büyük bir gelişme ve büyüme görülür.

Toplumumuzdaki sivil toplum algısının içinde geniş bir yelpazede çeşitli örgütlenmeler yer alır, bunları şöyle bir anımsayalım.

Meslek gruplarının oluşturduğu odalar (Ticaret ve Sanayi Odaları, Ticaret Borsaları; akademik odalar olarak sınıflanan Tabip Odası, Mimar ve Mühendis Odaları, Eczacılar Odası, Veterinerler Odası ve diğer meslek gruplarının odaları, Esnaf ve Sanatkar Odaları); yine meslek gruplarının oluşturduğu birlikler (Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, Türkiye Mimar ve Mühendis Odaları Birliği, Türk Tabipler Birliği, Türk Barolar Birliği v.b.), işçi ve işveren sendikaları ve onları oluşturduğu konfederasyonlar (TÜRK-İŞ, DİSK, MESS, TİSK); Sanayici ve iş adamlarının oluşturduğu SİAD'lar (TUSİAD, BUSİAD, MÜSİAD) ve onların oluşturduğu federasyon ve konfederasyonlar (TÜRKONFED); spor kulüpleri; sosyal dernekler (Rotary, Lions, Soroptimist v.d); kooperatifler(Sosyal kooperatifler ve diğer ticari amaçlı kooperatifler), vakıflar ve diğer organizasyonlar.

Sivil toplum kuruluşlarını iki ana sınıflandırma içinde değerlendirebiliriz. Bunlar gönüllü üye olunan kuruluşlar(NGO/ Non-governmental organization/Devlet kontrolunda olmayan organizasyonlar) örneklemek gerekirse SİAD'lar, spor kulüpleri, sosyal dernekler gibi ve zorunlu üye olunması gereken kuruluşlar.

Diğer taraftan zorunlu üye olunması gereken kuruluşlar. Bir başka deyişle doktorluk yapmak için Tabip Odası'na, avukatlık için Baro'ya, şirket kurmak için Ticaret ve Sanayi Odaları'na üye olmak zorunluluğu gibi.

ROL ÇALMA KONUSU

Ben gönüllü STK'ların zaman zaman asıl misyonlarının(kuruluş amaçlarının) dışına çıktığı ve çeşitli gerekçelerle farklı rolleri çaldığına çok tanık oldum. Halbuki kuruluş amacı belli olan bir yapının, asıl görevinin dışına çıkması, eğer çok büyük kaynaklara sahip değilse odaklanması gereken noktalardaki büyüme ve gelişmeleri zayıflattığı düşüncesindeyim.

Size bu noktada bir örnek vermek isterim. Türkiye'de TUSİAD'dan sonra kurulmuş olan ikinci dernek olan, benim de üyesi olduğum BUSİAD, bundan 10 küsür sene önce bir "Felsefe Söyleşileri" adı altında, bir dernek ve Bursa Uludağ Üniversitesi ile birlikte bir etkinlik başlattı. Ve bu etkinlik yıllardır sürdürülebilir bir biçimde devam ediyor. Pandemi döneminde sadece sanal ortamda yapılmaya başlandı. Ve de etkinlik büyük ilgi görüyor. Bu bugüne kadar yapılmamış bir etkinlikti, BUSİAD bir sosyal sorumluluk projesi olarak bu etkinliği üstlendi. Sonra başka kuruluşlardan da benzer etkinlikleri son yıllarda görmeye başladık. Ama yeterince ilgi görmediğine de tanık olduk.

Sonra çeşitli kuruluşlarda tiyatro faaliyetleri başladı. Özel sektör (TOFAŞ, BOSCH, BEYÇELİK) kendi bünyelerinde tiyatrolar kurdu. Akademik odalar da(Baro, Muhasebeciler v.d.) benzer tiyatrolar kurdular. Bunlar gönüllü işlerdi, üyeleri ve çalışanlarının katılımı ile bir hobinin hayata geçirilmesiydi. Önemliydi.

Belediyelerimizin tiyatroları vardı. Devletin tiyatrosu vardı. Bir de özel tiyatrolar vardı. Hal böyle iken bazı STK'lar kendi üyelerine yönelik hobi temelli tiyatro kurmak yerine profesyonel kadrolarla tiyatro kurmaya başladı.

Ticari anlamda özel tiyatro kurulur, yerel yönetimler görevlerinin bir parçası olan kültürel etkinlikler içinde tiyatro kurar, devlet tiyatro kurar, özel sektör tiyatro kurar. Bunları anlarım. Ama temel misyonunun dışına çıkıp, bir yandan asıl misyonu için (diyelim ki eğitim olsun) kaynak yaratmakta çırpınırken; yerel yönetimlerden, devletten (asli görevleri olan) rol çalarak profesyonel tiyatro kurmaya kalmak bana göre yanlıştır.

Bu konuya bir başka örnek de kamudan vermek istiyorum. Kamu kuruluşları ve yerel yönetimler spor kulüpleri kurarak deplasmanlı liglerde profesyonel ekiplerle mücadele etmekte, kentlinin verdiği vergilerden oluşan bütçelerle birkaç profesyonel sporcu ve antrenör para kazanmakta. Kent ve kentin gençliğine hiçbir katkı konulmamakta. Kamunun ve yerel yönetimlerin profesyonel anlamda spor kulübü kurması da çok yanlıştır.

SON SÖZ

Bu tiyatro örneğini farklı alanlardaki diğer örneklerle çoğaltabiliriz. Ama kuruluşların kaynak arayışları yoksa, kaynak fazlalıkları varsa ve de üyelerinden gelen talep doğrultusunda o şehirde olmayan farklı bir tiyatro modeli oluşturmalarını anlarım.

Spor kulübü konusuna gelince, yerel yönetimler spor kulüpleri ile spora destek vermeli, gençleri spora teşvik etmeli, örneğin buradaki tüm gençlere yerel yönetimler hayati bir şey olan yüzmeyi öğretmeli, çeşitli branşlarda spor okulları açarak yetenekli çocukların keşfedilmesini sağlamalı. Burada kaynağın kullanılışına söylenecek kimsenin bir şeyi olamaz. Anayasada yeri var.

Ama bizim vergilerimizle oyuncular antrenörler transfer edilerek, önce kentteki bu alandaki kulüplere rakip olmak, sonra Bursa'nın tanıtımını yapıyoruz diye, ortaya çıkmak yanlıştır.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.