Geçen sezonki Türkiye Kupası finali ile ilgili.
Hala hazmedemediğimiz, durup dururken yok olduğumuz 4-0’lık final. Bakın burası ile ilgili ne diyor Alex:
“Kupa finalinde Bursa ile oynadığımız maç ise Fenerbahçe forması ile en mutlu olduğum anlardan biriydi. Ancak 30 yıl sonra bir tabuyu yıkıp kupayı kazanmamıza rağmen, hocanın bizi tebrik etmemesi ve bizimle birlikte Ankara’dan dönmemesi bana çok farklı geldi”
Bu olaya 2 ayrı açıdan bakıyorum.
Birincisi, Aykut Kocaman ile Alex’in arasının bu kadar açıkken ve golüne sevinme ihtiyacı bile duymazken nasıl oldu da Brezilyalı futbolcu yine bu maçta parladı? Son golünü yine Bursaspor’a attı.
Bu nasıl sürtüşme, nasıl kavga? Fenerbahçe yara alacağına, Bursaspor alıyor.
İkincisi, feda vaziyeti.
O günlerde de yazmıştım;
“Sanki Bursaspor, bu ülkede ikinci bir anarşi yolu açılmasın diye kendini feda etti”
Bırakalım Aykut-Alex savaşını. Sen 30 yıldır kazanamadığın bir kupayı kazanıyorsun, üstelik lig şampiyonu da olamamışsın, insan böyle bir sevinci dönüşte takımı ve İstanbul’a varışta taraftarları ile kutlamaz mı?
Aykut Kocaman bunu yapmıyor. Futbolcusunu tebrik etmiyor ve Ankara’da kalıyor.
Sanki sıradan bir sonuç ve kutlamaya gerek olmayan bir kupa gibi.
Ve bir “Gibi” daha:
Geldi geçti ama, bana ilginç gibi geldi.