İrfan Buz değil asıl Daum buzdu. Alman gitti, hem İrfan’a hem de takıma hararet bastı. Öyle bir hararet ki, Mancini ile birlikte Galatasaray’ı eritti, Kupa’da avantaj getirdi.
Doğrusu, “Alman 6.Ligi’nden” diye gazetelere konu olan İrfan Buz’un Fernandao ve Caja’yı keserek daha baştan aldığı gerçekçi kararları sahada da tamamlaması, takımı ateşlemesi beklenmiyordu.
Daum’un bir türlü yapamadığı bu ateşleme ile gelen mücadeleci futbol ve dikine pas trafiği, “Nasıl olsa kazanırız” havasındaki Galatasaray’ı telaş ve gerginliğe sevk etti.
Rakibin en kötü yeri olan sağını, Volkan Şen devamlı hırpalayınca daha baştan gol sinyalleri gelmeye başlamıştı.
2-0 geriye düşmek bile bu hırsa fren yaptıramadı. Volkan, Sestak, Şamil, Bekir cesurca daldılar Galatasaray savunmasının arasına. Goller bir felaket gibi çöktü üzerlerine.
Önce biz bağırıyorduk “Yönetim istifa” diye, şimdi nöbeti Galatasaraylılar devraldı.
Enes’in U17 Milli Takım’a gönderilmesi büyük hata. Tabii bu hata Fernandao’ya çok güvenen Daum’a ait. Enes dün akşam olsaydı, Bursaspor’un bu üstün ve rakip kaleyi abluka altına alan oyununda o da mutlaka gol atardı ve sonuç daha farklı olurdu.
Bir de Sercan var. Takımda herkes ihtilal peşinde onun hâlâ dünyadan haberi yok. Etkisiz futbolu bir yana, sarı kartı varken zorla 2.’sini görüyor, sonra da şaşkın şaşkın bakıyor.
Kaleci Frey’i unutmamak lazım.
Burak’ın gollük şutunu keserken rakibe 3.gol fırsatı vermemesi ile belki de turun kaderini değiştirecek.