Kartal’ın feda etmediği bir tek tüyleri kalmıştı, onları da Bursa’da bıraktı.
Doğrusu, Beşiktaş’ı böyle ezerek yenmeye de can feda.
Kim demiş eksiktiler diye. Holosko, Ersan ve Necip bile kulübede. Sahadaki kadro demek zirvede. Bu kadar galibiyet için bütünleşmiş bir takım ve tribünler önünde ayakta kalmak mümkün mü?
Bursa’daki Beşiktaş hırsı bu, adamı yakar geçer.
İstanbul’a karşı biriken faturayı da toptan keserler, gözünün yaşına bakmadan.
Bu kadar istekli ve rakibi daha orta sahada ezen, topu da göstermeyen üstüne üstlük Fernandes’e alan bırakmayan Bursaspor’un farka gitmemesi mümkün mü?
Batalla’nın ortadan rakip savunma arasına lokum gibi indirdiği uzun toplarla Pinto’nun gol orucunu bozmaması mümkün mü? “Sadece orkestra şefliği yetişmez” deyip biraz da İskoçyalıya saz dinletmek yakışmaz mı Batalla’ya?
Doğrusu bu Batalla’ya her şey yakışır.
Sadece 2-3 isim de değil, takımın tamamının sürekli hücuma çıkmasıdır Beşiktaş’ı bu kadar mahkum ettiren, etkisiz kıldıran. Kanatları ka-patayım derken ortadan, ortayı kapatayım derken kanatlardan çöken Samet Aybaba’nın şaşkınlığı da cabası.
3-0’dan sonra bek değiştiren bir teknik adam da ilk defa gördük. Şeytan değil, yeşil çarpmasıdır bu.
Özel hırs ile çizilen yeni Avrupa yolunu şimdi Hikmet Karaman’ın çok iyi kullanması lazım. Daha doğrusu, “Haydi bakalım Hikmet hoca”dır bunun manası.