Hava Durumu

Uzaktan eğitim, online sınav ve bir profesörün isyanı

Yazının Giriş Tarihi: 17.05.2020 08:56
Yazının Güncellenme Tarihi: 17.05.2020 08:56

Koronavirüs nedeniyle başladığımız yeni hayat, iş dünyasından eğitime, alışverişten günlük alışkanlıklarımıza kadar bir çok alanda değişikliklere neden oldu.

Okulların kapanmasıyla birlikte uzaktan eğitim sistemi devreye girdi. 'Çok da başarılı oldu' diye yorumlar yapılıyor. Hatta korona sonrası da devam etmesini isteyenler var.

Bir de madalyonun diğer yüzü var.

Eğitimdeki başarının en önemli unsurlardan biri ölçme ve değerlendirme Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı okullarda çözüm bulundu. Tüm öğrenciler ilk devredeki başarılarına göre sınıf geçecek.

Sorun üniversitelerde yaşanıyor.

Yurdum insanının kafası yine kapasite sınırlarını zorlamaya başlamış. Her konuda olduğu gibi bunun da açıklarını ve kolay yolunu bulma peşindeler.

Sonunda Bursa Uludağ Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erkan Işığıçok'u isyan ettirmişler. Prof. Dr. Işığıçok istatistik konusunda Türkiye'nin tanıdığı uzman bilim insanlarından biri. Aynı zamanda Kalite Birliği (KALBİR) Başkanı. Yazılarımı takip edenler hatırlar: hani şu kalite dersi için amfide piknik tüpü üzerinde helva yapan profesör.

Online sınavlarla ilgili tespitini kaleme alarak sosyal medyadan paylaşan Prof. Dr. Işığıçok'un yazısını aynen köşeme taşımak istiyorum. Çünkü yoruma bile gerek bırakmamış hoca:

ŞEYTANIN BİLE AKLINA GELMEYECEK YÖNTEMLER

'Günümüzde sosyal medyada her yerde, şu soruları yapamıyorum şeklinde yardım talepleri olmaya başladı.

Sınavların online olacağı bu dönemde yakında, 'aşağıdaki sınav sorularının çözümünü ücret karşılığı da olsa yapabilecek var mı?' şeklinde talepler de olacak ve yeni bir sektör doğacak.

Her dersin whatsapp grubu ve bu gruplarda sınav soruları paylaşılacak. Kimse neler olacağı üzerinde kafa yormuyor.

'Ekranım kilitlendi, benim sınav kağıdım gitmedi, elektrikler kesildi, bilgisayarıma virüs bulaştı,sisteme giremediğim için zaman kaybettim, sistem beni dışarı attı, vb' gerçekten aksilikler veya şeytanın aklına gelmeyecek bahaneler. Daha neler neler.

Bana şimdiden başka üniversitelerde çocukları okuyan ve benim bu konulardaki hassasiyetimi bilmeyen kişilerden hocam,' Bizim oğlanın/kızın/yeğenimin/komşumun/hanımın kardeşinin/yedi kuşak akrabamın... bilmem kimin matematik/istatistik/bilgisayar sınavı var. Sınav da online mi ne oluyormuş, bir el at da çocuk geçsin, sevaptır, yazıktır günahtır vb.' teklifler gelmeye başladı bile.

'Hırsızlığa sevap diyor bir de'. Hırsızlığın her türü kötüdür. Buna soru çalmak da dahildir. An itibariyle çok sert ve net bir şekilde ret yanıtı alan 5 kişiden 2'si benimle küstü.

Eğitim ne hale geldi. Dersler yapılmadan sınavlar yapılıyor. Öğrenciler de mağdur oluyor. Bu konuya başka bir çözüm bulunabilirdi. Yazık, yazık, yazık.

Benim dışımda böyle hassasiyet gösteren başka hocalar da var.

Öğrencilerime önerim ve tavsiyem bu tür kopya girişimlerinde bulunmamaları yönündedir. Benim öğrencilerim dürüsttür'

HEPİMİZ ORADAYDIK

Zaman su gibi akıp gidiyor. Sanki dün gibi hatırlıyoruz: Yeşil beyaz Anadolu devrimini.

Haftalar öncesinden Bursaspor'un şampiyonluk adımlarının seslerini duyuyor, 'yaptırmazlar, oyunlar oynarlar' endişesiyle temkinli davranıyorduk.

Fakat o akşam maçın bitiş düdüğü ve ardından Fenerbahçe karşılaşmasının sonucunu beklediğimiz, bize saatler gibi gelen bir kaç dakikalık zamanın ardından 'Olamaz, hayal' denilen an gerçekleşti.

Hepimiz ordaydık. Atatürk Stadyumu belki de kurulduğu günden beri böylesine bir insan seli görmemişti. Tribünler sahaya akmıştı. Bulunduğu basın tribünündeki coşku nedeniyle haberi güçlükle merkeze geçebilmiştim.

Rüya devam ediyordu. Ardından Şampiyonlar Ligi...

Bursa ruhu canlanmıştı. Yıllarca İstanbul takımlarının taraftarı olanların kalbi artık yeşil beyaz atıyordu. Bursaspor sevdalısı gazeteci arkadaşım Adnan Baştopçu sık sık anlatır. Şampiyonluk sezonunun başında kızının eğitim gördüğü sınıfında sadece üç Bursasporlu varken, şampiyonluk sonrası tamamı yeşil beyaz sevdalısı olmuş.

Bu sevinç ve unutulmaz mutluluğu bir daha yaşar mıyız bilmiyorum ama hala bu günlerde Millet Bahçesi'ne dönüşen Atatürk Stadyumu önünden geçerken içim cız eder.

40 mahallede yaşayan insanların yürüyerek ulaştığı stadyumu nasıl yitirdik? Sanki o stadyum gidince büyü de bozuldu.

Size de öyle gelmiyor mu orada olanlar?

KORONAVİRÜS GÜNLÜĞÜ

BU HOCALAR BAĞIMLILIK YAPTI!

Koronavirüs pandemisi yeni ekran yüzleri yarattı. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'yı ayrı bir yere koyuyorum. İlk can kaybı ve sağlık çalışanlarının virüse yakalandığını haber verdiği açıklamalarındaki hüzünlü ifadeyi unutamam.

Bir de televizyonların adeta kadrolu yorumcuları var. Pek çoğu Sağlık Bakanlığı'nca oluşturulan bilim kurulunun değerli üyeleri. Hepsi mesleğinin doruğunda. Tabi mesleki bilginin yanı sıra mizaç farklılıkları var.

Geçtiğimiz gün yazı işleri müdürlerimizden Ali Kemal Aksakal'la değerlendirme yaptık. Sizlerle de paylaşayım:

En sempatik- Prof. Dr. Ateş Kara. Her soruya gülümseyerek yanıt veriyor.

Asla taviz vermeyen- Prof. Dr. Mehmet Ceyhan. Bilim dışına çıkılınca asabileşiyor.

Babacan ve temkinli- Prof. Dr. Tevfik Özlü. Her şeyi tane tane anlatıp, yol gösteriyor. Temkini elden bırakmıyor.

Ailemizin hekimleri- Prof. Dr. Alpay Azap ve eşi Prof. Dr. Özlem Kurt Azap. İkisi de salgın konusunda ilk günden beri en objektif açıklamaları yapıyor.

En mütevazi -Prof. Dr. İlyas Dökmetaş- tevazu abidesi adeta. Gülümsemesini de eksik etmiyor.

En iyimser- Prof. Dr. Osman Müftüoğlu. Korona öncesi de ekran yüzü. İyimser yaklaşımıyla moral veriyor.

En esrarengiz- Prof. Dr. Ercüment Ovalı. İlaç ve aşı çalışmalarında bir görünüp bir kayboluyor.

En çılgın- Prof. Dr. Mehmet Çilingiroğlu- Televizyonların vazgeçilmezi. ABD'yi anlatıyor, Türkiye'yi övüyor. Finalde de türkü söylüyor. Daha en olsun...

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.