Yazının Giriş Tarihi: 21.02.2016 07:39
Yazının Güncellenme Tarihi: 21.02.2016 07:39
Bilgilendirmeyi;
Hafta içinde ziyaret ettiğimiz Mudanya Belediye Başkanı Hayri Türkyılmaz yaptı.
Sohbet sırasında;
Konu bir ara ilçede, Myrleia antik kenti üzerine kondurulmak istenen Kipa’yı, hatta buranın Özdilek tarafından satın alındığı yönündeki iddiayı konuşuyorduk ki, söz bir ara zeytinliklere kadar geldi.
Sonra da;
Konu “zeytinyağlı yiyemem aman/basma da fistan giyemem aman” adlı Bursa türküsüne geldi.
Başkan Türkyılmaz;
“Bu Bursa türküsünün hikayesini yeni öğrendim ve hayretler içinde kaldım” deyince, biz de merak ettik.
Hemen;
Elini, makam masasının çekmecesine atıp, bir dosya çıkardı.
Sonra da anlatmaya başladı.
Söze;
2. Dünya Savaşı sonrasında ABD tarafından 1948-1951 yılları arasında Türkiye ile birlikte 16 ülkeye uygulanan “Marshall Yardımı”yla başladı.
Geçmişten beri;
Dünyanın en büyük mısır üreticisi olan ABD, biriken mısır dağlarını eritmenin yolu olarak, mısırözü yağı ihracatını keşfetmiş.
Yani;
Marshall yardımının koşullarından biri de, Türkiye’nin ABD’den mısırözü yağı almasıymış.
Ve hatta;
ABD’nin yardım şartlarından biri de, Türkiye’de bir margarin fabrikası (Vita) kurulmasıymış.
Başkan Türkyılmaz’ın;
Anlattığına göre, o dönemde, Mudanya da dahil olmak üzere Türkiye’nin batı kıyılarından yüzbinlerce zeytin ağacı sökülmüş.
İşin ilginci;
Bu sökülen ağaçlardan elde edilen çok değerli zeytinyağı, ABD tarafından alınmış, yerine mısırözü yağı gönderilmiş.
Tabii;
Bazı gazeteler aracılığıyla kara bir propaganda da başlamış ve Türk insanı, kanser yaptığı iddiasıyla zeytinyağından soğutulup, margarine ve mısırözü yağına alıştırılmış.
Bu nedenle;
Yıllardır zeytinyağı kullananlar bile bırakmışlar zeytinyağını, katı margarine yönelmişler.
Başkan;
Türkyılmaz’ı dinledikçe daha da şaşırdık.
Nitekim;
ABD’nin bu kara propagandası, bir türkü siparişi ile devam etmiş.
Bu amaçla;
Zeytin ağacının en verimli yetiştiği yer olan Bursa merkezli bir türkü yaptırılmış.
Hepimizin bildiği türkü;
“Zeytinyağlı yiyemem aman,
Basma da fistan giyemem aman.
Senin gibi cahile,
Ben efendim diyemem aman” diye gidiyor.
Yani;
Türk halkı, bir taraftan da ilaç satışı için kolesterole, damar sertliğine alıştırılmaya başlanmış, bu katı yağlar ile.
Dahası;
İlerleyen yıllarda yaşanan/yaşatılan ekonomik ve siyasi krizlerden Türk kadını da nasibini almış.
Çünkü;
Bu türkünün yarattığı bilinç ile yüzde yüz pamuktan yapılan basma giysilerden de olmuş ve plastik içerikli polyester kumaşlar ile tanıştırılmış Türk kadını.
Yani;
En sağlıksız ne varsa, dönemin hükümetlerinin de göz yumması ile, Türk insanına empoze edilmiş.
İlginç ki ne ilginç.
Müttefikimiz olan PYD/YPG/PKK terör örgütü hayranı ABD’nin şu yaptıklarına şaşırmamak gerçekten elde değil.