Bir değiliz...

Yaklaşık 1 aylık aranın ardından kaldığım yerden yeniden işimin başındayım ancak Bursaspor'da işler hiç öyle olmamış. Kayserispor ve Atiker Konyaspor beraberliklerinin ardından Beşiktaş deplasmanında ve evde Çaykur Rizespor karşısında alınan 2-0'lık mağlubiyetlerde takım o ilk yarıdaki oyunundan çok uzak kalmış. Deyim yerindeyse 2 gün süren Medipol Başakşehir maçında da üzerimize oynanan tüm oyunların yanı sıra biz de kendi içimizde birlik olamayınca 3-0 gibi farklı bir yenilgi ortaya çıktı. Öncelikle maç ilk gün oynanamaz denilen havadan daha kötü şartlar altında oynandı. Ayrıca ilk günde değişik bir detay var. Bizim ilk 11'den sadece Chedjou sahayı göremediğini söylemiş. Onun da bonservisinin Başakşehir'de olduğunu hatırlatmak istedim...
Neyse 2. güne gelelim. Başakşehir'de özellikle Emre Belözoğlu ve Mert Günok takımları golü atana kadar hem hakem Halis Özkahya'ya hem de kaptan Ertuğrul Ersoy'a tepki gösterdi. Golü attılar rahatladılar ama bu kez de her pozisyon yoktan kendilerini yere atarak faulleri aldılar. Bursaspor tam takım ve seyirci olarak sadece Mahmut Tekdemir'e tepki gösterdi. O da zaten her maç 1-2 kez ölmüş gibi yere yatıyor. Maçtaki diğer kararlara tepkiler ise hep bireyseldi. Bu da biraz bizim özetimiz gibiydi...
Şimdi gelelim olacaklara. Şu anda yönetimden arayıp ulaşabildiğimiz pek fazla kişi yok. Orada da işler borsa gibi zaten. İlişkiler bir çıkıyor, bir iniyor. Samet Aybaba ile başta Ali Ay olmak üzere yönetim kurulu üyeleri henüz ne yapacağını bilmiyor. Ama bir gerçek var ki Sivasspor maçı kazanılmazsa herkes gider...
Sezon başından beri düşmeyiz diyordum halen de öyle diyorum. Sivasspor maçı alınsın-alınmasın, hoca gitsin-gitmesin bu takım düşmez. Son olarak da taraftarlar neden medyaya tepki gösteriyor bir türlü anlayamıyordum. Şu an anladım. Samet Aybaba'yı getirelim diye uğraşanlar şu an gitsin diye uğraşıyor. Aynı şekilde Ali Ay seçilsin diye uğraşanlar şu an gitsin başkası gelsin diye.
Çok enteresan...