Psikolojiden anlamak

Dakika 120 Cillessen çıkıyor, Krul giriyor…
Ben de dahil olmak üzere birçok kişi ‘ne yapıyor bu adam’ diyor…
Bu büyük bir teknik deha ya da oyuncuları gereğinden fazla tanıma olgusu değil…
Bu sadece psikolojiyi kullanmanın başarısıydı…
Sadece penaltıya odaklanacak bir kaleciye güven verme ve Dünya Kupası tecrübesi olmayan Kosta Rika’lı futbolcuların zaten titreyecek olan ayaklarını biraz daha titretmekti…
Ve tarih boyunca penaltılarda başarısız olmuş Hollanda’nın futbolcularının silkinmesini sağlayan bir hamleydi…
Kesinlikle büyük bir riskti…
Sonuç olarak 120 dakika boyunca konsantrasyonu sağlam ve gol yememiş bir kaleciyi oyundan çıkarıp, bütün yükü yedek kalecinin üzerine bırakmak riskin daniskasıdır…
Belki de kupa sonunda Manchester United’ın başına geçeceği için bu kadar rahat bir hamle yaptı Van Gaal…
Ancak Rodrigues, Neymar, Messi, Klose, Fellaini, Bolanos, Robben ve sayamadığımız birçok futbolcunun önüne geçti yaptığı hamleyle…
Bu karar ne teknik ne de taktik parantezine girer…
Bu karar futbolun sadece psikoloji alanında yerini alır…
Öyle bir psikolojik hamleydi ki;
Manchester United’lı futbolcular bile zannediyorum zaten saygınlığı bulunan teknik direktöre bir kat daha saygı duydu…
Sonuç olarak;
Krul 5 penaltı vuruşunda da köşeyi tutturdu ve 2’sini kurtardı…
Bu tabii ki olmayabilir ve Van Gaal için ‘ne saçma bir hamle yaptı’ cümleleri kullanılabilirdi…
Ancak o psikolojiyi kullandı…
Futbol dünyasına bir kez daha teknik ve taktik kadar psikolojinin de önemli olduğunu gösterdi…
Buradan çıkaracağımız sonuç esasında şu;
Dünya Kupası’nı şu ana kadar kazanan takımların başında hep o ülkenin vatandaşı bulundu…
Yani tarih boyunca kazanan ülkelerin teknik adamları hep ülkenin ve futbolcunun psikolojisinden anladı…
Hollanda kupayı kazanır ya da kazanmaz veya her zamanki gibi finalde kaybeden olur…
Ancak takımın başında futbolcunun ruhsal durumunu bilen, sorumluluk alabilen, üzerine bir de rakibin ruh halini çözebilen bir teknik adam var…
Buradan çıkarın artık sonucu Türk futbolundan başlayarak!