
Bursa Kültür Yolu Festivali Etkinlikleri kapsamında ve Okçular Vakfı tarafından düzenlenen Sportif ve Kültürel Bir Öge Olarak Geleneksel Türk Okçuluğu Çalıştayı, 28-30 Haziran 2025 tarihleri arasında Bursa’da, Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleştiriliyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı Yaşayan Miras ve Kültürel Etkinlikler Genel Müdürlüğü ile Türkiye Geleneksel Türk Okçuluk Federasyonu’nun paydaş olarak yer aldığı bu etkinlikle öncelikli olarak, geleneksel okçuluğun geçmişi ve geleceği arasında bir köprü kurma hedeflenmekte.
Programa Türkiye Cumhuriyeti Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Batuhan Mumcu, Bursa Valisi Erol Ayyıldız, Okçular Vakfı Başkanı Hüseyin Topbaş, Dünya Etnospor Birliği Başkanı Necmeddin Bilal Erdoğan, Türkiye Geleneksel Türk Okçuluk Federasyonu Başkanı Cengiz Toksöz katıldı.
Okçuluk sanatı ve sporunun tarihsel önemine değinen Bursa Valisi Erol Ayyıldız, “Asırlardır bu topraklarda yaşatılan Türk okçuluğunu yaşatmak için bugün burada bir aradayız. Bu kadim sanat yalnızca bir spor değildir. Osmanlının ilk oy meydanlarından biri de Bursa’da kurulmuştur. Bu şehrin kültürel kimliğine iz bırakmıştır. Bizim niyetimiz geçmişi sadece hatırlamak değil bu mirası sağlıklı bir şekilde aktarmak olacaktır” şeklinde konuştu.
Bakanlık olarak geleneksel sporların gelecek kuşaklara aktarımı konusunda önemli adımlar attıklarını ifade eden Türkiye Cumhuriyeti Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, “Kültürel bir değerim sporla birlikte topluma tekrar kazandırılması, gençlerin orada yaşanan tarihi süreçleri görebilmeleri için önemli bir adım. Türkiye Cumhuriyeti olarak bizi geleneksel sporlarda 4 ayrı federasyon kurduk. Özellikle gençlik merkezlerimizde geleneksel okçuluğun gelişmesi adına önemli adımlar atıyoruz” diye konuştu.
“USTALAR YETİŞTİRMEYİ AMAÇLIYORUZ”
Kültürel miraslarını yaşatmak için daha fazla özen gösterdiklerini açıklayan Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Batuhan Mumcu, “Kültür yolu festivallerini artık farklı bir yelpaze ile sunuyoruz. Sanatın her alanında Kültğr yolu festivalinde varlığını göstermek istedik. Kültürel miras dediğiniz şey bizi biz yapan şeyler aslında, ustalarımıza sahip çıkarak o ustaların disiplini ile yeni ustalar yetiştirmeyi amaçlıyoruz. Bizim için illerde yapılan çalışmalar bir komisyon marifeti ile yapılıyor. Biz kendi bakanlığımız içinde de somut olmayan kültürel miraslarını yaşatmak için daha fazla özen gösteriyoruz. Bu miraslarınızı UNESCO bünyesine katmak için dedektif gibi araştırarak kendi kültürel değerlerimizi kayıt altına alarak belgelemeye çalışıyoruz. Bizim en büyük korkumuz, değerlerimizi, örf ve adetlerimizi unutmak. Bunun olmaması için çalışıyoruz. Geleneksel sanatlar ile birlikte gelen insan hazinesini korumak istiyoruz. Bizim kültürümüzün ana temeli somut olmayan bu miraslarımızı gençlere aktarmak. Yaptığımız çalışmalar toplumun farklı kesimlerinde karşıtlık buldu. Hiç tahmin edemediğiniz insanlar tezhip sanatına ilgi duymaya başladı” dedi.
“DÜNYANIN KÜLTÜREL ZENGİNLİĞİNİ KORUYABİLİZ”
Milletlerin kendi kültürlerine sahip çıkmadığı sürece dünyada kaçınılmaz olan şeyin kültürel yozlaşma olacağını dile getiren Dünya Etnospor Birliği Başkanı Necmeddin Bilal Erdoğan, “Tarihte olduğu gibi, temel hareket noktamız, merkezimiz ve motivasyonumuz, spor birliği olarak tüm dünya için Türkiye’de başarmaya çalıştığımız şeyin, aslında bütün dünya halkları için de geçerli olmasıdır. Bu da, her halkın kendi kültürünü, mirasını, geçmişini geleceğe taşıyabilmesini sağlamaktır. Böylece dünyanın kültürel zenginliğini koruyabiliriz. Aksi takdirde, dünyada kaçınılmaz olan şey kültürel yozlaşmadır. İnsanlar bir şeyler yapıyor ama yaptıkları şeyin bir derinliği olup olmadığını, bir geçmişinin, bir anlamının bulunup bulunmadığını bilmiyorlar. Yaptıkları işe ruh katmıyorlar. Belki de yaşadığımız dönemin en büyük hastalığı, her şeyin giderek değersizleşmesi. Bir usta işini yaptığı zaman, yaptığı işe değer vermiyor. Bir öğrenci öğretmenine, bir çocuk annesine babasına ya da bir nesne dedesine değer vermiyor. Oysa düşünün ki, ,’Bastığın toprağı tanı, incinmesin’ anlayışıyla yoğrulmuş bir kültürden geliyoruz. Bu yüzden, dünyadaki bu değersizleşme akımına kapılmamamız gerekiyor” şeklinde konuştu.