Tam 169 yıl oldu: 'Küçük Kıyamet' olarak anılan Büyük Bursa Depremi'nde neler yaşandı?

28 Şubat 1855 tarihinde büyük yıkıma ve yüzlerce insanın ölümüne neden olan Büyük Bursa Depremi'nin üzerinden tam 169 yıl geçti. Bursalı Gökmenzade Hacı Çelebi neden "Bursa'nın işi bitti" diye yazdı? İşte bölge halkı tarafından 'Küçük Kıyamet' olarak anılan depremde yaşananlar...

Haber Giriş Tarihi: 28.02.2024 11:25
Haber Güncellenme Tarihi: 28.02.2024 11:25

Son günlerde art arda meydana gelen sarsıntılarla diken üstünde olan Bursa'da tam 169 yıl önce 'kıyamet' olarak adlandırılan büyük bir deprem meydana geldi.

Resmî kayıtlara göre; 28 Şubat 1855 tarihinde Bursa Mustafakemalpaşa merkezli 7.5 büyüklüğünde bir deprem oldu.

Bursa'da ve diğer komşu şehirlerde şiddetli yıkıma sebep olan depremde yaklaşık 300 kişi öldü.  Binlerce ev ve işyerinin yanında bazı tarihsel anıtlar ve camileri de içeren yapılar da çöktü.

"BURSA'NIN İŞİ BİTTİ"

1855 depreminin kış ayında yaşanması, depremin tahribatını daha da arttırmıştır. Deprem sırasında yıkılan sobalar şehirde birçok yangına neden olmuş, deprem gecesi şehrin dört yerinde büyük yangınlar çıkmıştır. Hayrettinpaşa, Karakadı, Yiğitköhne, Hasanpaşa, Ebuishak, Bedrettîn, Kirişçikızı, Köseleciler, Şerefüddîn mahalleleri yangınlarda depremden çok tahribat görmüştür. Çarşı’da da 1100 dükkân ile Karakadı ve Kayguluzade tekkeleri yanmıştır. Bursalı Gökmenzade Hacı ÇelebiOsmanlı Türkçesi ile yazdığı İşaretnüma adlı eserinde "Bursa'nın işi bitti" diye yazmaktadır.

İKİNCİ DEPREM FACİASI

Daha 28 Şubat tarihinde meydana gelen depremin yaraları sarılamışken 11 Nisan 1855'te meydana gelen 7,0 büyüklüğündeki artçı kentte büyük acılara sebep oldu.

Gemlik'ten Mudanya'ya kadar olan bölgeyi etkileyen depremde  1.300 kişi öldü

150 MİNAREDEN 4'Ü AYAKTA KALDI

Türkiye'de sismoloji biliminin öncülerinden kabul edilen Bursalı Gökmenzade Hacı ÇelebiOsmanlı Türkçesi ile yazdığı İşaretnüma adlı eserinde bu ve Bursa bölgesinde yaşanmış diğer depremleri aktarır

Bursa’da sadece konutlar değil taştan sağlam bir şekilde inşa edilmiş resmi ve dini yapılar da yıkılmıştır. Hacı Çelebi'ye göre Bursa’daki 150 cami minaresinden sadece 3-4 minare ayakta kalmıştır. Kayağan Camii yerle bir olmuş, Hayreddinpaşa/Kümbet Camiî, Şehabeddînpaşa/Karamanlı Camii, Veledimîzan Camiî tümüyle yıkılmış, Yıldırım Camii büyük tahribat görmüş, Ulucami’nin iki kubbesi yıkılmış, dört kubbesi ise büyük tahrip görmüştür. Kiremitçi, Veledsarayı, Veledikazzaz, Ertuğrul, Mollagürani, Üftade, Bezci, Hacıseyfeddîn, Kuzgunluk, Dibekli, Hasırcı, Selîmzade, Hacı Cami'i, Müftüönü, Babazakir, Abdalmehmet, Darbhane, Tomrukönü, Bitpazarı, Taşkın camileri de tümüyle yıkılmış. Çakır, Pınarbaşı, Veziri, Alipaşa, Zeminkapı, Simkeş, Karakadî, Ebuishak, Yenipazar, Ahmetpaşa, Tekyemescit, Zeyniye camilerinin ise son cemaat yeri yıkılmış. Yiğitköhne ve Kanberler gibi bazı camiler dışında depremde sağlam kalan cami sayısı onu geçmezmiş. Tophane’de "Manastır" olarak anılan ünlü türbe de tümüyle yıkılmıştır. Ayrıca I. Murad türbesi yıkılmış, Yeşil Türbe, Emir Sultan ve Üftade Türbesi de tahrip olmuştur.

Mudanya, Pirinç, İpek, Sırmakeş, Geyve, Emir, Kapan, Tahtakale, Kuşbaz, Karacabey, Eski-Yeni, Demir, Tuz, ve Kütahya Hanı bu depremde ya kısmen, ya tümüyle yıkılmış, Mahmutpaşa Hanı’ndan başka tahrip olmayan han kalmamıştır. Çarşıda ise Bedestan, Sipahî Çarşısı, Kazazlar, Demirkapı ve İpek Han başta olmak üzere büyük bir yıkım yaşanmıştır. Hamamlardan dört hamam kalmış, okulların da çoğu harap olmuştur.

Bursa kenti içinde depremin farklı semtlerinde farklı şiddette hissedildiğini ve farklı tahribat yaptığını Hacı Çelebi hayretle kaydetmektedir. Muradiye tarafında deprem şiddetinin en az hissedildiği bölge olurken, Bursa ovası, Meskenler Deresi ve Ulu Cami tarafı en çok harap olmuş yerlerdi. Ahmetpaşa’da 30-35 haneden bir hane kalmış, Altıparmak, Yahudilik, Veledisaray, Şehreküstü, Kazzazoğlu, Hacıyakup, Doğanbey, Kiremitçi, Attarhüsam, Mizanoğlu, Narlı, Hocamenteş, Dayehatun, Süzenküfen, Sarıcasungur, Veledienbiya, Mantıcı, Yenipazar, Reyhan, Zaferanlık mahallelerinde en çok tahribat yaşanmıştır. Başka bir deyişle Bursa’nın ova tarafındaki ve hisarın altındaki semtleri en fazla tahribatı görmüştür. Bazı kale duvarları da bu depremde yıkılmış, kale dibinde bulunan bir ipek fabrikası yıkılıp yangın çıkmış, 40'tan çok işçiyle fabrika sahibi ölmüştür.

Bu deprem Kirmastı (Mustafakemalpaşa) ve Karacabey tarafında da büyük tahribat ve zayiat yaratmış, ancak Mudanya, Gemlik ve Orhangazi’de fazla kayba sebep olmamıştır. Hacı Çelebi, Bursa'nın köylerinin uğradığı zarar hakkında ayrıntılı bilgiler vermekte, 50-60 haneli Kete (Ürünlü) köyünde 47 kişinin öldüğünü, bütün evlerin, hamamın ve caminin yıkılarak sadece bir samanlığın ayakta kaldığını, 300 haneli Kayapa köyünde 110 kişinin öldüğünü, sadece 10 evin ayakta kaldığını, Çalı köyünde 17, Yaylacık’ta 72, Hasanağa köyünde 42 kişinin yaşamını yitirdiğini yazmaktadır. Tahtalı, Görükle, İrfaniye, Akçalar, Soğanlı, İzvat, Yenice, Çeltik, Armut, Yunuseli, Çavuş, Panayır, Küçükbalıklı, Demirtaş, İğdir, Dikencik, Kestel, Tepecik, Değirmenlikızık gibi diğer köylere ilişkin olarak da bilgiler vermektedir. Bursa’da "3.600 nüfus telef oldu dediler ise de, hakîkat üzere 'adedi malum olmadığı" yazmaktadır.

ULU CAMİİ'NİN KAPILARI YIKILDI

İlk şiddetli deprem Susığırlık’tan (susurluk)[Bursa'nın doğusunda bulunan Değirmenlikızık köyüne kadar tahribat yapmıştır. Bu ilk depremde artçılar ertesi sabaha kadar 10-15 dakikada bir sürmüştür (yazarın ifadesiyle "Arz karar etmeyip yer titredi durdu") Sonraki günlerde 3-5 deprem olmuş. kırk günden sonra ise depremler son bulmuştur. Hayat normale dönmeye başlamışken "kudret topu gibi havadan bir gürültü kopup" çok şiddetli bir deprem daha olmuştur. Çok uzun süren bu deprem şubat ayındaki depreme kıyasla beş on kat daha fazla tahribat yaratmış, örneğin ilk depremde Bursa Ulu Camii’nin iki kapısı yıkılırken, ikinci depremde dört kapısı yıkılmıştır.

ULUDAĞ'DAN ŞEHRE KAYALAR DÜŞTÜ: YERDEN SU KAYNADI

Bu ikinci depremin artçıları sabaha kadar saatte 5-6 kere vuku bulmuştur. Yazara göre, eğer artçılardan biri "ilk deprem kadar şiddetli olaydı, Uludağ parça parça olur, dere-tepe dümdüz olurdu". Yazar Uludağ’dan şehre kayaların düştüğünü, yerlerin yarıldığını, Kükürtlü Hamamı yanındaki Hatice Sultan Türbesi civarı ile Bademlibahçenin üst tarafında ve Kara Mustafa Hamamı civarında yol üstünde yerden sıcak su kaynadığını yazmaktadır.