Bursa’da 15 Temmuz ruhu yeniden canlandı

Türkiye Cumhuriyeti tarihine kara bir leke olarak yer adınan darbe girişiminin üzerinsen tam dokuz yıl geçti. 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Bayramı Günü’nü anmak üzere Bursa Valiliği anma programı gerçekleştirdi.

Program ilk olarak Bursa Valiliği önünden 15 Temmuz Demokrasi Meydanına kadar vatandaşların yoğun katılımı ile kortej yürüyüşle başladı.

Fomara Meydanı’nda yapılan anma programında Bursa Valisi Erol Ayyıldız, günün anlam ve önemine özel konuştu.

15 Temmuz’un bir kahramanlık adı olduğunu söyleyen Ayyıldız, “Mukaddes değerler uğruna gözlerini kırpmadan canını feda eden aziz şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz. Kahraman gazilerimize şükranlarımızı arz ediyoruz. 15 Temmuz, son ve şeref dolu tarihimize altın bir sayfa olmuştur. Yine hepimiz gayet iyi biliyoruz ki, bu coğrafyada var olabilmenin gücü, ayakta durabilmenin birliğimizi, beraberliğimizi ve kardeşlik hukukumuzu ilelebet korumaktan geçmektedir. Bekliyoruz ki, biz her daim zaferin adı Türkiye olacağız. İnşallah dualarımızla, duruşumuzla zaferin adı Kayseri'de olacaktır. Biz bu yükü inancımızdan, ecdadımızdan ve tarihimizden alıyoruz. Onun için ezanlarımız susmayacak, varlığımızı indirtmeyeceğiz. Bir öncekine göre görevimiz daha kararlı olacak. Çünkü 15 Temmuz aynı zamanda birlik günüdür. Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli'nin dediği gibi, ‘Bir olma, iri olma, diri olma.’ 15 Temmuz, hain darbe girişiminin 9. yıl dönümünde bizlere istiklalimizi ve istikbalimizi sağlayan başta Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve onun kahraman silah arkadaşları olmak üzere, kalpleri iman, övgü ve sevgiyle dolu vatanseverleri, bağımsızlık ve tüm değerlerimiz uğruna gözlerini kırpmadan canlarını feda eden 15 Temmuz hain şehitlerimizi ve aramızdan ayrılan kahraman gazilerimizi sonsuz minnet, şükran, rahmet ve saygıyla yad ediyoruz.” dedi.

“DEMOKRASİ ORTAK DEĞERDİR”

Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, 15 Temmuz gecesinin yakın tarihimizin en zor gecelerinden biri olduğunu söyledi. Bozbey, birlik olmak ve demokrasinin değerini hep beraber hatırlamak için bir arada olduklarını belirterek, “9 yıl önce bu gece, milletimiz barış ve huzur içinde yaşama iradesine yönelmiş, karanlık bir girişimle karşı karşıya kalmıştır. 15 Temmuz, bu ülkenin vatandaşlarının inancı, fikri ve yaşam tarzı ne olursa olsun, söz konusu demokrasi olduğunda nasıl omuz omuza durduğunun tarihidir. O gece hep birlikte sağduyu ve kararlılığı büyüttük. Herkes gördü ki halkımızın demokrasiye olan bağlılığı çok derindir. Kimse bu inancı yok sayamaz. Çünkü demokrasi, ortak değerdir. Demokrasi, özgürlüktür, eşitliktir ve birlikte karar alma kültürüdür. Demokrasi, kimsenin kimseye üstünlük kurmadığı bir sistem adıdır. Bu topraklarda farklılıklarımızla beraber bir arada yaşıyoruz. Bu ülke hepimizin ortak hazinesidir. Bu değerli hazineyi birlikte korumalı ve geliştirmeliyiz. İşte bu yüzden kutuplaştırmadan buluşmak, dinlemek ve anlamaya çalışmak hepimizin sorumluluğudur. Her bir vatandaş bu ülkenin eşit ve onurlu bir bireyidir. Bizler Bursa'mızda bu anlayışla çalışıyoruz. Halkın söz sahibi olduğu, adaletin ve eşitliğin yol gösterdiği, katılımın esas alındığı bir yönetim kültürü ile ilerliyoruz. Biliyoruz ki demokrasi, her gün her yerde daima yaşatılması gereken en önemli değerlerimizden biridir. Tarih boyunca toplumsal barışın, kardeşliğin ve dayanışmanın kenti olmuş Bursa'mız, bugün de bu kültürü korumaktadır. Farklı kültürlerin, inançların ve yaşam biçimlerinin bir arada var olabildiği kentimiz, ülkemize ve hepimize umut vermektedir.” diye konuştu.

“MİLLETİMİZ TESLİM OLMADI”

Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz, 15 Temmuz gecesinde sadece demokrasinin değil, istiklalinin, istikbalin ve milletin iradesiyle, onuru olduğunu açıkladı. Yılmaz, “Bu sözde darbe, aslında Türkiye'yi zayıflatmak, Orta Doğu'daki kaosun içine çekmek isteyen çok uluslu bir işgal planının bir parçasıydı. Bu ihanetin kökleri bir gecede atılmadı. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın 2019 Davut Zirvesi'nde bütün dünyanın gözü önünde İsrail'e karşı dik durmasıyla başlayan itiraz, küresel sistemin rahatsızlığını tetiklemişti. O tarihi çıkış, sadece zalime karşı söylenmiş bir söz değil, FETÖ'nün Amerika'nın gölgesinde İsrail İstihbarat Örgütleriyle nasıl iç içe çalıştığını ortaya seren bir kırılma eylemiydi. Bu çıkış, vesayetin maskesini düşürdü ve perde arkasındaki karanlık senaryoları ifşa etti.
Sonrasında, 7 Şubat 2012'de FETÖ'cü savcılar MİT Müsteşarı'nı ifadeye çağırarak devletin sinir uçlarına dokundular. Ardından Gezi olaylarıyla sokaklar karıştırıldı. 17-25 Aralık'ta yargı darbesi sahneye konuldu. PKK, DEAŞ, FETÖ gibi terör örgütleri peş peşe devreye sokuldu. Türkiye, 2016 yılı boyunca adeta bir terör laboratuvarına çevrilmeye çalışıldı. Amaçları açıktı: toplumu korkutmak, devleti çökertmek ve 15 Temmuz'a zemin hazırlamaktı. Ama elhamdülillah ki milletimiz teslim olmadı. Bu millet, sadece darbecilere değil, o darbenin arkasındaki küresel akla da ‘hayır’ dedi. 15 Temmuz gecesi milletimiz, milletiyle omuz omuza yürüyen bir lider olan Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın çağrısıyla sokaklara dökülerek bu senaryoyu yırtıp attı. İmanla, tekbirle, cesaretle ayağa kalktı. Türkiye'nin dirilişi, Türkiye'nin direnişi Kudüs'ten Gazze'ye, Doğu Türkistan'dan Saraybosna'ya kadar yankı buldu. Çünkü Türkiye, sadece kendi sınırlarının değil, mazlum coğrafyaların da umudu olmuştur.” dedi.