Bursalı müteahhitler dönüşüm için "yarısı bizden" kampanyası istiyor

İnşaat Müteahhitleri Sanayici ve İş İnsanları Derneği (İMSİAD), “depremler ve kentsel dönüşüm çalışmaları” ile “inşaat sektöründeki son gelişmeler” konularındaki görüşlerini paylaşmak amacıyla Podyum Davet’de basın açıklaması gerçektirdi.

İMSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Şeref Demir, inşaat sektörünün ülkenin ekonomisinin en temel taşıyıcı kolonlarından biri olduğunu açıkladı. Demir, “Barınmadan ulaşıma, eğitimden sağlığa, turizmden sanayiye kadar her alanda yatırımın ilk adımı inşaatla atılır. Dolayısıyla bu sektör, sadece beton ve demirle değil; yaşamla, umutla, güvenle doğrudan bağlantılıdır. 250’den fazla alt sektörü tetikleyen, istihdama doğrudan ve dolaylı olarak milyonlarca katkı sağlayan bir yapıdan söz ediyoruz. Bu yönüyle sektörümüz; istihdamda, üretimde, yatırımda ve refahın artırılmasında stratejik bir role sahiptir. Ancak, bu kadar güçlü bir potansiyele sahip olan bir sektörün, son yıllarda karşılaştığı sorunlar da ne yazık ki aynı ölçüde büyük olmuştur” dedi

“BÜYÜK SIKINTILARA YOL AÇACAKTIR”

Ülkenin içinden geçtiği ekonomik sürecin tüm sektörleri etkilediği gibi inşaat sektörünü de derinden etkilediğini söyleyen Demir, “Yükselen inşaat maliyetleri, kur baskısı, faizlerin yüksek seyretmesi, konut kredilerine erişimin zorluğu, arsa maliyetlerindeki anormal artış, iş gücündeki daralma, yabancı yatırımın azalması ve yerli yatırımcının yurtdışına yönelmesi; tüm bu etkenler sektörümüzü adeta sıkıştırmış, faaliyet alanımızı daraltmıştır. Konut üretimi azalmış, arz düşmüş; buna karşın talep ötelenmiş ama birikmiş olarak beklemeye devam etmektedir. Bu tablo, sektörde ciddi bir likidite sorununu beraberinde getirmiştir. Pek çok firma artan maliyetlere ve azalan satışlara rağmen projelerini sürdürmeye çalışmaktadır. Bu zorlu ortamda kimi firmalar ayakta kalabilmek, alacak ve borç dengesini yeniden düzenleyebilmek için konkordato yoluna gitmektedir. Bu noktada çok önemli bir çağrıda bulunmak istiyorum: Konkordato ilan eden her firmayı suçlu ilan etmek, itibarsızlaştırmak büyük sıkıntılara sebep olacaktır. Bu, yalnızca o firmayı değil; o firmayla çalışan taşeronları, tedarikçileri, işçileri ve hatta o firmadan ev almış yüzlerce aileyi de mağdur eder. Sektörümüz içinde yaşanan bu münferit hukuki süreçlerin, topluca genellenmesi ve sektörün geneline teşmil edilmesi hem adil değildir, hem de yapıcı değildir” şeklinde konuştu.

“MALİ AÇIDAN ZORA SOKMAKTA”

Sektörde ciddi bir ruhsat süreçlerinde aksatmaların yaşandığını belirten Demir, “İnşaatın başlaması geciktikçe, artan maliyetler projeleri mali açıdan zora sokmakta; hem yüklenici firma hem de konut sahibi olmak isteyen vatandaş zarar görmektedir. Bu nedenle yerel yönetimlerin, özellikle kentsel dönüşüm alanındaki projelere öncelik vererek ruhsat süreçlerini hızlandırması büyük önem taşımaktadır. Bu sadece yatırımcıyı değil, kentleri ve vatandaşları da doğrudan ilgilendiren bir ihtiyaçtır” dedi.

"YARISI BİZDEN" KAMPANYASI BURSA'DA DA UYGULANMALI

Türkiye’nin karşı karşıya olduğu konut krizine de dikkat çeken Demir, yüksek kira fiyatları ve yeni konut üretimindeki yavaşlamanın toplumda büyük bir barınma sorununa yol açtığını vurguladı. Özellikle dar ve orta gelirli vatandaşların ev sahibi olma hayalinden uzaklaştığını ifade eden Demir, çözüm için faiz oranlarının düşürülmesini, konut kredilerine erişimin kolaylaştırılmasını ve dönüşüm projelerine özel teşvikler sağlanmasını önerdi.

"‘Yarısı bizden’ kampanyası İstanbul’un ardından Bursa gibi deprem riski taşıyan illerde de uygulanmalı" diyen Demir, sektörün güçlenmesi için kamu ve toplumun desteğinin şart olduğunu vurguladı.