Hava Durumu

Prof.Dr. Gülkan Körfez Geçiş Köprüsü hakkında uyardı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Bursa Şubesi ev sahipliğinde düzenlenen 3’üncü Köprüler Viyadükler Sempozyumu’nda ilk oturum yapıldı. Açılış oturumunda “Köprü Hesabında Dikkate Alınacak Yer Hareketi Kayıtlarının Seçilmesi” konulu bir sunum yapan Çankaya Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hakkı Polat Gülkan, Körfez Geçişi Köprüsü’nün iki yakasından da fay hatlarının geçtiğine işaret etti.

Haber Giriş Tarihi: 08.05.2015 16:29
Haber Güncellenme Tarihi: 08.05.2015 16:29
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.bursahakimiyet.com.tr
Prof.Dr. Gülkan Körfez Geçiş Köprüsü hakkında uyardı
Derinliği çok fazla olmamakla beraber İzmit Körfezi’nin, temsil ettiği jeolojik ve deprem özelliklerini olduğunu söyleyen Prof. Dr. Hakkı Polat Gülkan, “Bu da jeologların kuvvetle, sağlam ve inandırıcı bir şekilde ileri sürdükleri gibi Körfez’in hem Güney hem Kuzey tarafında son 10 bin, 20 bin yıl süre zarfında kuvvetli depremler var. Ve depremlere neden olan faylar bu köprünün her iki uçundan da geçiyor. Bundan sonra köprünün hizmet vereceği süre zarfında hangi depremlerin olacağı tahmin edilmesi, bir bakımdan büyük bir önem arz etmek. Belirli dizayn parametleri var. İnşallah bu dizayn parametrelerinin doğru olup olmadığının sınanması yakın bir gelecekte meydana gelmez ve bu köprü güvenli bir şekilde hizmet vermeye devam eder” dedi.

“DEPREMLERİ ÇABUK UNUTUYORUZ”

Depremlerin çabuk unutulduğunu söyleyen Gülkan, 1944 Gerede depremi örneğini verdi. Gülkan, Kuzey Anadolu fay hattının Gerede’nin tam ortasından geçtiğini ve 1944 yılındaki bu depremle birlikte şehrin büyük tahribat gördüğüne işaret ederek, “O depremde Gerede ortadan ikiye ayrıldı. O tarihten sonra yapılan binaları incelediğimizde Gerede’nin hastanesi, belediyesi, yurdu, lisesi ve bütün devlet binaları bu fayın üstüne yapıldı. MTA’nın haritasında bu fay hatları canlı olarak çizilmiş durumda. Ama ne yazık ki bunlardan yeterince ders almıyoruz” açıklamasında bulundu.

Prof. Dr. Adem Doğangün’ün ardından Dr. Khaled Mahmoud da, “Dört Yol Köprüsünde Kablo Dayanımlarının en Günce Değerlendirmesi” sunumuyla katılımcıları bilgilendirdi.

TARİHİN EN ESKİ KÖPRÜ KALINTISI ÇİN’DE

Sempozyumda ‘İki Metreden İki Kilometreye Köprünün Serüveni’ konulu sunumunu yapan Sempozyum Düzenleme Kurulu Başkanı Dr. Erhan Karaesmen, insanoğlunun en temel ihtiyaçlarından birisi olan barınma ihtiyacının, inşaat mühendisliği ve mimarlığı temelini oluşturduğunu belirterek, iki metre uzaklığa atlayabilen insanlığın, zaman içinde mecburen karşıya geçmek için, iki ağaç koymakla köprü oluşturmaya başladığını anlattı.

8 bin yıl içinde insanoğlunun doğayı gözlemleyerek eğriselliği köprülerde uygulamaya geçildiğine dikkat çeken Karaesmen, Cilalı Taş Devri’nde taşların üst üste konularak köprüler yapılmaya başlandığını kaydetti.

Tarihi en eski köprü kalıntısının Çin’de bulunduğunu belirten Karaesmen, en eski medeniyet olan Mezopotamya’da bu konuyla ilgili araştırmaların sürdüğünü kaydetti. Kızılırmak nehri üzerinde bin yıldır ayakta duran köprülerin bulunduğunu aktaran Karaesmen, Batman Çayı üzerinde bulunan Malabadi Köprüsü’nün 42 metrelik 900 yıldır ayakta duran bir köprü olduğunu söyledi. Taş köprülerin ardından beton ve çelik ile birlikte farklı bir köprücülük anlayışı oluştuğunu belirten Karaesmen, bununla birlikte köprülerinin iki bin metreye ulaştığını vurguladı.

“KÖPRÜLER MEDENİYETLERİ BİRLEŞTİRİYOR”

İnsanoğlu’nun köprü yapısında göz rengini, ruh zenginliğini, aklını kullandığını ifade eden Karaesmen, “Köprü yapıları, bina yapılarında binde bir yapılan yapılar. Köprüler sadece fiziki olarak değil coğrafyaları birleştiriyor. Binada bunu yapamazsınız. Bizans’ı Osmanlı’ya birleştiriyor. Köprüden başka hiçbir yapı türünün böyle bir mahareti yok” dedi.  

 “TARİHİ KÖPRÜLERİN ARŞİVİNDE YETERSİZİZ”

‘Geçmişten Günümüze Köprülerde Taşıyıcı Sistemleri’ konusunda bir konuşma yapan Uludağ Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Adem Doğangün de, mühendis olarak köprü ile nasıl tanıştığını anlattı.

Ülkemizdeki tarihi köprülerin arşivinde yetersiz kalındığına işaret eden Doğangün, “1990 yılında Trabzon’da ve çevresinde sel felaketi ile tanıştım. 30 kişi hayatını kaybetti o zaman köprünün ne kadar önemli olduğunu öğrendim. Hayat felç olmuştu. Burada bana ilham geldi. Yeni köprü kullanılamaz hale gelirken, tarihi köprü hala ayaktaydı. Köprülerde hasara neden olan sebepleri inceledik. Mimar Sinan’ın eseri Drina Köprüsü’nü inceledik. Drina Köprüsü’nde çalışırken Evliya Çelebi’nin buraya gittiğini ve tadilat yapıldığını arşivlerde bulduk. 1900’lerde tadilat gördüğünü ve bunların arşivlerinin hala olduğunu görüyoruz. Kendimizi biraz suçluyoruz. Tarihi yapılarımızın arşivi çok iyi değil. Bu konunun üzerine gidilmesi gerektiği kanaatindeyim” dedi.



Sempozyumun ilk oturumu, İMO Bursa Şube Başkanı Basri Akyıldız’ın Prof. Dr. Hakkı Polat Gülkan’a teşekkür plaketi takdim etmesiyle sona erdi.
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.