Evcil kedilerin, insanların hayatına nasıl ve ne zaman dahil olduğuna dair uzun süredir belirsizlik bulunuyordu. Eski DNA üzerinde yapılan yeni araştırmalar ise bu hikâyeyi önemli ölçüde yeniden şekillendiriyor.
Haber Giriş Tarihi: 12.12.2025 15:08
Haber Güncellenme Tarihi: 12.12.2025 15:08
Kaynak:
T24
Arkeologlar bugüne kadar kedilerle insanların yaklaşık 9.500 yıl önce, Levant bölgesinde — yani günümüz Orta Doğu ve Doğu Akdeniz’inde — birlikte yaşamaya başladığını düşünüyordu. Tarımın başlamasıyla depolanan tahıllar kemirgenleri çekmiş, bu da yabani kedilerin insan yerleşimlerine yaklaşmasına yol açmıştı. Kedilerin fare avlamadaki becerisi nedeniyle insanların onları yanında tutması, evcilleşme sürecini başlatmıştı. En eski kedi kalıntıları da bu döneme tarihlenen bir Kıbrıs mezarında bulunmuştu.
Ancak Avrupa,Orta Doğu ve Asya’daki arkeolojik alanlardan çıkarılan kedi kemiklerinin DNA analizleri, bugünkü evcil kedilerin düşündüğümüzden çok daha yakın bir geçmişe sahip olduğunu ve insanlarla birlikte yaşayan ilk kediler olmadığını gösteriyor.
Oxford Üniversitesi'nden arkeolog Greger Larson ve ekibi tarafından yürütülen çalışma, günümüz evcil kedisi Felis catus’un aslında Levant'tan değil, Kuzey Afrika’dan köken aldığını ortaya koydu. Bilim insanlarına göre bu kedilerin ataları, Afrika yaban kedisi Felis lybica lybica’ya çok daha yakın.
Araştırmaya göre modern evcil kedilerin gen havuzu yaklaşık 2.000 yıl önce Roma İmparatorluğu’nun yükselişiyle Avrupa’ya yayıldı. Başka bir çalışma ise evcil kedilerin 730 yılı civarında İpek Yolu ticaret kervanlarıyla Çin’e ulaştığını gösteriyor.
İnsanlarla yaşayan ilk kedi türü evcil kedi değildi
Çin’deki arkeolojik alanlarda bulunan 5.000 yıllık kedi kemiklerinden elde edilen DNA, insan topluluklarıyla yaşamış ilk kedinin günümüzdeki evcil kediyle akraba olmadığını ortaya koydu. Bu tür, Asya’ya özgü küçük bir yaban kedisi olan Prionailurus bengalensis — yani leopar kedisiydi.
Bu tür, en az 3.500 yıl boyunca insanlarla “ortak yaşam ilişkisi” sürdürdü. İnsanlar onların kemirgen kontrolüne yardımcı olmasından faydalanırken, leopar kedileri de yerleşimlerde bolca bulunan fare ve benzeri canlılarla besleniyordu. Fakat hiçbir zaman tam anlamıyla evcilleşmediler. Araştırmacı Shu-jin Luo’ya göre bunun sebeplerinden biri, leopar kedisinin tavuklara saldırma eğilimi nedeniyle yerleşimlerde istenmeyen bir tür olmasıydı.
Bu kediler Han Hanedanlığı sonrası dönemde insan yerleşimlerinden tamamen çekildi ve doğal yaşam alanlarına geri döndü.
Antik DNA, kedilerin tarihini yeniden yazıyor
Bilim insanları, farklı kedi türlerinin insanlar ile etkileşiminin tarih boyunca nasıl değiştiğini anlamak için daha fazla arkeolojik örneğe ihtiyaç olduğunu vurguluyor. Washington Üniversitesi’nden biyolog Jonathan Losos, evcil kedinin Kuzey Afrika kökeninin antik Mısır ikonografisiyle uyumlu olduğunu belirtiyor. Mısır’da kediler, takılar takmış aile üyeleri olarak tasvir ediliyordu.
Ancak evcilleşmenin tam olarak nerede başladığı hâlâ kesin değil. DNA çalışmalarının sınırlı örneklem nedeniyle henüz tüm hikâyeyi ortaya koymadığı ifade ediliyor.
Uzmanlara göre kediler, her zamanki gizemli yapılarıyla sırlarını kolay kolay açığa çıkarmıyor. Kesin yanıtlar için daha fazla antik DNA örneğine ihtiyaç var.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Evcil kedilerin gerçek anavatanı ortaya çıktı!
Evcil kedilerin, insanların hayatına nasıl ve ne zaman dahil olduğuna dair uzun süredir belirsizlik bulunuyordu. Eski DNA üzerinde yapılan yeni araştırmalar ise bu hikâyeyi önemli ölçüde yeniden şekillendiriyor.
Arkeologlar bugüne kadar kedilerle insanların yaklaşık 9.500 yıl önce, Levant bölgesinde — yani günümüz Orta Doğu ve Doğu Akdeniz’inde — birlikte yaşamaya başladığını düşünüyordu. Tarımın başlamasıyla depolanan tahıllar kemirgenleri çekmiş, bu da yabani kedilerin insan yerleşimlerine yaklaşmasına yol açmıştı. Kedilerin fare avlamadaki becerisi nedeniyle insanların onları yanında tutması, evcilleşme sürecini başlatmıştı. En eski kedi kalıntıları da bu döneme tarihlenen bir Kıbrıs mezarında bulunmuştu.
Ancak Avrupa, Orta Doğu ve Asya’daki arkeolojik alanlardan çıkarılan kedi kemiklerinin DNA analizleri, bugünkü evcil kedilerin düşündüğümüzden çok daha yakın bir geçmişe sahip olduğunu ve insanlarla birlikte yaşayan ilk kediler olmadığını gösteriyor.
Oxford Üniversitesi'nden arkeolog Greger Larson ve ekibi tarafından yürütülen çalışma, günümüz evcil kedisi Felis catus’un aslında Levant'tan değil, Kuzey Afrika’dan köken aldığını ortaya koydu. Bilim insanlarına göre bu kedilerin ataları, Afrika yaban kedisi Felis lybica lybica’ya çok daha yakın.
Araştırmaya göre modern evcil kedilerin gen havuzu yaklaşık 2.000 yıl önce Roma İmparatorluğu’nun yükselişiyle Avrupa’ya yayıldı. Başka bir çalışma ise evcil kedilerin 730 yılı civarında İpek Yolu ticaret kervanlarıyla Çin’e ulaştığını gösteriyor.
İnsanlarla yaşayan ilk kedi türü evcil kedi değildi
Çin’deki arkeolojik alanlarda bulunan 5.000 yıllık kedi kemiklerinden elde edilen DNA, insan topluluklarıyla yaşamış ilk kedinin günümüzdeki evcil kediyle akraba olmadığını ortaya koydu. Bu tür, Asya’ya özgü küçük bir yaban kedisi olan Prionailurus bengalensis — yani leopar kedisiydi.
Bu tür, en az 3.500 yıl boyunca insanlarla “ortak yaşam ilişkisi” sürdürdü. İnsanlar onların kemirgen kontrolüne yardımcı olmasından faydalanırken, leopar kedileri de yerleşimlerde bolca bulunan fare ve benzeri canlılarla besleniyordu. Fakat hiçbir zaman tam anlamıyla evcilleşmediler. Araştırmacı Shu-jin Luo’ya göre bunun sebeplerinden biri, leopar kedisinin tavuklara saldırma eğilimi nedeniyle yerleşimlerde istenmeyen bir tür olmasıydı.
Bu kediler Han Hanedanlığı sonrası dönemde insan yerleşimlerinden tamamen çekildi ve doğal yaşam alanlarına geri döndü.
Antik DNA, kedilerin tarihini yeniden yazıyor
Bilim insanları, farklı kedi türlerinin insanlar ile etkileşiminin tarih boyunca nasıl değiştiğini anlamak için daha fazla arkeolojik örneğe ihtiyaç olduğunu vurguluyor. Washington Üniversitesi’nden biyolog Jonathan Losos, evcil kedinin Kuzey Afrika kökeninin antik Mısır ikonografisiyle uyumlu olduğunu belirtiyor. Mısır’da kediler, takılar takmış aile üyeleri olarak tasvir ediliyordu.
Ancak evcilleşmenin tam olarak nerede başladığı hâlâ kesin değil. DNA çalışmalarının sınırlı örneklem nedeniyle henüz tüm hikâyeyi ortaya koymadığı ifade ediliyor.
Uzmanlara göre kediler, her zamanki gizemli yapılarıyla sırlarını kolay kolay açığa çıkarmıyor. Kesin yanıtlar için daha fazla antik DNA örneğine ihtiyaç var.
Kaynak: T24
GÜNÜN EN ÇOK OKUNAN HABERLERİ
BAKMADAN GEÇME...
POPÜLER VİDEOLAR