Oluşturulma Tarihi: 22 Aralık 2022, Perşembe 09:43
Heybetiyle yüzyıllarca Hristiyan dünyasının göz bebeği olan fetih ile beraber Müslümanların önemli bir mabedine dönüşen Ayasofya maceralı ve ihtişamlı bir maziye sahiptir.
Milattan sonra dördüncü yüzyılda yapımı tamamlanan Ayasofya'nın inşasını I. Konsantinos başlatsa da yapı II. Konsantinos döneminde nihayete erer.
404 yılında gerçekleşen bir ayaklanmada çıkan yangın sırasında büyük hasar alan Ayasofya, İmparator II. Theodosius tarafından tekrar yaptırılır.
532 senesinde çıkan başka bir ayaklanmada Ayasofya'nın tekrar büyük bir tahribata uğraması üzerine dönemin kralı I. Iustiniasos, meşhur iki mimara kilisenin tekrar yapılmasını emreder.
İmparatorluğun dört bir tarafından getirilen malzemeler ile inşaata başlayan Trallesli Anthemios ve Miletoslu Isidoros beş senelik inşaatın ardından günümüz Ayasofya'sını bina ederler.
Dönem şartlarında büyük bir mimari başarı olan bu inşaat, sonrasında Ortodoks Din Mimarisi önemli ölçüde Ayasofya'dan etkilenir.
İstanbul'un fethine kadar eklemeler ve tamiratlar ile ayakta kalan Ayasofya, Osmanlılar tarafından büyük bir çabayla çeşitli tarihlerde restore edilir.
Ayasofya padişahlar tarafından etrafına ilave edilen medrese, muvakkithane, hazire, türbeler, çeşmeler ile zamanla büyük bir külliye haline gelir.
Ayasofya'nın içinde zamanla geniş bir hat levhası koleksiyonu da oluşur. Muhtelif zamanlarda yapılan eserler Ayasofya'nın tezyinatını güçlendirir.
Kazasker Mustafa İzzet Efendi, Mehmed Hulusi Efendi, Teknecizade İbrahim Efendi, II. Mustafa, II. Mahmud, Abdurrauf gibi meşhur hattatların eserleri camiyi süsler.
19. yüzyılın başlarına gelindiğinde ise Ayasofy19. yüzyılın başlarına gelindiğinde ise Ayasofya ciddi bir restorasyona ihtiyaç duyar ve bu ihtiyaç toplumun farklı kesimlerince dile getirilir.
İş için öne çıkan mimarlar aynı zamanda saray mimarlığını da üstlenen Ermeni Balyan Ailesi idi. Lakin Sultan Abdülmecid o sıralarda Rus Sefareti'ni inşa eden başka bir mimara bu görevi verdi.
İsviçreli mimar Gaspare Trajano Fossati 1846 - 1849 yılları arasında Ayasofya'yı mimari açıdan iyi ve geniş çaplı bir restorasyona tabi tutar.
Bu tamirat ve yenilenme esnasında evvelden görünen lakin zamanla kaybolan mozaikler, duvar ve kemerler arasında ortaya çıkar.
Mozaikler, Sultan Abdülmecid'in isteği üzerine açığa çıkarılsa da gelecek tepkiler kestirilemediği için ileride kolayca açılabilecek surette mozaikler tekrar kapatılır.
Fossati kendisine çok iyi davranan, alicenap Sultan Abdülmecid'e karşı hem minnetini hem de hüsn-i niyetini göstermek amacıyla dökülen mozaik parçalarını toplatır.
???? Restorasyon için çalışan Lanzoni ismindeki İtalyan bir mozaik ustasına mozaikler ile Sultan Abdülmecid'in tuğrasını işleten Fossati ayrıca Ayasofya'yı çeşitli suretlerle çizdirir.
???? Sanat tarihimizde mozaik üzerine işlenerek icra edilen tek sanat eseri olan Sultan Abdülmecid tuğrası, günümüzde İmparator Kapısı'nın yan tarafında asılıdır.
Fossati ayrıca Ayasofya'ya dair gravürleri, Sultan Abdülmecid'in yardımlarıyla bir albüm halinde yayınlayarak büyük kültür hizmetine imza atar. İsviçreli mimar hem Ayasofya gibi büyük bir kültürel mirası önemli ölçüde korumuş hem de sanatımıza çok değerli bir hediye armağan etmiş olur.