İsrail'in masum insanları hedef aldığı bu dönemde hem sosyal medyada hem de kamuoyunda en sık sorulan sorulardan biri de "O kadar Arap, nasıl oluyor da İsrail'e karşı caydırıcı olamıyor?" oldu. Bu sorunun cevabı, aslında bizzat Arap milliyetçiliğinin temelinde yatıyor.
Haber Giriş Tarihi: 18.05.2021 13:30
Haber Güncellenme Tarihi: 18.05.2021 13:30
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.bursahakimiyet.com.tr
Türkiye ve İran'ı istisna olarak kabul edersek; Orta Doğu coğrafyasının Arap coğrafyası ile üst üste örtüştüğünü söyleyebiliriz.
Tek bir ülke dışında: İsrail... Peki nasıl oluyor da İsrail bu kadar rahat bir şekilde Filistin topraklarını işgal edebiliyor, hiçbir haklı gerekçesi olmadan sivilleri vurabiliyor?
ARAP MİLLİYETÇİLİĞİ VE SİYONİZMİN GELDİĞİ YER AYNI: AVRUPA
Haberler.com'dan Cengiz Büyükuncu'nun haberine göre, Orta Doğu'da milliyetçilik kavramı 1700'lerin sonlarında Avrupa'da beliren milliyetçilik akımlarıyla birlikte ortaya çıktı. Arap milliyetçiliğini başlatanlar, tıpkı siyonizmin kurucuları gibi, Avrupa'da eğitim görmüş ve Orta Doğu'ya dönmüş tahsilli kişilerdi. Avrupa'da milliyetçilik akımının gelişmesinden Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılışına kadar, aynı küresel akım, Avrupa ve Balkanlar'da toprak kayıplarına sebep olurken, o esnada Orta Doğu ve Kuzey Afrika'daki toprak kayıplarının da baş sorumlusuydu.
18. yüzyıla kadar Arapların bir arada ortak bilinçle hareket ettiğini veya Osmanlı'ya karşı ayaklandığını gösteren (birkaç Selefi ayaklanması hariç) bir belge yok. Hatta Osmanlı'da 1800'lü yıllara kadar "Arap" kavramı genellikle siyahiler, bedeviler ve Sahra-altı Afrikasında yaşayanlar için kullanılmaktaydı. O dönemde Osmanlı'daki Araplar kendilerini milliyetleriyle değil, geldikleri coğrafya ve şehirlerle tanımlamaktaydı. Bugün ise durum çok farklı.
Arap milliyetçiliği hem coğrafi hem fikri hem de dini olarak o kadar bölünmüştür ki, pratikte tek bir Arap milletinden söz edilemez. Bu nedenle Orta Doğu'da "milliyetçilik" dendiğinde "Arap milliyetçiliği" olarak anlaşılması doğalsa bile yanlıştır.
ARAP MİLLİYETÇİLİĞİNİN COĞRAFİ BÖLÜNMÜŞLÜĞÜ
Arap milliyetçiliğinin coğrafi evrimi tıpkı siyonizm gibi, Avrupa'da eğitim görmüş ve tahsilli insanlar tarafından Suriye'de başladı; Lübnan'da entelektüel birikim kazanarak Mısır ve Kuzey Afrika'ya sıçradı.
Bugün genel olarak bakıldığında üç farklı "Arap milleti" vardır:
Levant (Bereketli Hilal) Bölgesi: Suriye, Ürdün, Filistin ve Lübnan.
Kuzey Afrika - Mısır Bölgesi: Mısır
Arap Yarımadası Bölgesi: Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleri
İSRAİL'E ROKET ATABİLEN 3 ÜLKE
Dikkat edildiğinde, "İsraille normalleşme" hakkındaki Abraham Anlaşmasını imzalamayan ve İsrail'e askeri ve siyasi olarak fiilen karşı çıkabilen Arap Devletlerinin haritasını çizmeye başladığımızda kendimizi Levant Bölgesi'nin haritasını çizerken buluyoruz.
Geçtiğimiz hafta gerçekten de Filistin'i bombalayan İsrail'e sadece Suriye, Lübnan ve Ürdün'den roket atıldı. Kuzey Afrika ve Arap Yarımadası Bölgeleri Araplarından ise sadece göstermelik tepkiler geldi.
Bereketli Hilal (Levant) Bölgesi
Levant Bölgesi ise Arap milliyetçiliğinin doğduğu yer ve sosyalist-laik bir birleşmiş Arap toplumu öngören bir anlayışa sahip. Bu anlayış da bir Ortodoks ve bir Müslüman Arap'ın kurduğu BAAS partisine kadar uzanmakta ve temelini oluşturmakta.
İsrail'e karşı Arap coğrafyasından destek alamamamızın ve Türkiye olarak bugünlerde Suriye ile ilişkilerde revizyon tartışmaları yapılmasının sebebi bu. Eğer İsrail'e karşı birleşilecekse bunu yapacak tek Araplar, Bereketli Hilal Bölgesi Arapları.
ARAP MİLLİYETÇİLİĞİNİN TARİHİ BÖLÜNMÜŞLÜĞÜ
Bu sürecin tarihsel süreçte önce anti-Osmanlıcılık ile temeli atıldı; 1. Dünya Savaşı sonrası Anti-Avrupacılık ve antiemperyalizme evrildi; 1930'larda ise bu görüşlere anti-siyonizm eklendi.
1950 ve 60'larda karizmatik liderleri ile altın çağını yaşayan Arap milliyetçiliği, sonunda 1967'de Arap-İsrail Savaşı'nı kaybetmesi sonucunda etkisini yitirdi. Bugün hala aldığı yenilginin etkisiyle lidersiz ve işlevini kaybetmiş durumda.
ARAP MİLLİYETÇİLİĞİNİN FİKİRSEL BÖLÜNMÜŞLÜĞÜ
Arap milliyetçiliği gerek ona temel olmuş gerekse onun içinden çıkmış "Pan-Arabizm", "Mısır milliyetçiliği" ve hatta "Nasırcılık", "Baasçılık" ve "Vehhabilik (Selefilik)" ile karıştırılıyor. İşlevini yitirecek kadar fazla iç dinamiğe sahip olması ise Arapların, Arap milliyetçiliği hakkında fikirsel olarak bile birleşmelerini önlüyor.
ARAP MİLLİYETÇİLİĞİNİN DİNİ BÖLÜNMÜŞLÜĞÜ
Araplar aynı zamanda Yahudi, Hristiyan ve Müslüman olarak birbirlerinden ayrılırlar. Müslüman Arapların tarihi kayıtlarında "Osmanlı Devleti" olan bahsedilen Osmanlı, Hristiyan Arapların kayıtlarında "Osmanlı İmparatorluğu" olarak geçiyor. Yani Müslüman Araplar kendini Osmanlı'nın asli üyesi olarak hissederken Hristiyan Araplar Osmanlı'ya dışarıdan monte olduklarını hissetmişler. Dolayısıyla Osmanlı coğrafyasında milliyetçi-ayrılıkçı Arap isyanları genelde Hristiyan Araplar tarafından başlatıldı ve devam ettirildi.
Dolayısıyla kamuoyundaki "Tüm Arapların Osmanlı karşıtı olması" algısı da yanlış.
İşte bu bölünmüşlüğü kendi yararına ustalıkla kullanan İsrail ise özellikle Trump'ın öncülüğünde geçtiğimiz yaz Körfez ve Mısır Araplarına imzalattığı (ama Levant bölgesi Araplarına imzalatamadığı) "İsrail ile normalleşme" anlaşması ile bizim anladığımız şekliyle "tüm" Arapların kendisine karşı birleşmesini engelledi.
Yeri geldiğinde her farklılığı bir kenara bırakarak ulus olabilme gücünden yoksun kıldı ve geldiğimiz noktada ise Gazze'de bugün yaşanan insanlık dramını mümkün kıldı.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Araplar İsrail'e karşı neden tek ses olamıyor?
İsrail'in masum insanları hedef aldığı bu dönemde hem sosyal medyada hem de kamuoyunda en sık sorulan sorulardan biri de "O kadar Arap, nasıl oluyor da İsrail'e karşı caydırıcı olamıyor?" oldu. Bu sorunun cevabı, aslında bizzat Arap milliyetçiliğinin temelinde yatıyor.
Türkiye ve İran'ı istisna olarak kabul edersek; Orta Doğu coğrafyasının Arap coğrafyası ile üst üste örtüştüğünü söyleyebiliriz.
Tek bir ülke dışında: İsrail... Peki nasıl oluyor da İsrail bu kadar rahat bir şekilde Filistin topraklarını işgal edebiliyor, hiçbir haklı gerekçesi olmadan sivilleri vurabiliyor?
ARAP MİLLİYETÇİLİĞİ VE SİYONİZMİN GELDİĞİ YER AYNI: AVRUPA
Haberler.com'dan Cengiz Büyükuncu'nun haberine göre, Orta Doğu'da milliyetçilik kavramı 1700'lerin sonlarında Avrupa'da beliren milliyetçilik akımlarıyla birlikte ortaya çıktı. Arap milliyetçiliğini başlatanlar, tıpkı siyonizmin kurucuları gibi, Avrupa'da eğitim görmüş ve Orta Doğu'ya dönmüş tahsilli kişilerdi. Avrupa'da milliyetçilik akımının gelişmesinden Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılışına kadar, aynı küresel akım, Avrupa ve Balkanlar'da toprak kayıplarına sebep olurken, o esnada Orta Doğu ve Kuzey Afrika'daki toprak kayıplarının da baş sorumlusuydu.
18. yüzyıla kadar Arapların bir arada ortak bilinçle hareket ettiğini veya Osmanlı'ya karşı ayaklandığını gösteren (birkaç Selefi ayaklanması hariç) bir belge yok. Hatta Osmanlı'da 1800'lü yıllara kadar "Arap" kavramı genellikle siyahiler, bedeviler ve Sahra-altı Afrikasında yaşayanlar için kullanılmaktaydı. O dönemde Osmanlı'daki Araplar kendilerini milliyetleriyle değil, geldikleri coğrafya ve şehirlerle tanımlamaktaydı. Bugün ise durum çok farklı.
Arap milliyetçiliği hem coğrafi hem fikri hem de dini olarak o kadar bölünmüştür ki, pratikte tek bir Arap milletinden söz edilemez. Bu nedenle Orta Doğu'da "milliyetçilik" dendiğinde "Arap milliyetçiliği" olarak anlaşılması doğalsa bile yanlıştır.
ARAP MİLLİYETÇİLİĞİNİN COĞRAFİ BÖLÜNMÜŞLÜĞÜ
Arap milliyetçiliğinin coğrafi evrimi tıpkı siyonizm gibi, Avrupa'da eğitim görmüş ve tahsilli insanlar tarafından Suriye'de başladı; Lübnan'da entelektüel birikim kazanarak Mısır ve Kuzey Afrika'ya sıçradı.
Bugün genel olarak bakıldığında üç farklı "Arap milleti" vardır:
Levant (Bereketli Hilal) Bölgesi: Suriye, Ürdün, Filistin ve Lübnan.
Kuzey Afrika - Mısır Bölgesi: Mısır
Arap Yarımadası Bölgesi: Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleri
İSRAİL'E ROKET ATABİLEN 3 ÜLKE
Dikkat edildiğinde, "İsraille normalleşme" hakkındaki Abraham Anlaşmasını imzalamayan ve İsrail'e askeri ve siyasi olarak fiilen karşı çıkabilen Arap Devletlerinin haritasını çizmeye başladığımızda kendimizi Levant Bölgesi'nin haritasını çizerken buluyoruz.
Geçtiğimiz hafta gerçekten de Filistin'i bombalayan İsrail'e sadece Suriye, Lübnan ve Ürdün'den roket atıldı. Kuzey Afrika ve Arap Yarımadası Bölgeleri Araplarından ise sadece göstermelik tepkiler geldi.
Bereketli Hilal (Levant) Bölgesi
Levant Bölgesi ise Arap milliyetçiliğinin doğduğu yer ve sosyalist-laik bir birleşmiş Arap toplumu öngören bir anlayışa sahip. Bu anlayış da bir Ortodoks ve bir Müslüman Arap'ın kurduğu BAAS partisine kadar uzanmakta ve temelini oluşturmakta.
İsrail'e karşı Arap coğrafyasından destek alamamamızın ve Türkiye olarak bugünlerde Suriye ile ilişkilerde revizyon tartışmaları yapılmasının sebebi bu. Eğer İsrail'e karşı birleşilecekse bunu yapacak tek Araplar, Bereketli Hilal Bölgesi Arapları.
ARAP MİLLİYETÇİLİĞİNİN TARİHİ BÖLÜNMÜŞLÜĞÜ
Bu sürecin tarihsel süreçte önce anti-Osmanlıcılık ile temeli atıldı; 1. Dünya Savaşı sonrası Anti-Avrupacılık ve antiemperyalizme evrildi; 1930'larda ise bu görüşlere anti-siyonizm eklendi.
1950 ve 60'larda karizmatik liderleri ile altın çağını yaşayan Arap milliyetçiliği, sonunda 1967'de Arap-İsrail Savaşı'nı kaybetmesi sonucunda etkisini yitirdi. Bugün hala aldığı yenilginin etkisiyle lidersiz ve işlevini kaybetmiş durumda.
ARAP MİLLİYETÇİLİĞİNİN FİKİRSEL BÖLÜNMÜŞLÜĞÜ
Arap milliyetçiliği gerek ona temel olmuş gerekse onun içinden çıkmış "Pan-Arabizm", "Mısır milliyetçiliği" ve hatta "Nasırcılık", "Baasçılık" ve "Vehhabilik (Selefilik)" ile karıştırılıyor. İşlevini yitirecek kadar fazla iç dinamiğe sahip olması ise Arapların, Arap milliyetçiliği hakkında fikirsel olarak bile birleşmelerini önlüyor.
ARAP MİLLİYETÇİLİĞİNİN DİNİ BÖLÜNMÜŞLÜĞÜ
Araplar aynı zamanda Yahudi, Hristiyan ve Müslüman olarak birbirlerinden ayrılırlar. Müslüman Arapların tarihi kayıtlarında "Osmanlı Devleti" olan bahsedilen Osmanlı, Hristiyan Arapların kayıtlarında "Osmanlı İmparatorluğu" olarak geçiyor. Yani Müslüman Araplar kendini Osmanlı'nın asli üyesi olarak hissederken Hristiyan Araplar Osmanlı'ya dışarıdan monte olduklarını hissetmişler. Dolayısıyla Osmanlı coğrafyasında milliyetçi-ayrılıkçı Arap isyanları genelde Hristiyan Araplar tarafından başlatıldı ve devam ettirildi.
Dolayısıyla kamuoyundaki "Tüm Arapların Osmanlı karşıtı olması" algısı da yanlış.
İbrahim Anlaşmaları imzalanırken
"İSRAİL İLE NORMALLEŞME" ANLAŞMASI ARAPLARIN BİRLEŞMESİNİ ENGELLEDİ
İşte bu bölünmüşlüğü kendi yararına ustalıkla kullanan İsrail ise özellikle Trump'ın öncülüğünde geçtiğimiz yaz Körfez ve Mısır Araplarına imzalattığı (ama Levant bölgesi Araplarına imzalatamadığı) "İsrail ile normalleşme" anlaşması ile bizim anladığımız şekliyle "tüm" Arapların kendisine karşı birleşmesini engelledi.
Yeri geldiğinde her farklılığı bir kenara bırakarak ulus olabilme gücünden yoksun kıldı ve geldiğimiz noktada ise Gazze'de bugün yaşanan insanlık dramını mümkün kıldı.
GÜNÜN EN ÇOK OKUNAN HABERLERİ
BAKMADAN GEÇME...
POPÜLER VİDEOLAR