Arda Türkmen: Ezgi Mola beni hayal kırıklığına uğrattı!

Ünlü şef programında konuk aldığı ünlülerle ilgili de izlenimlerini anlattı. En lezzetli yemeği yapan konuğunun Kadir Doğulu olduğunu söyleyen Arda Türkmen, Buğra Gülsoy, Ezgi Mola ve Saba Tümer'le ilgili de çok konuşulacak yorumlar yaptı.

İşte röportajda öne çıkan yerler;

-Üstüne yatırım yapılabilecek bir insanım... Bugün ak dediğime yarın kara demem. Bakış açılarım aşırı derecede değişkenlik göstermez. Kötü bir insan olduğumu düşünmüyorum. Bu piyasalar seni kötüysen barındırmazlar. Çalışkan olduğum için bu noktadayım. Çalışkan olmadan nasıl yapılır bilmiyorum ama onu yapanlar da var.

-Uzun koşuların adamıyım. Normal hayatta çok seri bir tipim fiziksel olarak... His, duygu ve insan ilişkileri dendiğinde de uzun koşuların adamıyım. Hala ilkokul ve liseden arkadaşlarımla görüşürüm. Ayda bir top oynar çeşitli sosyal aktiviteler yaparız. Televizyonda çekimlere başladığımız ekiple 10 yıldır çalışıyoruz. Restoranlarda da 10 yılı aşkın benimle beraber olan 5-6 kişi var.

-Pilavı ekmekle çok yemem ama bazen ketçapla güzel oluyor.

-Beyaz peynir üzerine reçel sürmeyen var mı? Sabah kahvaltıda ekmeğin üzerine tereyağ reçel sürmek yerine yağlı beyaz peynirin üzerine reçel sürmeyi tercih ediyorum.

-Ekmeği yemeğe banmanın teknikleri vardır. Bunlara şamandıra tekniği, 3 parmak tekniği, "Aa elimden kaçtı" tekniği diyebiliriz.

-Günde 2 öğün yiyorum. Eskiden çok kahvaltı yapardım. Kahvaltı yapmayı da severim ama normal yaşantımda saat 11 gibi yemek yiyorum. Bazen sarkarsa öğleni geçebiliyor. Akşam yemeğimi de 18 gibi yiyorum.

-Bir arkadaşımızın annesi acayip kötü yemek yapar. Çok kötüdür yani... Herkes bilir kötü yaptığını... Arkadaşımız da söyler. Benim annemin yemeği ile adam öldürebilirsin diye... Bir kere onun yemeğini yemiştim.

-Bir Amerikalıyı 5-6 yıl önce Gaziantep'e getirdim. Baklava dedim. 'Yemem' dedi. Niye yemiyorsun deyince kem küm etti. Israr ettim. Yedi. Tepkisi şu oldu: "Ben Newyork'ta yemiştim. İranlıların yaptığı baklavaydı. Hiç beğenmemiştim. Sizdeki sanat eseriymiş..."

-1999'u 2000'e bağlayan yılbaşı dev bir organizasyon yaptık. Çok ciddi para kazanabileceğimiz bir işti. O işi beraber yaptığım arkadaşlarımla, ortaklarımla aynı zamanda egosal bir çekişmeye girdik. Çok gençtik. Başarıyı paylaşamadık. Hem çok ciddi para kaybettik hem de birbirimizi kaybettik. Yaptığım önemli yanlışlardan biriydi.

-2001 yılında Antalya'da bir restoran açtım. Büyük bir batış oldu benim için... Kazandığım ve biriktirdiğim bütün parayı taşa toprağa gömdüm. 8-9 ay dayanmaya çalıştım, battım. Her şeyimi kaybedip geri geldim oradan... Hem maddi hem manevi olarak ciddi başarısızlıktı. Bu başarısızlıklardan sonra silkinip yeniden ayağa kalkma dürtüm vardı bende... O başarma dürtüsü ben de çok olduğu için yukarı çıkabildim.

-Buğra Gülsoy acayip yetenekli bir insan... Benim anlattığımdan onu anlayıp yapabiliyorsa gerçekten bambaşka bir yeteneğe sahip. İroni yapıyorum. Ben çok kolay anlattım ama o bambaşka bir şey anlamış. Sanatçı yeteneği... (gülüyor)

-En hayal kırıklığı yaşadığım konuk Ezgi Mola'ydı. Normalde un koyması gereken bir şeye pudra şekeri koyup acayip bir şey yaptı.

-Yaptığı yemekle en şaşırtan İbrahim Büyükak'tı. O kadar yapacağını tahmin etmiyordum. Yine yapamadı da yine de şükür...

-Beraber yemek yaparken en zorlandığım Saba Tümer'di. Sabayla yemek yaparken şöyle zorlandım. Güler, eğlenir ama onda kontak atarsa gider, kimse tutamaz. Çok eğlenceliydi tabi de... Limitlerini çok zorladım. Hatta en çok limitlerinin üstüne kadar Saba'yı zorladım herhalde... Bir anda "kesin bıraktı gidiyor" dedim kendi kendime ama sonra baktım gitmemiş, sağ olsun.