'Büyük resmi görmemiz şart'

Sönmez, 2012 yılının ilk yarısını değerlendirdiği yazılı açıklamasında, 2012 başlarken herkesin kafasında soru işaretleri olduğunu hatırlatarak, zorluklarla dolu bir yıl beklediklerini belirtti.

ABD, Yunanistan, İspanya ve Çin ekonomisinden örnekler vererek, global ekonominin kırılganlığını koruduğunu vurgulayan Sönmez, şunları kaydetti:

''IMF'nin krize karşı elini güçlü tutmak için 37 ülke 456 milyar dolarlık kaynak sağladı. Amerikan Merkez Bankası FED, geçen ay ortasında ülkenin büyüme tahminini yüzde 2,4'ten yüzde 1,9'a çekti. Amerikan ekonomisinde büyümenin yavaşlığı ve artan işsizlik can sıkmaya devam ediyor. Yunanistan'da iş başına geçen geniş tabanlı koalisyonun gerek kendi içindeki uyumu, gerekse AB ile ilişkileri, avro bölgesinin geleceğinin önemli belirleyicilerinden olacak. İspanya'da bankacılık sektörüne yapılan stres testleri, ek sermaye ihtiyacını ortaya koydu. Öncü göstergeler, avro bölgesindeki ekonomik aktivitenin daralmaya devam ettiğini gösteriyor. Çin'de imalat sanayi PMI Endeksi son 7 ayın en düşük düzeyine indi. Sonuç olarak, global ekonomik aktivitedeki toparlanmaya ilişkin kaygılar artıyor.''

Sönmez, Türkiye ekonomisindeki duruma dikkati çekerek, şöyle devam etti:

''Cari açıkta bir miktar iyileşme sağlandı. İşsizlik, enflasyon, kamu maliyesi, faizler, borç çevirme rasyoları iyi gidiyor. Henüz yatırım yapılabilir ülke sınıfına yükselmesek de kredi notumuz bir kademe arttı. Ancak, bizim ufkumuzu daha geniş tutmamız, büyük resmi görmemiz şart. Bu ay, büyüteçle bakmamız gereken iki önemli gelişme oldu. İlk olarak 2023 ihracat strateji belgesi kabul edildi ve Resmi Gazete'de yayımlandı. 2012-2013 dönemi için ihracatta belirlenen 17 hedef ülke; Çin, Rusya, Hindistan, ABD, Polonya, Brezilya, Suudi Arabistan, İran, Nijerya, Mısır, Libya, Endonezya, Irak, Kazakistan, Ukrayna, Japonya ve Güney Afrika Cumhuriyeti olarak belirlendi.''

''Türkiye'nin gerisinde kalıyoruz''
Bu ülkelerin, Bursa'nın ihracatındaki payının beşte birden daha az olduğu düşünüldüğünde, önemlerinin daha net ortaya çıktığını vurgulayan Sönmez, ihracatta pazar ve sektör çeşitlendirmesine gidilmesinin hayati önem taşıdığını belirtti.

Sönmez, ''TÜİK verilerine göre, bu yılın ilk 4 ayında ihracatımız yüzde 6,3, ithalatımız yüzde 15,7 geriledi. Otomotive ve AB pazarına bağımlılığımızı, diğer sektör ve ülkelerde büyüyerek azaltmamız lazım. Aksi takdirde böyle sıkıntılı dönemlerde Türkiye'nin gerisinde kalıyoruz'' dedi.

Nisan ayı itibariyle son bir yılda Türkiye'de zorunlu sigortalı istihdamının yüzde 12,9, İstanbul'da yüzde 12,3 ve İzmir'de yüzde 15 arttığını, Bursa'daki artışın ise yüzde 11,6 olduğunu belirten Sönmez, ''Bu rakamlarda kayıt dışılıktan kayda geçişin ne kadar etkisi var, kestirmek zor, ama bir uyarı işareti olarak almak zorundayız'' değerlendirmesine yer verdi.

Sönmez, yabancıların toplam üretimdeki ağırlığı yüzde 15,4 düzeyindeyken bu oranın tütünde yüzde 90,4'e, eczacılık ürünlerinde yüzde 51'e, otomotivde yüzde 48,4'e, bilgisayar, elektronik ve optikte yüzde 44,6'ya, bilgi ve iletişimde yüzde 40'a, kimyada yüzde 39'a ve elektrikli aletlerde yüzde 30,5'e çıktığını belirterek, şu bilgileri verdi:

''Burada çarpıcı olan, yabancı kontrolündeki sektörlerin teknoloji düzeyi. Yabancı kontrollü girişimcilerin kullandığı teknolojinin yüzde 10,9'u yüksek, yüzde 51,4'ü ise orta-yüksek düzeyde. Yani yabancı yatırımlarda üretimin yüzde 62,3'ü orta ve yüksek teknolojide gerçekleştiriliyor. Oysa Türkiye'de orta ve ileri teknoloji üretimin toplam üretimdeki payının yüzde 30'u geçmediğini biliyoruz. Dolayısıyla yeni yatırım planlarken ya da işimizde Ar-Ge ve inovasyona yoğunlaşırken yönelmemiz gereken rota apaçık ortada.''

Celal Sönmez, açıklamasını, ''Zamanın çarkının 'ayak uydur ya da yok ol' diyerek, döndüğü bir çağı yaşıyoruz. Eminim ki çok çalışarak yarına kalanlardan olacağız'' şeklinde tamamladı.